Günlerdir Muharrem İnce’nin iddiaları gündemin birinci sırasında...
Yıllardır gündemi oluşturmakla, istedikleri anda değiştirmekle övünen iktidar sahiplerinin ve peşlerine takılan kalem erbabının içine düştükleri durum gerçekten ibret verici!.. Alın mesela Başbakan Yardımcısı ve de Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ’ı; üstelik kendisi Adalet eski Bakanı’dır...
Muharrem İnce ilk olarak, iktidarın Fetullah Gülen’in iadesi için usulüne uygun başvuru yapmadığını ileri sürmüş, şöyle bir çağrıda bulunmuştu:
-Bunu bana bizzat Amerikalılar arayarak söylediler. Buradan sayın Cumhurbaşkanına soruyorum. Gülen’in iadesi için usulüne uygun başvuru yapıldı mı?..
Tabii, AKP’li Cumhurbaşkanı anında yalanladı İnce’yi... Ancak asıl resti Bozdağ çekti ve şu karşılığı verdi:
-Buyursunlar Adalet Bakanlığı’na gelsinler, belgeleri incelesinler!..
Gayet şık bir “Hodri meydan”dı valla!.. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de bu resti görüp “peki” dedi, bir dilekçe yazıp, dört hukukçuyla beraber bakanlığa gönderdi... Sonra ne oldu dersiniz? Adalet Bakanlığı yetkilileri CHP’li hukukçuların belgeleri incelemesine izin vermedi, iyi mi!.. Üstelik “Özrü kabahatinden büyük” şu cümleyle uğurladılar hukukçuları:
-Muharrem İnce gelsin incelesin!..
Biraz amiyane olacak, kusura bakmayın ama “OHA” yani!.. Önündeki kısacık süreyi günde iki bazen üç mitingle, TV programlarıyla değerlendirme derdindeki Cumhurbaşkanı adayı gidip, aslında hukukçuların incelemesi gereken bir sürü dosyayı okuyacak öyle mi?!.
Böylece Bekir Bey’in “Hodri meydan” resti fos çıktı!.. Üstelik kendi eliyle dosyaların üzerinde silinmeyecek bir şaibe yaratmış oldu.
-Kocaman bir “Bravo” yu hakketti muhterem!..

BİR "GAZETECİNİN" HAZİN BİTİŞİ!..

İnce’nin ikinci bombası ise, Erdoğan’ın AKP’yi kurmadan önce Fetullah ile Pensilvanya’da görüştüğü ve icazet aldığı iddiasıydı!..
Saray bu duruma pek içerledi, açtı ağzını yumdu gözünü, “bu şahısla yalnızca iki, üç kez görüştüm” dedi, hızını alamadı “ispatlamazsan namertsin” resti çekti!.. Muharrem İnce de karşılık verdi:
-İspatlamazsam namerdim!..
Ve ispat konusunda ilk adımı miting meydanında attı; AKP’ye yakınlığı ile bilinen, TRT Haber Dairesi Başkanlığı’ndan kovulduktan sonra ortalarda pek görünmeyen Nasuhi Güngör’ün 18 yıl önce yazdığı “Yenilikçi Hareket” kitabının 88 ve 89. sayfalarında yer alan “Erdoğan-Fetullah görüşmesini” okudu. Erdoğan’ın 2000 Mayıs’ında ABD’ye yaptığı seyahat sırasında nasıl bir araya geldiklerini, iki ekol arasında buzların nasıl çözüldüğünü, bu görüşmeden sonra temasların nasıl sıklaştığını bir bir anlatıyordu Güngör!..
Tabii, ortalık karıştı! AKP cephesinde ise sessizlik hakimdi! Herkes, 18 yıl önce yazılan bu kitaba ve yazarına karşı hiçbir şekilde yalanlama, ya da dava açılmadığını konuşurken ilk yalanlama yazılı şekilde düştü medyaya:
-Yazarın kendisi kendisini yalanlıyordu!..
Nasuhi Güngör, kendi kaleme aldığı kitabındaki iddiaların asılsız olduğunu savunuyor ve “dedikodu” diyordu!..
Halbuki aynı muhterem 2012 yılında sosyal medyada paylaştığı mesajında bugün söylediğinin tam tersini yazmıştı:
-Yenilikçi Hareket kitabımda ve geçmişte yazdığım her şeyin de arkasındayım!..
Bir gazetecinin çeşitli baskılar, iftiralar, korkutmalar, çirkefliklerle kaleminin kırılması, meslekten uzaklaştırılması çok acıdır...
-Ancak bir gazetecinin kendini inkar ederek, hiç inanılmayacak bir açıklamayla kendi kalemini kırması ise pek hazin, pek acıklıdır!..
Bu muhterem gazeteciye sahaflarda 5 liraya satılan kitabının olayın ardından 300 TL’ye alıcı bulması bir nebze merhem olmuş mudur bilemiyorum!..

GERÇEKLERİN ORTAYA ÇIKMA HUYU VARDIR NE YAZIK Kİ!..

AKP’li Cumhurbaşkanı’nın “iki-üç defa görüştüm” açıklamasından sonra sosyal medyada Fetullah’la birlikte görüldüğü 16 ayrı fotoğrafın yayınlanmasını şimdilik bir tarafa bırakalım!..
Bu hazin hikaye tartışılırken, ODA TV bir başka belgeyi ortaya çıkardı:
-AKP-Cemaat kavgasını anlatan “İnkisar” adlı bir başka kitap!..
İnkisar “Kırılma” ya da “Gönlü kırılma, gücenme” anlamına geliyor. FETÖ’nün yayın organı Herkül org. sitesinin editörü Osman Şimşek,  2014’te kaleme aldığı kitapta, Nasuhi Güngör’ün anlattıklarının neredeyse aynısını yazıyorr:
-2000’li yılların başında AKP’nin kuruluş aşamasında Erdoğan, Pensilvanya’ya gelmiş, yaşadığımız yeri görmüş, kahvemizi içmişti. Hatta o gün musluklar bozuktu; bizimle beraber bahçedeki hortumdan abdest almıştı!..
Bu kadar da değil; Şimşek, aynı dönemde Abdullah Gül’ün de Fetullah’ı ziyaret ettiğini, aynı salonda ortak masada yemek yenildiğini, sohbet edildiğini de anlatıyor!..
Gördüğünüz gibi, ne kadar eğip bükseniz, ne denli “halının altına” süpürmeye kalksanız da gerçeklerin bir gün ortaya çıkma gibi kötü bir huyu var!.. Aslına bakarsanız şaşırtıcı da değil; uzun yıllar “beraber yürüyeceksin o yollarda, ıslanacaksın yağan yağmur altında” sonra da “valla görüşmedim” diyeceksin...
-Eşyanın tabiatına ters kardeşim!..

sozcu-banner-1