İktidarın tutumuyla, her gün daha karışık duruma geldiğini izlediğimiz ortamda şimdi de gelecek yıl yapılacak yerel seçimler için sürdürülen çabalar yoğunlaştı. Aday belirlemesinden seçim gününe değin yapılabileceklerini saptamaya çalışan partilerin ekonomik ve siyasal sorunların ağırlığında oldukça yorulacakları anlaşılmaktadır. İktidar kesimi, saklayıp unutturmaya çalıştığı güçlükleri, başta “kriz” olmak üzere, seçim sunumlarıyla oy almayı amaçlayarak ağzına almaktan özenle kaçınmaktadır. Yurttaşlar her zaman olduğu gibi seçim rüzgârları içinde aldıklarıyla verecekleri oy arasında duraksamaktadırlar. Demokrasinin aydınlığı, hukuksallığı, güveni seçimlerde gözardı edilerek tüm ağırlık oy toplamaya verilmektedir. Seçim yolsuzluklarına ve aykırılıklarına ilişkin önceki yakınmalara karşın durum değişmemektedir.

Toplumsal barışın partiler nedeniyle özlenen düzeyde olmadığı gerçeği üzerinde durulmamaktadır. Yurttaşlar arasındaki duygusal bağlar kopmuş, toplumsal dayanışma unutulmuş, karşıtlıklar keskinleşmiş kimsenin umurunda görülmemektedir. Yönetimde olmak çabası, özgün değerleri karanlığa gömmüş, insanların sağlığından başarı ve mutluluğuna kadar hiçbir şey önemini koruyamamıştır. Siyasal çalkantı birey, toplum ve ulusal yapı yönünden ilkelliklerle sürmektedir. Liderlerin konuşmaları ortada. Bir özen, bir hoşgörü, bir anlayış belirtisi bulmak olanaksızlaştı.

Basının büyük kesimi iktidarın medya aracı durumuna dönüştü. Sözcülük görevinin sorumluluklarını artırdığının ayırdında değillermiş gibi, iktidarın reklâmını yaparcasına, aykırılıkları ve bozuklukları saklayarak renkli dünyalarla okurlarını aldatıp avutmaya çalışıyorlar. Gerçekler tüm acılığıyla yaşamı yaralıyor.

GİDİŞ

Toplumsal-ulusal yaşamın gölgeleri ağırlaşmaktadır. Yaşam güçlüklerinin dayanılmaz ağırlığı her alanı etkilemekte, eğitim -öğretimden çalışma alanına uzanan yakınma konusu sorunlar bel bükücü yanlarıyla düşünceleri yoğunlaştırmaktadır. İktidar, rejimin niteliğini değiştirircesine attığı adımlar, yaptığı yanlı ve koyu partizan uygulamalarla insanlarla alay edercesine kendi aşırı olanaklarıyla gününü gün etmektedir. Memurun, işçinin, emeklinin çektiklerinden habersiz görünerek kapsamlı bir kadrolaşma ile kendi ağını örmektedir.

Bay RTE yargı bağımsızlığına, Anayasa’da çok açık yazılı “tarafsızlık” andına aykırı tutum ve davranışlarıyla yanlışlıklar içindedir. Yargının elindeki dosya için uluorta konuşmakta, baskı izlenimini veren sözleriyle yeni tartışmalara neden olmaktadır.

Anayasa’yı istediği gibi değiştirerek daha kötüleştiren AKP iktidarı, ATATÜRK’ün vasiyetindeki Türk Tarih ve Türk Dil Kurumu’nun geçmişini gözardı etmektedir. İhtilâlcilerin sahiplerinin elinden alarak devlet kurumuna dönüştürdükleri Atatürkçü kurumları ilgili Anayasa’nın hukuka aykırı 134. maddesini kaldırıp gerçek sahiplerine teslim etmek yerine, dokunulmaz VASİYETE aykırı olarak İş Bankası’ndaki CHP temsilciliğine son verip kendi adamlarını yerleştirerek bankayı kullanma amacı asla geçerli karşılanamaz.

VE  

Bay RTE bir ara (Ekim ayında) fotoğraf oyunuyla “... bunların tarihi Amerikan bayrağıyla poz vermelerle dolu” diyerek İNÖNÜ karşıtlığını yinelemişti. Oysa İNÖNÜ’nün elinde Türk Bayrağı da vardı. Sürekli Atatürk ve İnönü dönemlerini eleştirip Menderes’i överek belirgin yanlılığını ve çelişkisini ortaya koyuyor. Bay RTE’a “siyasal tapınma” denilebilecek tutum, davranış ve sözlerle yaklaşım çabaları ve yandaşlık gösterileri şımarıklık yansıtıyor. Medya yalakalığının tiksindirecek durumu birçok gazete, dergi, radyo ve televizyondan uzaklaşmamıza neden oldu.