Gerekli ve olağan seçim çalışmalarının doğal gürültüsü dışında rahatsızlık veren taşkınlıklar üzücü durumlara neden oluyor. Demokratik olgunluk, kendine güvenin verdiği soğukkanlılık, topluma ve çevreye saygının özeni çoğunlukla gözardı ediliyor. Bağırıp çağırmak, yüksek sesli yayınlarla taşıtları dolaştırmak, anlamsız ya da yararsız afişlerle, resimlerle oy isteminde bulunmak demokrasinin güzelliğini gölgeliyor. Medyanın büyük kesiminin iktidar buyruğunda ya da kuyruğunda tutumu utandırıcı yayınlarla sürüyor. Demokrasinin aydınlık, düzenli, eşit, adaletli ve dengeli olması gereken açılımının iktidara göre anlayış ve uygulanışındaki çarpıklıklar toplumsal yaşamı karartıyor.

OLAYLAR

Toplum yaşamının olumlu ve olumsuz görüntüleri basının ağırlık verdiği konular içinde. Baro başkanına saldıran yargıç adliyenin sorunlarından birini açığa vurdu. Önemli dâvalara çok genç yargıçlar bakıyor. Ya bağımsız olarak ya da kurul üyesi olarak. Yargıdaki FETÖ’cülük en kötü militanlıklardan biri olmuş. Bir yargıç nasıl bu duruma düşer şaşılır. Duruşmalara ilişkin haberlerde nice örnekler sıralanıyor. Yurtdışına kaçarak kurtulacağını sanan, itirafçılığa soyunarak az ceza alacağını uman eski yargıçlar var. Devlet Bahçeli’nin “...FETÖ üyesi 5 bin hâkim ve savcının geçmişte baktığı dâvaların incelenmesi” çağrısı AKP-FETÖ birlikteliğini anımsatmalıdır. O hukukçular kimlere güveniyordu ve zamanın iktidarı ne yapıyordu, neredeydi? Ama Bahçeli’nin bu çağrısı mahkûm Alâattin Çakıcı sıcaklığını unutturamaz.

Yabancı ülkelerde okullar açan FETÖ örgütünün yayılması FETÖ’nün başarısı olamaz. O bunları bilecek, becerecek nitelik ve yetenekte birisi değil. Onu ve adını kullanan dış ve iç güçler olmalı. ABD’nin koruma ve Türkiye’ye verme durumu da üzerinde durulacak bir sorundur. Zaten uluslararası dinci kuruluşlar da boş durmayıp bize karşı düzenlemeler ve etkinlikler peşinde.

Tarafsızlığını yitiren kurumlar her gün güven yitimine uğruyor. TRT’den yakınmalar ayyuka çıkmış durumda. Medyanın iktidar desteğiyle el deriştiren kesiminde birkaç yazar ancak okunuyor. Devlet Bahçeli’nin “...Aziz milletimizin vicdanından doğan cumhur ittifakı...”  sözünün çekiciliği kalmamış. Gerçek milliyetçi, “...milliyetçiliği ayaklar altına aldığını...” söyleyen birisiyle bırakınız siyasal birlikteliği hiçbir ortaklığa girmez.

SEÇİME DOĞRU

Seçim çalışmalarında Anayasa değişiklikleri iyi anlatılmadığı gibi yaşanan güncel sorunların en önemlilerinden ekonomik durumun, tek adam yönetiminin neler getirip götüreceği tartışılmıyor. AKP’nin geleceğe ilişkin amaçlarının neye mal olacağı yeterince anlatılmıyor.

Siyasal partilerde ilişkinin nedeni çoğunlukla bilinçsiz. Bir tür “Ben de varım..” anlayışı ve gösteri. Karşıtlık, inat ve çıkar etken. Açık ve büyük yanlışlıklara, aykırılıklara karşın destekler böyle sürmekte, savunmalar böyle yanılmakta. Halkla birliktelik, halkla içiçelik ancak seçim dönemlerinde anımsanmaktadır. O da asla yeterli ve doyurucu değil.

Üniversitelerin, yargı organlarının, derneklerin, kurumların içinde, konutumuzda, bir gün olsun bir siyaset adamının gelip sorunlar, istekler olup olmadığını, gidişle ve çalışmayla ilgili bilgi aldığını görmedik, duymadık. Partilerin ve partililerin kendi kabukları içinden çıkıp halkla ilişkilerini artırmaları, sorunları dinleyip saptamaları, çözümler için çalışmalar yapmaları, verdikleri sözleri tutmaları, kavgadan, kaba ve çirkin sözlerden, ayrımcılıktan uzak durmaları gerekir.

Yurttaşlar oylarını “namus” bilerek kullanmalıdır. Sonuç alamayacak, boşa gidecek oyu vermek yerine, kazanması daha çok umulan yakın çizgideki aday için kullanmak daha yararlı olur. Seçimler, siyasal düzey için bir sınavdır. Seçimler, ülkenin aydınlığı, ulusun esenliği için bir fırsattır. Seçimler, bir demokrasi aşamasıdır. Seçime hakkını vermek, değerini bilmek, onu bir kimlik ve kişilik kanıtı sayarak anlamlandırmak gerekir.

Oy satın alma, oy satma niteliğinde açılımlar, verilen sözler (bedelli askerlik gibi), davranışlar demokrasiyle asla bağdaşmıyor. “Kandırma” çabaları iki yanı da karalıyor, küçük düşürüyor. Alış-veriş türü ya da görünümlü ödünler yakışmıyor. Milletvekili olmak için verilen kimi ödünler de böyle.

sozcu-banner-1