Ülkemizin değişik konulara ilişkin gündemleri sık sık değişiyor. Siyaset, ticaret, bilim, sanat, turizm, tarım vd. her gün yeni bir görünüm ve yapılanmayla karşımıza çıkıyor. Özellikle siyaset kaynaklı ve katılımlı konularda giderek karmaşık duruma gelen sorunları çözmek için büyük çabalar gerekiyor. Yasama organıyla yargı organları başta olmak üzere Beştepe’nin somut egemenliğinin arkasında kalan güçler Bay RTE’ın buyruğunda ve izinde görünümünü veren tutum ve davranışlarıyla kuşkuyla karşılanıyor. Tutuklamalar, cezaevi yaşamları her gün yakınma konusu iken, Yargıtay Başkanı’nın yeni adalet yılı açılış konuşmasında hukuka ilişkin sözleri artık umut ve güven vermiyor. Başkan ATATÜRK’ün adını anmadığı konuşmasında iş yükünden söz ederken yurttaşın hukuk umudu, özlemi ve güveni için aykırı uygulamaların giderilmesine ilişkin iç açıcı bir şey söyleyemedi. Bay RTE da yeni adalet yılı iletisinde önceleri karşı çıktığı mahkeme kararlarını unutup “hukukun üstünlüğü” ilkesinden söz etmişti. “Hukuk devleti” de tıpkı Bay RTE’ın “tarafsızlık andı” gibi yaşamda değil, Anayasa’da kaldı. Hukuk olmayan yerde hukuk devletinden söz edilemeyeceği için durum ilgiyle izlenmektedir. Beştepe’deki törene katılmayan, karşı çıkan yoksa durum üzücü.

ÖZETLE

Yargı bağımsızlığına inananlar giderek azalıyor. Kararlar, uygulamalar, yaşam tabloları apaçık ortada. İktidar ilişkilerinin sıcaklığı ürpertiyor. Akademik özgürlük kalmadı. İstenilen araştırma yapılamıyor. Sınırlama, kısıtlama, yasaklama kapsamlı ve yaygın. Üniversitelerin çoğunda nitelik yalnız adlarında.
Yönetim saray üstüne saray peşinde. Şimdi de Ahlat’ta bir saray hazırlığı başlamış. Atatürk Orman Çiftliği alanı kuruluş amacı dışında yapılandırmayla başı çekiyor.
Yaşam pahalılığı emekli, memur, işçi, çiftçi ve öğrenci ailelerini eziyor. Gününü gün eden yönetim üstleriyle yakınları ve çevreleri “Tuzu kuru” kesimi olduğundan halkın çektiklerini bilmiyor ve bilmek istemiyorlar. İktidarcılar, zenginler, film ve sahne sanatçıları, sporda transferciler, tarımda aracılar, etiket ustalarıyla dolar oyuncuları etkilenmiyor. Şaşaalı yaşam, araba saltanatı, çok pahalı giysiler, debdebeli düğünler, altın takılar hız kesmiyor. Zamların hızına yetişilmezken iktidar kesiminin aldırışsızlığı ve umursamazlığı ibretle izleniyor.
Akçalı güçlüklere karşın Kurban Bayramı trafiğiyle giderlerinin karma görüntüleri insanı düşündürüyor. Toplumsal bilinç gölgeli. Aykırılıklara, çelişkilere, olumsuzluklara, sorunlara ilişkin toplumsal bir tepki şöyle dursun, yeterli bireysel tepkiler de yok. Trafik kazaları can almayı sürdürüyor.
Hukuka güvenilmiyor. Kuralların yetersizliğinden çok hukukçuların tutumundan kaynaklanan olumsuzluklar duyguları karartıp ağırlaştırıyor. Kimi temsilci ve görevlilerin eylemleri siyasal etkileri çağrıştırıyor. Kuşkulandıran durumlar, konuşmalardan ilişkilere uzanan geniş bir alanda söylentilere, tartışmalara, ağır eleştirilere neden oluyor.
Ağustos ayında 41 kadın öldürüldü.
Çevrecileri ayaklandıran tutarsız, gereksiz düzenlemelerden vazgeçilmiyor.
Dış ilişkilerdeki çarpıklık Suriye olaylarıyla iyice açığa çıktı.
Eğitimdeki imam hatip ateşini söndürecek sınav sonuçlarıyla yerleşme durumları ilgilileri uyarmalı. Yeni Millî Eğitim Bakanı’nın ATATÜRK’e dönüş çalışmaları umut verici.

ANCAK

Yaşamak pahalı, ölmek ucuz (mezar paraları ayrı). Zam, iktidarcılara ne gam. “Gelen ağam, giden paşam” anlayışı sürüyor. Görkemli, şatafatlı yemekler, saray düşkünlüğünün başka bir perdesi. Atatürk Orman Çiftliği “RTE Çiftliği”ne dönüştü. Müze yapımı da eklendi. Enerjideki zamlar artarken AKP-MHP yerel seçim dayanışmasıyla siyasetteki tansiyon da artıyor. Dincilikle milliyetçiliğin çelişkisine karşın AKP’nin peşine takılan MHP ve MHP’liler için bakalım siyasal tarih neler yazacak?
Siyaset eskilerin “esip gürleme” diye nitelendirdikleri caka satma yöntemiyle olmuyor. Aklın, öngörünün, deneyimin örsünde dövülen bir beceriyle oluyor. Suriye olayı örnektir, bağırıp çağırmakla, gözdağıyla bir yere varılmıyor. Ülkemizi ve ulusumuzu korumak dualarla da yeterli olmuyor. Gerçekleri gözetip ona göre çözüm bulmak ve üretmek başarının ilk koşuludur. Yeterli donanım ve uygun yöntemlerle sonuç alınır, haykırmakla değil. Barış en güzel çözümdür. Bağımsızlık ve özgürlük yaşamsal ilkedir.

plusbanner2x