Günümüz iktidarının bugüne değin yapmadığı, yapmaktan kaçındığı katkı ve destekleri seçim için yapmaya başlaması seçmene saygı ile bağdaşmayan, aldatıcı, siyasal rüşvet sayılacak bir tutumdur. Parasal yaklaşımlarla oy sağlamaya çalışmak, demokrasinin niteliğine gölge düşürmenin bir türüdür. Süslü sözlerin, gerçek gibi okşayışların, yardım ve bağış adı altında kimi aktarımların siyasal ahlâka uygunluğu savunulamaz. Seçim ödünleri birçok kavramı, değeri ve kuralı yerle bir etmektedir. Devlet olanaklarını alabildiğine kullanan, bir devlet yapısı olarak özenle kullanılması gereken Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yemek verip seçim için siyasal konuşmalar yapıp nutuk atan devlet temsilcileri kötü örnek oluşturmaktadır. Bir de ATATÜRK’le Erdoğan’ı karşılaştıran aymazlar var. ATATÜRK kim, Erdoğan kim, asla karşılaştırılamaz.

Kanımızca, bu iktidar döneminde bozulmamış bir şey kalmamış gibidir. Öncelikle yurttaşlar iktidar yanlısı, iktidar karşıtı olarak ayrılmış, toplumsal barış ve ulusal dayanışma onarılması güç, ağır yaralar almıştır. Devletin değiştirilmesi önerilmez niteliklerinden lâiklik ilkesi gözardı edilmiş, inanç sömürüsü her alana yayılmıştır. Anayasa gereği içtiği tarafsızlık andını gözardı eden Bay RTE, Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk Milleti’nin birliğini temsil yükümlülüğüne aykırı tutum ve davranışlarında ölçüyü de kaçırmıştır. Anayasayı iyileştirip daha demokratik ve daha düzeyli bir içeriğe kavuşturacak yerde daha geri ve karışık duruma getirdiler. Eğitimden ekonomiye, kültürden sanata, hukuktan güvenliğe, sağlıktan tarıma bozulmalar birbirine eklendi. Bağımsızlığını bitiren yargının yanında amaçlı rektör atamalarıyla üniversite özerkliği de geçersiz kılındı. Anıtsal binalar yıkıldı, gereğinden fazla cami yapılarak din duyguları siyasete araç kılındı. Tüm değerlerle oynandı.

Bu durumda iktidarın değişmesi en uygun çözüm olduğundan lâik cumhuriyetçi yurtseverlere düşen sorumluluk büyüktür. Yüksek Seçim Kurulu Başkanı “Bize talimat verilemez” demiyor, “Bize talimat verilmedi” diyor. Muhalefete uygulanan seçim engellemeleri önlenemiyor.

AYRICA    

“Ayakkabısının altının delik olduğunu” söyleyen kimsenin, çocuğuna hızla 17/25 Aralık 2013 olaylarında “paraları sıfırlamasını” söylediği, bavulla para taşındığı, para sayma makinelerinin bulunduğu tartışmaları unutulmadı. Gemi edinmeleri de.

Fetullah’la yakınlıkları, onu ülkeye çağrıları, özlediklerini açıklamaları, araları bozulmadan önceki birliktelikleri hâlâ konuşulmaktadır. FETÖ’cülerin her yere girmeleri, özellikle Silâhlı Kuvvetler’le üniversitelerde güçlenip artmaları AKP döneminde, onların hoşgörüsü, desteği ve katkısıyla olmuştur.

PKK’nın şaşaalı Habur girişi, Suriye’ye geçişleri, ayaklarına mahkeme gönderilmesi AKP’nin mârifetlerinden biridir. Güvenlik sorunlarının artması, kadınlara saldırılar, cinayetler bu süreçte yoğunlaşmıştır. Devlet bankalarının kullanılmasındaki yanlılık, kiralık ve satılık taşınmazların yığını, yolsuzluk olayları başta, dâvaların çokluğu, adliyenin ağır çalışması yakınmalara neden olmaktadır. “İktidar yargısı” yakıştırması çok üzücü.

Siyasal yaklaşımlar yüzünden medyanın büyük kesimi bağımsızlığını yitirip iktidar organı durumuna dönüştü. Dalkavuk, şakşakçı, çıkarcı ve değişik suçlular tiksindirici düzeye ulaştı. Paranın değerinin düşmesi, ekonomik buhranın belirtileriyle birlikte başlıca endişe konusu oldu. Cumhurbaşkanlığı danışmanlarının yüksek ücretli kabarık sayıları, örtülü ödenek kullanımındaki tutar, dinci kesimin akçalı gücü dikkat çekiyor. YÖK, Diyanet İşleri, Merkez Bankası yönetimlerinde iktidar etkinliği, ihaleleri alanlar da ayrı. Cami alanlarında siyaset konuşmaları, gösterişli iftar yemekleri, parasız kömür dağıtımları, değişik sunumlar birbirine eklenerek sürdü. Sandık ve pusula için kimbilir neler tezgâhlanıyor. Devlet organı TRT’nin iktidar yandaşlığı çok kötü.

SONUÇ

Hepsi bir yana ATATÜRK için olumsuz yaklaşımı ve sözleri bilinen AKP liderinin seçimler nedeniyle ağır ve yoğun partizanlığı, yanlışları, aşağılayıcı, ayrımcı, karalayıcı, suçlayıcı kötü sözler kullanması bulunduğu yerlerle bağdaşmayan belirgin aykırılıklardır. Beğenmeyip eleştirdikleri yapıları kendileri kullanarak yaşattılar. Otoriter yönetim hevesleri açık. Devletin güçlerini kendi özel güçleri gibi görüyorlar. AKP liderinin siyasal sözlerini çekinmeden alkışlayan (Askerî Ceza K.mad. 148’e açıkça aykırı) generali hararetle savunan iktidarcıların Kandil girişimleri, FETÖ’yü barındıran ABD ile Menbiç anlaşması seçim çıkışı olarak karşılanıyor. Çok şeyle oynadılar, çok şeyi bozdular. Oy için vermedikleri ödün kalmadı. Bedelli askerlik, olağanüstü halin kalkması seçim sözlerinin ağırlıklı yanı. Gençlere burs ve kahvehaneler ayrı. İnsan söylemeden duramıyor: Sen nelere kâdirmişsin ey seçim!

Hukuksuz demokrasi olmaz. Hukuk ayaklar altına alınmış durumda. Bir de İYİ PARTİ’ye kapatmaya varacak kumpas hazırlıkları dedikodusu dolaşıyor. Bakalım AKP kaç kez aldanacak? Biz AKP’nin adaylarına oy vermeyi uygun bulmadığımızdan başlıktaki sözcüklerle tutumuzu açıklıyoruz. Yanlış yapmak istemiyoruz. Aydınlık günlere özgür oylarla!

sozcu-banner-1