Geleceğimizin güvencesi olan çocuklarımızın her yönden çok iyi yetişmesi Türkiye Cumhuriyeti’nin çok önem verdiği bir konudur. Büyük ATATÜRK’ün gençliğe verdiği önemin bir açılımı olan Öğrenci Andı, son yıllarda günümüz iktidarının kaldırmasıyla tartışılan bir sorun durumuna gelmiştir. İlk kez 1933’de dönemin Millî Eğitim Bakanı REŞİT GALİP tarafından yazılıp okutulan AND şöyle idi:

“Türk’üm, doğruyum, çalışkanım. Yasam, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, budunumu (ulusumu) özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir. Varlığım Türk varlığına armağan olsun!”

1972’de Atatürk’e seslenişle biten içeriği okunmaya başlandı. 2013’de kaldırılan 1997 yılında okunmaya başlanan metin de şöyleydi:

“Türk’üm, doğruyum, çalışkanım. İlkem, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir. Ey Büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime andiçerim. Varlığım, Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türk’üm diyene!”

Bu güzel ve anlamlı sözlerin neresi yanlış, neresi sakıncalı? Atatürk’ün emanetine sahip çıkmaktan kaçınmak, izinden ayrılıp karşıtlarıyla ortaklık ve işbirliği yapmak yalnız Atatürk’e değil Türklüğe ve Türkiye’ye ihanettir. Sığ ve tutucu görüşlerle karşı çıkmak, celâllenmek, şiddet, yargıya saldırı nedir?

KALDI Kİ

14.6.1973 günlü, 1739 no.lu Millî Eğitim Kanunu’nun 1, 2, 3, 10, 11 ve 12. maddeleri; 5.1.1961 günlü, 222 no.lu İlköğretim ve Eğitim Kanunu’nun l. ve 4. maddeleri; 4.11.1981 günlü, 2547 no.lu Yüksek Öğretim Kanunu’nun 4.ve 5.maddeleri; 4.1.1961 günlü, 211 no.lu Türk Silâhlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu’nun 2. maddesiyle Anda ilişkin 37. maddesinde hepimizin değer verdiği kavramlar, ilkeler, adlar bulunmaktadır. Konu, günümüz Millî Eğitim Bakanı için bir sınavdı. Ne yazık ki bekleneni yapamadı. Üstelik üzücü ve utandırıcı bir düzeltme istemiyle Danıştay’a başvurdu.

Unutulmamalı ki And’daki Türk, Türk yurttaşıdır. Soy (ırk) nitelemesi değildir.
Atatürk’ün 1930’daki (aşağıda) sözü açıktır. Bu berrak durumları gözardı edip geleceğe akışın yollarını döşeyen bir andın kaldırılması, şimdi de yeniden yaşama geçirilmesine karşı çıkılması asla uygun bir tutum değildir. And, ümmetçiliğe karşı çıkışın bir çağrısı, ulusal birliktelikte ve yaşamsal değeri olan Atatürk ilkelerinde kaynaşıp güçlenmenin dayanağıdır. Atatürk’ün sözlerini anımsatarak andın önemini yineleyelim:

“Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Ulusu denir.” (1930) “Cumhuriyet erdemdir.” (1925) “And, kutsal bir söz vermek demektir. Namus sahibi olan bir kimse verdiği sözden dönmez.” (1919) “Egemenlik bağsız koşulsuz ulusundur.” (1923) “Ey yükselen yeni nesil! Gelecek sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yüceltecek ve yaşatacak olan sizlersiniz.” (1924) “Cumhuriyet, düşünce, bilim, teknik, beden yönünden güçlü ve yüksek karakterli koruyucular ister.” (1924). Ve 1927’deki 36.5 saatlik konuşmasının sonunda gençliğe seslenerek verdiği kutsal görev.

BİR DE   

Benim yazdığım, Millî Birlik Komitesi’nin oluruyla ilk kez 10 Kasım 1960’da Anıtkabir’de, son kez 2003’de olmak üzere her yıl 19 Mayıs’ta Ankara 19 Mayıs Stadyumu’nda okunan Gençlik Andı şu idi:

“Türk Gençliği olarak, özgürlüğün, bağımsızlığın, egemenliğin, cumhuriyet ve devrimlerin yılmaz bekçileriyiz. Her zaman, her yerde ve her durumda Atatürk ilkelerinden ayrılmayacağımıza, çağdaş uygarlığı geçmek için tüm zorlukları yeneceğimize namus ve şeref sözü verir, kendimizi Büyük Türk Ulusu’na adarız.” AKP iktidarında söylenmekten vazgeçildi.

SONUÇ

Öğrenci Andı’na karşı çıkmak olacak şey değil. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının “Türk’üm” sözüne karşı çıkmalarını kimse bağışlayamaz. And, ırkçılık, bölücülük, ayrımcılık değil. Atatürk’ün sözleri çok açık. Türklükten kaçınıyor, gocunuyorlar mı? Ulusal kimlikleri ve bağlılıkları tartışmalı mı? Neresine niçin karşılar? Soy bağları değişik mi? Telâş niye? Adında Türkiye olan bir cumhuriyette Türklükle övünmek, Türk olduğunu söylemek sakıncalı mı? Ulusal bağıyla övünmek her insanın en doğal hakkı değil mi? Ulusal kimliğinden onur ve gurur duymadan yurttaş olur mu? Ulusal varlığın kaynağına, temeline özen göstermek suç mu, kötü mü? Kimilerine Türklük dokunuyorsa yarın devletin adını da değiştirmeye kalkışabilirler. And, Atatürk’ün emanetlerinden biridir. Geçen yıllarda Anayasa Mahkemesi kararına inanmadığını, kararı saymadığını söyleyen Bay RTE bu kez de Danıştay kararına karşı çıkıp eleştiri yaparak olumsuz örnek oluyor. Doğru değil. And için “Bu metin ezanı Türkçe okumak ve okutmak isteyenlerin eseridir” diyen Bay RTE, Anayasal andına uymuyor. Anayasa’nın kısaltılan Başlangıç’ında 2 kez, ayrıca 2., 42., 58., 81., 103. ve 134. maddelerinde ATATÜRK adı var. Hiç anılıyor, değiniliyor mu? İkidebir “2023 hedefi” deniliyor, bir şeyler mırıldanır gibi. Türkiye Cumhuriyeti Atatürk’ün en büyük eseri olarak sonsuza değin yaşayacaktır. Partizan karalamalar cumhuriyetin aydınlığına asla gölge düşüremeyecektir. Atatürk’ü anmak, O’na bağlılık açıklamadır. O’nun izinden gitmektir. Bu ışıklı izleri silmek isteyenlerin karartma çabaları boşa çıkacaktır.