“Özür dilerim, yanlış yapmışım..”
Ne kadar kolay değil mi?!.. Aynı zamanda etkileyici!.
Bizim toplumda özür müessesesi pek çalışmaz. Özür dilemek genellikle, “küçük düşmek”, “gururunu ayaklar altına almak” ile eşdeğer tutulur.
Açın bakın; adliye arşivleri “cinayeti, özür dilemeye yeğ tutan” binlerce örnekle doludur. Özür dileyemediği için boşanan eşleri, sevgilileri, yakın akrabaları saymıyorum bile. Sırf bu nedenle yıllar süren kan davalarında yok olan aileleri, yitirilen canları da hesaba katmıyorum!.
Böylesine “özür dileme özürlü” bir toplumda, hele namı cihana yaygın bir zatın, titreyen bir sesle milyonlara seslenerek özür dilemesi tabii ki yankı bulur.
-Ancak, özür dilemenin de bir haysiyeti vardır!..
Yediğiniz herzeler boyunuzu çoktan aşmışsa, geniş yığınları göz göre göre aldatmışsanız, insanların malına, canına, düşüncelerine tecavüz etmişseniz geçmiş olsun!.. Artık sesiniz titrese de, göz yaşlarına boğulsanız da, yalvar yakar olsanız da özür dilemenizin hiç bir kıymet-i harbiyesi yoktur!.. Üstelik bu toplum böyle “pişkin tipler” için  bir özdeyiş bile üretmiştir:
-Özrü kabahatinden büyük!..
Abdullah Öcalan da Özür dilemişti!.
Hem de daha mahkemenin başladığı ilk dakikada, hem de şehit ailelerinden. Gayet net, gayet anlaşılır bir Türkçeyle, “acınızı paylaşıyorum, özür diliyorum” demişti. Yankısı ne oldu ?.
-Hiç!..
On binlerce insanın ölümünden sorumlu, ülkeyi parçalamak isteyen güçlerin maşası teröristin “özür dilemesi” halkın merhamet duygusunu değil, öfkesini körükledi. Teröre hedef olan insanlar “kendileriyle alay edildiği” duygusuna kapıldılar.
-Demek ki; özür her zaman işe yaramıyor!..
Fetullah Gülen hocaefendi hazretleri de önceki gün televizyon ekranlarından halkın gözünün içine baka baka özür diledi.
-Kıymet-i harbiyesi var mı?.
-Yok!..

Maskesi fena düştü!..


Komünizmle Mücadele Derneği’ni kurduğu yıllardan bu yana, 30 yılı aşkın süredir “saman altından su yürüten” , cumhurbaşkanlarına, başbakanlara, şanlı profesörlere “hoşgörü” ödülleri dağıtan ve de 25 milyar dolarlık “cihat” servetini kontrol eden Fetullah efendinin maskesi bir daha yerine oturtulamayacak şekilde düştü!.
Zat-ı muhterem, takiyyenin parmak ısırtan örneklerini sergilediği açıklamasında “Atatürk’e karşı kullandığı yakışıksız sözler” nedeniyle özür diliyor!. Cumhuriyet rejimini yavaş yavaş nasıl yıkacağına dair sözleri, Adliye’de, Mülkiye’de ve “hayati müessesede” yani TSK’da örgütlenme direktifleri, zamanı geldiğinde nasıl kıyama geçileceğine dair öğütleri ile ilgili ise tık yok!. Ama idam edilirse “şehit” sayılacağı herzesi var!.
-Hocaefendi hazretlerinin özrü kabahatinden çok büyük!..
İşte dinci budur!. “Zaman sana uymazsa, sen zamana uy” şiarından hareket eden din tüccarı; iki yüzlü, yalancı, ahlak düşkünü ve de “teokratik devlet” amacına ulaşmak için her türlü rezilliği  rahatlıkla yapabilecek tıynettedir. Hiç kuşkunuz olmasın; bu uğurda gerekirse, “en büyük şeytan” diye lanetler yağdırdığı ABD’nin kucağına da oturur, PKK ile de kucaklaşır, onun bunun maşası da olur.
-Kurtuluş Savaşı’nda, Şeyh sait isyanında, Dersim isyanında yaptığı gibi!..
Atalarımız; “bir musibet, bin nasihatten evladır” diye boşuna söylememiş. Fetullah Gülen’in maskesini indiren kasetler aynı zamanda sağcı politikacıların oy uğruna neler yapabileceğini, hocayı “ılımlı İslam’ın gülü” olarak tanıtmaya çalışan ikinci cumhuriyetçi, mandacı zevatın gerçek yüzünü bir kez daha, tüm çıplaklığı ile ortaya serdi.
Dikkat ederseniz, günlerdir ne yana kıvıracaklarını bilemiyorlar. Hiç kuşkunuz olmasın; suratları “manda gönünden” olduğu için bir çıkış yolu bulacaklardır!.
28 Şubat süreci ile ilgili kafaları hâlâ karışık olanların, Fetullahçıları “sivil toplum örgütü” olarak kabul edenlerin artık “uyandığını” umut ediyorum!.
Bu ülkenin aydınlık insanları ABD etiketli “ılımlı islamın gülü” masalını hiçbir zaman yutmamışlardı.
-Karanlığa karşı savaşıma devam!..

Kötülük saçmaya devam!..


Bu yazı, 20 yıl önce, Cumhuriyet düşmanı Fethullah’ın gerçek yüzü tüm çıplaklığı ile ortaya serildiğinde yazılmıştı... Belasını buldu deniliyordu...
Ya da biz öyle zannetmiştik!.. Yargılanırken elini kolunu sallayarak Amerika’ya tüyen Fethullah Efendi, ABD’nin kanatları altına girivermiş, kendisine Pensilvanya’da tahsis edilen 132 dönümlük yeni “irtica yuvasında” kötülüklerine devam etmişti..
Sonra sıra ABD’nin Türkiye için özenle hazırladığı “Büyük planın” uygulanmasına geldi!.. İktidar seçimlerde CHP dışındaki partilerin tamamen silinmesiyle 14 aylık AKP’ye adeta hediye edildi...
-Artık AKP-Fethullah birlikteliğinin, “Beraber yürüdük biz bu yollarda” şarkısının tam zamanıydı!..
Yürüdüler de... Piyon ve “paydaş” olarak da solcu eskisi, 2. Cumhuriyetçi, liberal “aydınları” kiraladılar!..
İktidardaki zevatın Fethullah’ın hedefi konusunda uyanışı 10 yıl sürdü!.. O süre içinde Fethullahçılar, bir ahtapot gibi ülkenin önemli kurumlarına çöreklenmişlerdi!.. Darbe girişimini anlatmaya gerek yok!.. Fethullah’ın adı artık FETÖ; yediği herzelerde bir yavaşlama olduğu kesin ancak kötülük saçmaya devam ettiği, zamanını kolladığı da bir o kadar kesin!..
Fethullah Efendi, 29 Ekim’de okyanus ötesinden yine birtakım mesajlar gönderdi... Hatta “suikast emri” verdiği bile iddia edildi!.. İnanın hiç şaşırmadım; hedeflediği yolda her türlü kötülüğü yayabilecek bir din tüccarından söz ediyoruz... Daha da önemlisi kullanılmaya her daim hazır!..
-Zaten bu özelliği nedeniyle koruma altında!..