Olmuyor, bir türlü arzu edilen oran görünmüyor!..
Milliyetçiliğin zirvesine bayrak dikiyorlar, bana mısın demiyor... AKP’li Cumhurbaşkanı her Allah’ın günü en az iki kongre dolaşıyor, muhtarları topluyor, iş dünyasına sesleniyor, açılış yapıyor, bi daha yapıyor, neredeyse bütün televizyonlar her birini baştan sona veriyor, o bitiriyor, Başbakan Binali Bey nöbeti devralıyor, ııh o tanrı belası oran bir türlü kıpırdamıyor azizim!..
En son Saray’ın gediklisi sanatçı kardeşlerimizi toplayıp Hatay sınırında bir karakola götürdü Cumhurbaşkanı, klarnet eşliğinde “Dıloy, dıloy yaylaları” bile söylediler, İbrahim Tatlıses “Afrin’i, Münbiç’i dolaşta gel” bile dedi, Genelkurmay başkanı dahil selfiler bile çektirdiler, yok kardeşim, milim yukarı çıkmıyor oran!..
Dört koldan konuşmaktan, demeç vermekten, ekran ekran gezmekten bitap düştüler valla!.. Son olarak muhterem bakanlardan biri “Süleyman Şah türbesini eski yerine taşıyacağız” diye bir “kahramanlık menkıbesi” dahi patlattı; AKP’li Cumhurbaşkanı Batı’ya “Yazıklar olsun, cehenneme kadar yolunuz var” bile dedi, ne yazık ki yüzde 50+1 uzaktan bile görünmedi, iyi mi!..
Anketler de öyle diyor maalesef; AKP-MHP, üstüne BBP’yi de koysanız yüzde 40’larda debelenmekten kurtulamıyor...
-E, haliyle Saray’ın canı sıkılıyor, yüzü asılıyor, asabı bozuluyor...

Muhalefetin ittifak arayışları


İktidar cenahı böyle; peki ya muhalefet?..
Onlar henüz ittifak yollarında emeklemekle meşgul!.. Mesela CHP henüz 3 seçeneği tartışıyor:
-İlk tura her parti kendi adayıyla girsin, ittifak ikinci turda yapılsın.
-Muhalefet tek aday çıkarsın, halkın kafası karışmasın.
-Genel seçimde tüm muhalefet “baraj sıfırlama” ittifakı için işbirliğine gitsin...
Yerel seçimler için de “Örtülü ittifak” modeli tartışılıyor. Bu ne demek? Partisine bakılmaksızın yerelde güçlü olan aday desteklensin demek!.. Okurken, anlatırken güzel de, pratikte nasıl olacak?..
Örneğin İYİ Parti, Demokrat Parti ve Saadet Partisi ile atı aldı Üsküdar’ı geçmek üzere!.. Demokrat Parti’nin, İYİ Parti çatısı altında seçime girmesi neredeyse kesinleşti. Saadet ile çok büyük ihtimalle anlaşmanın sağlanacağı köşe yazılarına malzeme bile oldu!..
CHP’nin tartıştığı seçeneklerden üçüncüsü, yani “barajı sıfırlama ittifakı” sağdaki partiler için “kabus” şeklinde nitelenebilir, çünkü bu seçenek HDP’yi de kapsıyor doğal olarak!.. CHP uzunca bir süredir HDP’nin etrafında dolanıyormuş görüntüsü veriyor... Son olarak CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, Selahattin Demirtaş’ı Edirne Cezaevi’nde ziyaret etti... Çıkışta sorulara şöyle yanıt verdi:
-Siyasi değil, insani!..
Doğu ve Güneydoğu’daki oyların tabii ki altın değerinde olduğu bir gerçek! Ancak iktidar cenahının medyası dahil CHP’yi HDP ile işbirliğine zorlamak için cansiperane çalıştığı da bir gerçek!.. Bu ne demek peki? Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan olma tehlikesi demek tabii ki!.. Herkesin bildiği gerçeği bir kez daha hatırlatayım:
-Siyasette iki kere iki dört etmiyor çoğunlukla!..
Zor bir denklem ama CHP şayet 16 Nisan referandumunda ulaşılan oranı yakalamak ve üstüne çıkmak istiyorsa bu denklemi çözmek zorunda!.. Üstelik zaman giderek daralıyor...
-Erken seçim her an kapıyı çalabilir!..

Suriye rejimi salak mı?!.


Doğu Guta’da her şey yoluna girmek üzereydi...
Dinci militanlar pes etmişti... Kısacası Suriye rejimi kontrolü ele alıyordu. Birden bire “Esad Doğu Guta’ya kimyasal silahla saldırdı” haberleri dünya medyasının manşetine çıkıverdi!.. Çok sayıda kadın ve çocuğun kimyasal kurbanı olduğu haberleri ve görüntüleri vicdanları kanattı doğal olarak...
Saldırının hemen ertesinde ABD Başkanı Trump, sosyal medya hesabından “Hayvan Esad, yaptığının cezasını çekecek” mesajını paylaştı!.. Suriye yönetimi ise kimyasal saldırı iddialarını şiddetle yalanladı, bölgede hızla ilerleyen Suriye ordusunun kimyasal silah kullanmaya ihtiyacı olmadığını açıkladı...
Rusya Dışişleri Bakanlığı da saldırı haberlerinin düzmece olduğunu, buna dayanarak yapılacak herhangi bir askeri harekatın ciddi sonuçları olacağı uyarısında bulundu!..
Şöyle bir geçmişe uzanalım; Bu tür iddialar Hem Huma’da hem de İdlib’de daha önce de ortaya atıldı, sonra fos çıktı!.. ABD bu iddiaların başını çeken ülkeydi; çok daha önceleri Irak’a saldırmak için de “Saddam’ın nükleer silahı var” iddiasını ortaya attığı gibi. Irak halledildikten sonra bu iddianın yalan olduğunu zamanın İngiltere Başbakanı Tony Blair itiraf etmişti!..
Gelelim Suriye cephesine; Esad ve etrafındakiler geri zekalı mı acaba; zaten kazandığı bir savaşta tüm dünyanın gözü de üzerindeyken kimyasal silah kullansın?.. Lütfen elinizi vicdanınıza koyup düşünün!..
-Karşı tarafın uslanmaz bir yalancı olduğunu unutmadan tabii!..

sozcu-banner-1