Toplumsal yaşam, insanların ikinci gökyüzü, ikinci dünyasıdır. İlişkilerin düzeyi ve kapsamı kişisel yaşamı temelden etkiler. Bu nedenle kişilik, saygınlık, çalışkanlık, üreticilik, yararlılık yönlerinden seçkin insanların iyi örnekler ve önderler olarak yaşamımızı etkilediği kuşkusuzdur. En başta ATATÜRK’ün yüceliği bize ışık tutmakta, yol göstermektedir. Sözle, gösteriyle, kabadayılık ya da dayatmayla, mevki-makam, sıfatla, yetki ve olanaklarla değil onurla, ahlâkla, başarıyla dokunan kişilik örnek alınacak niteliktir. Çocuklarımızı bu anlayış ve görüşle yetiştirmek hepimizin en başta gelen insanlık ve yurttaşlık görevidir. Kurumsallaşma en demokratik yapılanmadır.

Zamanı değerlendirmek, saygın bireylerin tutkusu olmalıdır. Çalışmalar, etkinlikler, araştırma ve incelemelerle ortaya ürünler koymak, toplumu ve kişileri bilgilendirmek, etkilemek, özendirmek ve yönlendirmek kurumların, yetkililerin ödünsüz amaçları olmalıdır. Eğitimin yaşamdaki yadsınmaz ve öncelikli yeri bu bağlamda hepimiz için özgün bir önem taşımaktadır. Üniversitelerle demokratik kuruluşlara büyük sorumluluk düşmektedir.

Ulusal sorunlar konusunda düşüncesi, görüşü beklenen kurum ve kişilerin suskunluğu, çekingenliği demokrasinin üzerindeki kara bulutlardır. Bilgisizlik, partizanlık ve değişik amaçlarla toplumsal yaşamı olumsuzluklara sürükleyen durumları önleyip gidermek, aydınlık, güvenli, esenlikli ortamı yaşatmak başta devletin sonra her bilinçli yurttaşın görevidir. Türk Hukuk Kurumu Başkanı Av. Yaşar ÇATAK, seçim yasası değişikliklerine ilişkin kamuoyuna bildiri yayımladı ama ne yazık ki medya ilgisiz kaldı.

ANKARA HAFTASI

Geçen hafta Çanakkale Savaşları’nın 103., İstiklâl Marşı’mızın 97. yıldönümüyle birlikte 14 Mart Tıp Bayramı da kutlandı. Etkinliklerin başında Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Temuçin Faik ERTAN’ın “Çanakkale Zaferi’nin Mimarları: Yarbay Mustafa Kemal ile Esat ve Cevat Paşalar” konulu konuşmasıyla başlayan “103. Yılında Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü” rektörlük 100. Yıl Salonu’nda yapıldı. Yoğun bir izleyicinin doldurduğu salonda daha sonra Rektör Prof. Dr. Erkan İBİŞ’in Çanakkale Zaferi ve Atatürk’le ilgili güzel açış konuşmasından sonra Ankara Üniversitesi Çınarları Ödül Töreni gerçekleştirilerek 80 yaşını tamamlamış emekli öğretim üyelerine o güne kadar 160 kişiye verilen, ödül belgeleri ve armağanları sunuldu. Atatürk’ümüzün 57.Alay’a “Size ölmeyi emrediyorum” sözüyle anımsatılan kahramanlıklar gözyaşlarıyla izlenerek dinlendi.

Sanat dalında övünç kaynaklarımızdan biri olan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın “18 Mart Çanakkale Şehitlerini Anma Konseri” de Antonio PİROLLİ’nin şefliğindeki başarılı sunumu alkışlarla izlendi. Özgün ÜNAL ve Murat CANGAL’ın başarılı piyano dinletileri geceye renk kattı.

Danıştay emekli üyesi Necati ARAS’ın koleksiyonundan Atatürkçü Düşünce Derneği’ne 250 halı yastık bağışlaması beğeni ve övgü toplamıştır.

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi önceki dekanlarından Prof. Dr. Ruşen KELEŞ’in Ankara Üniversiteliler Derneği’nde verdiği şehircilik konferansı beğeniyle karşılandı.

Turhan DÖKMECİ İlköğretim Okulu’nda “Atatürk’ün Yolunda” konulu konferans da öğrencilerin ilginç sorularıyla ve içten ilgileriyle başlayıp bitti. Atatürk sevgi ve saygılarının coşkusu salonda yansıyordu. Çanakkale kahramanı Mustafa Kemal’i unutan ve unutturmaya çalışan değerbilmezlerin hiçbir değeri yoktur.

DEĞİNİLER

Kur’an’ı Kerim konusundaki yanlış sözlerini düzeltmeye çalışan AKP genel başkanının “Liseliler Destan Yazıyor” dedikleri şiir yarışmasının sarayındaki toplantısında dil devrimi konusundaki yanlış, önyargılı olumsuz, amaçlı “...milletimizin medeniyeti ile arasındaki bağ zayıflatılmaya, koparılmaya çalışılmıştır. Aslında damarlarımız kesilmiştir. Tarihle olan bağımız kesilmiştir..” sözleri Atatürk’ün önderi olduğu Türk devrimine yönelik kınanacak bir kötü yaklaşımdır. “Cinnet dönemi” dediği süreci başlatan Atatürk’tür. Türk diline verdiği önemi kendini bilen herkes bilmektedir. Yanlış anlamalara ve yönlendirmelere neden olacak sözlerden, değerlendirmelerden, siyasal ve partizan sömürülerden herkes uzak durmalıdır. Yeni yargıç ve savcı ad çekme toplantılarının sarayda yapılması da çok yanlıştır.

İstiklâl Marşı’mızın bestesinin değişmesi Anayasa’nın 3/3. ve 4. maddesine aykırı düşer. Şiir, bestesiyle bütünleşerek, marş olmuştur. Böylece Anayasa güvencesindedir. Bestesi değiştirilemez, tümlüğü bozulamaz.

Soyumuzla, kanımızla, toplumsal yapımızla, kişiliğimizle, yaşamsal ilkelerimiz ve ulusal amaçlarımızla ters düşen durumlar sakıncalıdır. Toplumsal barış, ulusal, dayanışma kişisel kalkışmalara kıydırılamaz. Bütçesini aşan çalışmalarıyla Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yeni girişimleri üzerinde gerçekçi bir ilgiyle durulmalı, 2017 Çalışma Raporu iyice incelenmelidir. Gerekli ve yararlı çalışmalar desteklenmeli, gereksiz ve yararsız olanlar her alanda, her katta, her zaman önlenmelidir. Bir parti genel başkanının mesleğe yeni başlayacak yargıç ve savcıları kendi yerinde toplatıp onlara seslenmesi de yinelenmemelidir.