Yaşam koşulları o kadar hızlı, o kadar kapsamlı değişiyor ki insan “Güleriz ağlanacak hâlimize” sözünü hemen anımsıyor. Beklenmedik, çelişkili, aykırı olaylar birbirini izliyor. Özellikle siyasal kesimde iktidar partisi genel başkanının argoyu andıran, taşıdığı sıfatlara hiç yakışmayan, amaç karışıklığı ile dil bozukluğunu yansıtan “... patlasanız da, çatlasanız da yıkıyoruz” sözleriyle genişlettiği saldırı türü konuşmaları siyasal ve toplumsal düzeydeki düşüşü gösteriyor.
“Milliyetçiliği ayaklar altına aldım” diyen birisiyle milliyetçiliği tekeline almışçasına davranan birinin birlikteliği ne için olursa olsun iki yan yönünden kuşku verici bir ortaklıktır. Seçim korkusu nedeniyle bir araya geldikleri anlaşılan Bay RTE ile Bay BAHÇELİ’nin seçim dayanışması iki yanın savlarını da geçersiz kılan bir durumdur. “Cumhur ittifakı” dedikleri gerçekte “Korku birlikteliği”dir. Halk sözü “Korkunun ecele faydası yoktur” olası seçim yitimi için geçerli olabilir.
AKP’lilerin Atatürk karşıtlarına desteğine ilişkin haberler medyada yer alıyor. Bana göre Atatürk karşıtlığı, Türk, Türkiye ve Türkiye Cumhuriyeti karşıtlığıdır. Atatürk’ün değerini bilmeyenin kendi değeri de olmadığı gibi başka şeylere ilişkin değerbilirliğinin de hiçbir değeri ve önemi yoktur. Yurdumuzun değişik yörelerinde bağnaz, yobaz, sapkın, çıkarcı, partizan kimilerinin kötü girişimlere desteği de aymazlık ve insanlık sorunudur, utandırıcıdır.
Kadınlarımızı arkaya iten, erkeklerden ayrı tutan, böylece insanı cinsine bakarak ayıran gerici ve tutucuların neden olduğu çirkinlikler de ayrı. Annesini, eşini, kızkardeşini ötekileştirenlerin ilkelliği, bulundukları yer gözetilince daha çok üzüyor. Tüm bu tür kişisel ve toplumsal çarpıklıklar gülmemizi engelliyor. Siyaset, çözüm yerine sorun üretiyor.

GÜLÜMSEME

Yine de gülmeyi, başkalarını güldürmeyi yeğliyoruz. Yardımla, destekle, katkıyla, birliktelikle üzüntüleri ve karanlıkları azaltmaya, gidermeye çalışıyoruz. Umutlu olmayı seçiyoruz. Toplumsal olayların üzücü değişikliği, olumsuzluğu, kişinin yaşamını etkiliyor. Olumsuzlukların birbirine eklendiği bir ortamda sağlıktan, esenlikten, mutluluktan söz etmek giderek güçleşiyor. Yasa kurallarının biçimine sığdırılan aykırılıklar üzerimize ağır bir gölge olarak düşüyor. Kimilerinin doyumsuzluğu, hastalık sayılacak tutum ve davranışları, ölçü tanımayan tutkuları, sakıncalı amaç ve açılımları, ortamı karartıyor. Kimi zaman insan ne diyeceğini şaşırıyor, birilerinin durumuna düşmemek için de çaba gösteriyor. Böyle durumlarda bir şeyler yapmamak, yazmamak için kendini güç tutuyor ama şiirle de içini döküyor. Gülmesini unuttuğumuz bir ortamda biraz olsun gülümsemeliyiz. İşte gülümseteceğini sandığımız dizeler demetinden biri:

NEREDE?

Her şeyin cılkı çıktı, her şey katkılı, sahte,
Esenlik ve güvenlik kalmadı hiçbir işte,
Siyasal sorumlular toplumu aldatıyor
Sevgi, saygı, iyilik kaldı ancak düşlerde.

*

Utanıp sıkılmadan yalanlar diziliyor
Bıçkın, yavuz hırsızlar her oyunu biliyor,
Baskılar, gözdağları, saldırılar yetmiyor
Yolsuzluk, hukuksuzluk,
çalıp çırpma her yerde.

*

Ayırma ve kayırma günlük, olağan işler
Sonu bilinmez gidiş, sıkılıyor hep dişler,
Yüzsüzler çok şımardı,
söküldü tüm dikişler,
Nasıl çözüm bulunur
böyle toplumsal derde?

*

Bozulmadık bir şey yok,
erdem anlamsız kaldı,
Siyaset her yapıyı avuçlarına aldı,
Kötülük ortalığa nice pislikler saldı
Yıkımla kapanıyor
sahnelerde her perde.

*

Ne ulusal bağlılık, ne inanç temizliği,
Yalaka, ikiyüzlü, dönek edepsizliği,
Sömürü, hile, çıkar, sapkınların dizisi
Onur, namus, kişilik,
ahlâk, insanlık nerede?

sozcu-banner-1