Cargill ABD’nin en büyük özel şirketi...
1865 yılında Wayzata Minnesota’da kuruldu. Sahibi Cargill-MacMillan Ailesi. Amerika’nın en zengin 15 ailesinin arasında. Şirket dünyanın 63 ülkesinde faaliyet gösteriyor ve toplam 138 bin çalışanı bulunuyor... 2011 yılındaki geliri 119.5 milyar dolar!..
Kısacası dünyanın en büyük gıda devi! Türkiye’ye 1960’larda giren Cargill, bugün Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ), diğer adı ile “Canavar Şeker”e Türkiye’de konulan kotanın yüzde 82’sini tek başına dolduruyor!..
İşte bu şirket, zamanın ABD Başkanı Bush’un, devrin Başbakanı Erdoğan’la görüşmesinin ardından Bursa Orhangazi’de, İznik Gölü’nün yakınında fabrikasını kuruverdi!.. Bursa ayağa kalktı ancak Cargill tınmadı bile... Hukukun açıkça çiğnendiği yıllar içinde istediği gibi GDO’lu mısır şurubundan Nişasta Bazlı Şeker yapmayı sürdürdü!..
Ancak bu da yetmiyordu gıda devine! Şeker pancarını tamamen bitirmesi, milleti NBŞ’ye iyice mahkum etmesi gerekiyordu!.. Avrupa’nın bir çok ülkesinde yasaklanan, ABD’de kotası iyice sınırlandırılan NBŞ’yi Türkiye’ye yedirmesi gerekiyordu!..
Bu yılın başında Cargill, hükümete bir rapor sundu, ama ne rapor!.. Çizdiği üç senaryo vardı ve hepsinin yolu sonuçta Cargill’in cebine çıkıyordu!.. Bakın bu “Değerlendirme Raporu”nda ne istiyordu şirket:
-NBŞ kotalarının kaldırılması, şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ve kamunun yapacağı her türlü çalışmaya Cargill’in paydaş olarak katılması!..
Peki, AKP iktidarı ne yaptı dersiniz?. Zaten şekerin gümrük vergisini 2017’de sıfırlamıştı. Kotalar bu şirketin isteğiyle sürekli artırılıyordu. Bu kez ölümcül adımı attı:
-Türkiye’nin milli serveti 25 şeker fabrikasını özelleştirme ambalajında satışa çıkardı!..
Bu “zehirli raporda” ne diyordu Cargill biliyor musunuz?
-Özelleştirme halinde Türkiye daha hızlı büyüyecek, üretim, istihdam ve ihracat artacak, hükümet de daha fazla vergi alacak!..

Zehirlenen bir millet!..


Raporda, bu ambalajlı palavraların arkasına özelleştirme halinde ne olacağı da şöyle itiraf ediliyordu:
-Şeker fabrikalarının satışı sonrasında halen yüzde 15’le sınırlanmış olan NBŞ üretimi yüzde 50’lere ulaşacaktı!..
Bu itirafı da şu janjanlı ambalaja sarıp yediriyordu:
-Özelleştirme 2023 yılına kadar 32.7 milyar liralık reel büyüme etkisi yapacak, verimlilik artışının etkisiyle 184 bin kişilik ilave istihdam artışı olacak, bu dönüşümün ihracata katkısı 4 milyar dolar, kamuya vergi artışı sayesinde 1.8 milyar ilave kaynak sağlayacak, kotaların kaldırılması ve özelleştirme sayesinde şekerin kilosu 3.3 liradan 2.1 liraya düşecektir!..
Bunlar insan değil sanki bir melek!.. Nasılda düşünceli, nasıl da yardımsever, nasıl da Türkiye’nin çıkarını kollayan bir şirket, ancak bu kadar olur yani!.. Ama sakladıkları ufak bir detay var; o da şu:
-İstedikleri gibi kotalar kaldırılıp, şeker fabrikaları özelleştirilince, halen 980 bin ton kapasiteye sahip NBŞ üretimi 700 bin ton artışla 2023 yılında 1 milyon 590 bin tona yükselecek, iyi mi!..
Bugün NBŞ kota engeli nedeniyle 260 bin ton civarında üretiliyor. Bu da toplam üretimin yüzde 10’u demek!.. Şirketin isteği gerçekleşirse yani fabrikalar satılırsa öncelikle şeker pancarı üreticisinin çanına ot tıkanacak. NBŞ’nin pancar şekerine oranı ise yüzde 15’ten yüzde 48.5’e çıkacak. Yani pazarın yarısı, o da ilk etapta Cargill ve kuyruklarının egemenliğine geçecek!..
Fabrikaların özelleştirilmesi kararı sonrasında apar topar basın açıklaması yapıp “valla benim olanlarla hiçbir ilgim yok” diyen gıda devine söylenecek çok şey var ama ben birkaç sözcükle yetineyim:
-Siz de hiç utanma, sıkılma yok mu birader, bu nasıl bir ahlaksızlık, nasıl bir alçaklıktır?..
Bir soru da hükümete: Siz gerçekten bu raporu okuyup da mı bu kararı aldınız?
-Yoksa yine mi kandırıldınız?!..

Bekir Abi!..


O benim bir gazetedeki ilk müdürümdü...
Ben gencecik bir muhabir, o ise Günaydın Gazetesi’nin Ankara temsilcisiydi... İlk başlarda fena halde korkardım ondan; bir o kadar da hayrandım! Zamanla inanılmaz bir pırlanta yüreğe sahip olduğunu öğrenecek, yıllar geçip, meslekte eskidikçe onun hiç bir servete değişilmeyecek dostluğuna sahip olmanın onurunu yaşayacaktım!..
Uzun yıllar sonra Cumhuriyet Gazetesi’nde yollarımız kesiştiğinde çok büyük bir mutluluk yaşamıştım. Ama yeni yönetim onun değerini pek fark edememiş, o da buruk bir şekilde veda etmişti...
Sonra yollarımız bir kez daha Sözcü Grubu’nda birleşti; “Oh, şahane bütün sevdiklerimle aynı çatı altındayım” derken, bir gün Bekir Abi yazılarını kesiverdi. Ardından da o 8 aylık zorlu süreç başladı... Ağrılar, acılar derken dün yine köşesindeydi ve ben yine gözyaşlarına boğulmuştum... Zaten onun yazılarını okurken ya kahkahadan ya da gözyaşından tıkandığım gayet sıradan bir durumdur!..
-Beni yine ağlattın ya, alacağın olsun Bekir Abi, yuvana hoş geldin!..