Fransa utanıyor!..
Çok değil, yalnızca 60 küsur yıl önce Alman Nazilerinin tecavüzünü en ağır şekilde yaşayan Fransızlar, bir faşiste oy vermenin derin şokuyla ve de üzerinde “utanıyorum” yazılı tişörtlerle sokağa dökülüyor...
-Fransa ile birlikte ben de utanıyorum!..
Tıpkı, faşist Jörg Haider’i yüzde 27 oy oranıyla iktidara getiren Avusturya ile birlikte utandığım gibi...
Tıpkı, Batı dışındaki dünyayı “fethedilmesi, Batılılaştırılması gereken köleler” olarak gören, Kuzeyli faşist Umberto Bossi ve Mussolini yandaşlarının desteğini alan Silvio Berlusconi’ye iktidarı altın tepsi içinde sunan İtalya için utandığım gibi...
Tıpkı, kendi geçmişini unutup, Arap göçmene duyduğu nefret nedeniyle bir ırkçıya oy veren Yahudi azınlık adına utandığım gibi...
Tıpkı, “Hitler haklıymış”, “Revivo defol” yazılı pankart taşıyan türbanlı zavallı için utandığım gibi..
Tıpkı, defalarca oylarıyla bu güzelim ülkeyi karanlığın temsilcilerine peşkeş çeken Türkiye için utandığım gibi...
-Zavallı insanlık!..
Göz göre göre intihar eden insanlık...
Kendi kuyusunu kazan insanlık...
Geçmişte yaşadığı, 60 milyon kere öldüğü, geleceğini, çocuklarını, kavrulmuş derisini bile gömdüğü cehennemi kendi elleriyle davet eden insanlık...
-Kör ve sefil insanlık!..
Ama gerçek bu!.. Dünyanın en gelişmiş ülkesi ABD’den uygarlığın beşiği Avrupa’ya, diktatörlükler altında ezilen, dinci rejimlerin kıskacında bunalan ülkelere kadar her yerde halkların ortak özelliği bu:
-Tutucu, korkak, unutkan ve doğal olarak duyarsız!..

Celladına aşık olan insanlık!..


Tarih, en ağır baskılara, işkencelere, insan onuruna aykırı rejimlere hep bir avuç insanın başkaldırdığını, toplumların o insanların açtığı yolda ilerlediğini ama en büyük ihanetleri de yine uğruna ölümü göze aldıkları kendi toplumlarından gördüklerini yazar!..
En büyük acıları yaşamış toplumların tarihi hep aynı acıların belirli aralıklarla yinelendiğini, insanların kendi geçmişlerinden bile ders almadığını anlatır!..
Öyle olmasaydı, topraklarını işgal eden Nazilere karşı destansı bir savaş veren Fransız direnişçilerinin torunları 60 yıl sonra Nazi artığı bir ırkçıya oy verirler miydi?!..
Öyle olmasaydı, 2. Dünya Savaşı’nın ortak utancını paylaşan Avusturya ve İtalya’da faşist kafalara iktidar yolu açılabilir miydi?!.
Öyle olmasaydı, İsviçre’de, Norveç’te, Danimarka’da yabancı düşmanı kafatasçılar oy oranlarını böylesine artırabilir miydi?!.
İnsanlığın bu unutkanlığı, korkaklığı, tutuculuğu ve duyarsızlığı gerçek olmasaydı, ABD kan ve ateş pahasına yeni bir “küresel imparatorluğu” böylesine açık seçik dünyaya dayatabilir miydi?!..
-Acı, dehşet verici ama maalesef gerçek bu!..
En çarpıcı örnek ise Yahudiler... Musevi asıllı Fransız yazar Marek Halter seçimlerden hemen sonra açıkladı:
-Arap göçmenlerin eylemlerinden korkan Yahudiler, oylarını güvenlikten en çok söz eden ırkçı lider Le Pen’e verdiler!..
Binlerce yıl vatansız kalmış, azınlık olarak yaşamış, tarihin kaydettiği en büyük soykırıma uğramış olan Yahudiler, bir başka azınlığın saldırı olasılığına karşı, ırkını fırınlarda yakıp sabun haline getiren, gaz odalarında çoluk çocuk katleden faşizmin bugünkü temsilcisine oy veriyor...
-Burası sözün bittiği yer!..

Yeni Ortaçağ engizisyonuna koşan insanlık!..


Yıllar öncesinden acı bir çığlık…
Aslına bakarsanız, Sovyetler Birliği’nin yıkılıp, ABD’nin liderliğinde ve de çokuluslu dev şirketlerin kıskacında “Yeni Dünya Düzeni” ilan edildiğinde, dünyanın nereye doğru evrileceği, sonunda hangi felaket düzenine ulaşılacağı açıkça sırıtıyordu!..
Ancak “Bakar-kör” insanlık Batısıyla, Doğusuyla, gelişmişi, azgelişmişiyle bu gidişi görmedi, görmek istemedi!.. Dünya çapında bir avuç namuslu aydının yırtınması da hiç bir işe yaramadı… Aydınlığın kaleleri bile teker teker düştü, karanlık tarafından teslim alındı!.. Dünya, Ortaçağ’ın engizisyon felaketine doğru adeta gönüllü olarak, koşar adım gitti; üstelik yalnızca 20 yıl gibi kısa bir süre içinde!..
Elbette bu güzelim ülke de yaratılan “algı metodları”, Din, milliyetçilik ve mezhepçilik üzerinden yapılan dayatmalarla bu düzenden payını alacaktı!..
-150 yıla ulaşan demokrasi arayışı, 100 yıllık parlamenter demokrasi birkaç gün önce bir darbeyle yıkıldı!..
Diğer bir deyişle, tekrar başa döndük!.. Halkımızın ne kadarı bunun farkında emin değilim; ancak neyin değiştiğini, neyi kaybettiğini, yaşayarak görecek!.. En büyük yük ise yine, her şeye karşın mücadele eden yurtseverlerin omuzlarına binecek…
-Tanrı, bu ülkenin, bu toplumun sonunu hayretsin!..

sozcu-banner-1