-Yargısı bağımsız olmayan devlet, hukuk devleti değildir.-

1951’de iki yıl gecikmeli olarak hukuk öğrenimine başladım. Toplam 67 yıldır hukuk ortamı içindeyim. Hukukluyum ama kendimi yeterli ve doyurucu bulmadığım için “Hukukçuyum” diyemiyorum. Günümüzde hukukun durumuna bakarak böyle nitelenmekten de kaçınıyorum. Görevdeki öğretim üyeleri, yüksek yargı organları üyeleri, yargıç, savcı, avukatlar kadar olmasa bile hukukun işlevini, amacını, önemini ve değerini bildiğimi sanıyorum. Emekliler içinde iyi ve örnek hukukçular olduğunun yakın tanığıyım.

Hukuk eğitim ve öğrenimi başta, hukukun yaşama geçirilmesinde, yönetim ve yargı uygulamalarında çelişkileri, aykırılıkları, yetersizlikleri, yanılgı ve yanlışlıkları üzüntüyle izliyorum. Hukuku bir yaşam güvencesi değil, bir geçim aracı olarak algılayanların giderek yargının ırasını (karakterini) da bozduğu bir ortamda eşitlik, özgürlük, esenlik ve güvenlik kavramlarıyla bağdaşmayan olayların insanı ne ölçüde mutsuz kıldığını, sağlığını bozduğunu da görüyoruz.

Hukuk, toplumsal düzeni sağlayan öğelerin başında gelir. Yaşam aydınlığı ve güvencesidir. Devletin yükümlülükleriyle toplumun-bireylerin hak ve özgürlüklerini, görevlerini düzenleyen kurallar dizinidir. Demokratik yapılanmada hukukun üstünlüğü ilkesi, erkler arasında yargının üstün yerini değil, hukukun bağlayıcılık gücünü anlatan bir tanımdır. Erkler ayrılığı bağlamında denetleyici ve son söz sahibi olarak özgün yerini belirler, öbürlerinden üstün olmayı amaçlamaz.

Bilimsel bir alan, kaynak ve dayanak olarak insanlık değerine katkısı asla yadsınamaz. Barışı, bağımsızlığı, özgürlüğü, güvenliği, sağlığı, mutluluğu, tam eşitliği ve gerekli korumaları sağlayarak yaşamın güneşi olur. Bunu da adaleti yaşama geçirip gerçekleştirerek kotarır. Adaleti amaç edinerek düzeni tüm gerekleri, güçleri, koşulları ve yapısıyla kurup sağlayan hukuk, varlığımızın temelidir. Hukukçular, devletin namusunun ve onurunun koruyucularıdır.

AMAÇ

ADALET, hukukun amacı, ereği, ülküsü ve bayrağıdır. Yalnız haklıyla haksızın ayrılması, haklının hakkının verilmesi, sakıncalıyla yararlının belirlenmesi, suçlunun cezalandırılması değil, insanlık değerlerinin korunup güçlenmesi işlevini yerine getiren adalet kutsal bir duygu ve erdemdir. En kapsamlı güvence kalkanıdır. En gerçekçi yol gösterici, en doyurucu toplumsal gıdadır. Adalet özlemi ve istemiyle, adalet için insanlığın katlandığı güçlükler, giriştiği savaşlar gözetilirse, barışı kazandırdığı bilinirse, anlamı daha iyi kavranır. Adalete yaraşır olmak ve adaletten ayrılmamak, adalete saygı ve bağlılık başlıca insanlık niteliğidir.

Bu bağlamda adalet görevlilerine büyük sorumluluk düşmektedir. Sorumlulukları onurlarıyla ödüllendirilir. Görevlerini akılları, vicdanları ve bilgilerinin ışığında hiçbir etkiye, kişisel duygulara ve inançlara kanılmadan yerine getirerek adaleti sunmaları kendileri için en büyük hizmettir. “Âdil olmak” gerçeği, erişilmez bir yüceliği anlatır. Adalete kavuşturmanın ve kavuşmanın erinci (huzuru) kadar mutluluk veren başka bir yaşam kıvancı çok azdır.

ÖZEN    

Önce de söylemiştim: Adaletin ülküsü yalnızca adalettir. Adalet devletin, savunma da adaletin temelidir. Adalet, dünyanın temelidir. Adalet esirgeyen, adalet dilenir. Adalet, ahlâktır, vicdandır, onurdur, insanlıktır, kişiliktir. Bir anlamda barıştır, esenliktir, çağrıdır, bahar rüzgârı, yaz yağmurudur. Çiçektir, ekmektir, ana kucağıdır, ilaçtır. Dostluktur, kardeşliktir, aşktır. Adalet, kutsal bir olgudur. Çünkü, insanlığın başlıca dayanağı ve güvencesidir. Adalet, yargı ve hukuk konularında siyasetçilere inanılmıyor. Cumhuriyet gazetesi dâvası gerçek durumu ortaya koyacak bir gösterge olacaktır.

Yazarak, konuşarak, nutuk atarak adalet saygısı ve bağlılığı kanıtlanmaz. Adaletli olmanın, adaletçi (adalet görevlisi ve yetkilisi) olmanın gereklerine içten bağlılık, kuşkusuz ve tartışmasız yansızlık gerekir. Siyasal yöneticilerle içli dışlı birliktelik, onların yalanlarını alkışlamak, sıkça yanlarında, yerlerinde, yemeklerinde ve gezilerinde bulunma gülücükleri, onların etkisi kuşkusunu veren kararlar, işlemler adaletin gölgesi olmaktan öte lekesidir. Kimi bilinen kural ve yöntemleri, kimi adaletin abc (alfabe) si sayılan olağan işleri medya yoluyla toplum isminde açıklamak, kimi toplantı ve etkinlik düzenleyerek bir şeyler yapmış görünmek, alıntılar ve yinelemelerle konuşmak beceri ve başarı değildir. Ulusuna güven vermeyen yargı, hukuka kıymış olur.

Hukukçulara büyük sorumluluk düşmektedir.

KUTLAMA

Yaşamımızın güneşi, yüreğimizin ateşi saygın Türk kadınlarının Dünya Kadınlar Günü’nü en iyi dileklerle kutluyoruz.