Vatanımızın kurtarıcısı, devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün 5 Eylûl 1938’de yazdığı, 8 Eylûl 1938 günü Dolmabahçe Sarayı’na çağrılan İstanbul 6. Noteri İsmail Kunter’e verdiği, tanıklar Neşet Ömer İrdelp ile Hasan Rıza Soyak’ın yer aldığı vasiyetname, noterlikçe 12.30’da tamamlanmış, 28 Kasım 1938’de de Ankara 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılmıştı. Devlet kurucusunun istencinin (iradesinin) Anayasa’dan da üstün olduğu tartışmasızdır. Kaldıki hukuk ve Anayasa yönünden vasiyetnameyi tartışılır ve geçersiz kılan hiçbir olumsuz durum yoktur. Herkesin, öncelikle Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının ve yönetiminin hiçbir duraksamaya düşmeden bu vasiyetnamenin yerine getirilmesine özen göstermeleri insanlık borcu, hukuksal sorumluluklarıdır. Bugüne kadar tartışma konusu olmamış, uygulanmasına ilişkin kimi dâva ve istemler de sonuçsuz kalmıştır.
Son günlerde gündem değiştirmek için gelişigüzel konuşmalarıyla çelişkiler sergileyen Bay RTE, Atatürk’ün vasiyetnamesine ilişkin öneri nitelikli açıklamalar yapmış, İş Bankası yerine Hazine’nin uygulama yapmasını ve yararlanmasını gerektiren çıkışlarda bulunmuştur. Bu nedenle aşağıdaki değerlendirmeleri okurlarımızla paylaşmayı uygun bulduk. Özetle:
1- Vasiyetname, her yurttaşın düzenleyebileceği hak, yetki, görev ve varlık bırakımına ilişkin hukuksal belgedir. (Türk Medenî Kanunu mad. 531-597). İlgililerin dâva açma hakları bulunmakla birlikte geçerli olduğu sürece herkesi bağlar.
2- Günümüze değin düzenli biçimde uygulanmıştır. Vasiyetnamede adı geçenler dışında kimseye, hele CHP’ne bir şey bırakılmış, yararlanması sağlanmış değildir. Temsil görevi verilmiştir, o kadar.
3- Vasiyetnamenin yasal nedenler dışında siyasal bakışlar ve amaçlarla iptali, uygulama yöntemi ve düzen değişikliği istenemez. Böyle bir istem kabûl edilemez. Hele Atatürk’ün istemi ve istenci gözardı edilemez, asla çiğnenemez. Tersine düşünen, kimi ortak ve yandaşın desteğiyle yasa çıkararak amaçlarına ulaşmak isteyenler büyük bir hukuk yıkıcısı olurlar. Atatürk’ün vasiyeti Anayasa ile bile değiştirilip bozulamaz. İnatla, bilgisizlikle, partizanlıkla hukukla oynayarak yıkımı tarih asla bağışlamaz. Böyle insanlık ve hukuk dışı girişimlere devlet araç kılınamaz. Birileri “istedi” diyerek insan hakları, hukuk kuralları çiğnenemez, devlet çiftlik yerine düşürülemez.
4- Koyu partizanlık çıkışı olacak işlemler, öncelikle Büyük Atatürk’e saygısızlık olur. Devlete ve hukuka güveni ağır biçimde sarsar, yaralar. Her istediğini yapacağını sananların sınır ve kural tanımaz gidişi, yarın daha büyük sakıncaları, tehlikeleri gündeme getirir.
5- Milliyetçiliği tartışılır duruma gelen MHP’lilerin vereceklerini söyledikleri destek, işleme geçerlik kazandırmaz. Bay RTE’ın düşündüğü yöntem bir zoralım (gasp, müsadere) olur ve bunun ağırlığı ileride büyük sorumluluk getirir.
6- CHP kıskançlığı ya da çekemezliği Atatürk duyarlığını etkilememelidir. İktidar CHP’ne karşıtlığını Atatürk üzerinden sürdürürse bu açık Atatürk karşıtlığı olur.
Bizden söylemesi...