Zaman zaman okurlarımızdan gelen istek, öneri ve eleştiriler yazı yeteneğimize güç veren katkılar olarak önemle ele alınmakta, değerlendirilmektedir. Kimsenin etkisi, baskısı, yandaşlığı ya da karşıtlığıyla değil, tam bir bağımsızlık ve yansızlıkla kalemimi kullanıyorum. SÖZCÜ Gazetesi’nin verdiği köşeyi basın ahlak kurallarına özenle uyarak doldurup okurlara yararlı olmaktan başka bir amacım da yoktur. Saldırganlıktan kaçınıyor, yaraşır ve haklı olanları tanıtıp savunarak yurttaşlık görevimi kendi alanımda doyurucu biçimde yapmaya çalışıyorum. Kimilerinin değişik yol ve yöntemlerle amaçlı, haksız eleştirileriyle karalamalarına, onların düzeyine inmemek, çizgiyi düşürmemek için yanıt vermiyorum. Okurlarımızı ilgilendirecek durumlar olması ayrı. Bu nedenlerle terbiyesiz kimi sataşmaları sahiplerinin kendilerine bırakıyorum.

Kimileri kendi sakıncalı davranışlarının yetkili kurul kararlarıyla uygulanan, zorunlu ve kuruluşlar için yararlı sonuçlarını benim kişisel eylemim göstererek, kimileri de kurallara aykırı durumlarına ilişkin kendi seçimlerini benim kararım gibi göstererek kusurlarına, yanlışlarına, çirkinliklerine yenilerini yalanlar ekleyerek aklanmaya çalışıyor. Başkalarını karalayarak kendini aklamak akıl tutulmasıdır. Neler uyduruyorlar, gülüp geçiyorum. İlgililer kimin ne olduğunu biliyor. “Yarası olan gocunur” sözünü yinelemek yeter de artar bile. Hasta kişilerin savlarını ciddiye almak düşünülemez.

Yazıları neden yazdığımızın açık yanıtı, ulusumuzun varlığına ve yaşam değerlerine verdiğimiz tanımsız ve ölçülmez değerle her yönden ve her konuda daha başarılı, daha mutlu, daha güvenlikli ortamlarda bulunmak çabasıdır. Bireyi, yurttaşı olmakla övündüğüm, kıvanç duyduğum ulusumun esenlik ve çağdaşlığı, benim ödünsüz savunduğum erektir. Bu doğrultuda, aykırılıklara değinerek yinelenmesini önlemeye, daha iyi ve daha yaraşır durumlar için önerilerde bulunmaya çalışıyor, lâik cumhuriyetin kuruluş felsefesine bağlılıkla çağdaş niteliklerle donanmasını istiyorum. Kişisel hiçbir istemim ve beklentim yoktur.

YÖNÜMÜZ ve YOLUMUZ

Kavgadan ve ilkellikten uzak durarak barışçı ve yapıcı bir anlayışla kullandığım kalemim benim ışıldağımdır. İçine düştüğümüz, düşürüldüğümüz olumsuzluklar yarınlara ilişkin düşünceleri ağırlaştırmaktadır. Siyasal alandaki kötülükler, kişisel tutkular, partizanlık oyunları, Silâhlı Kuvvetlerle yargıya ve üniversitelere uzanan aykırılıklar hepimizi üzmekte ve derin derin düşündürmektedir.

Geleceğimizin güvencesi olan çocuklarımızın yetişmeleri konusundaki duyarlılığımız, ülkemizin ve ulusumuzun yaşamına verdiğimiz önemin göstergesidir. Akıl ve ahlâk öncülüğüyle bilimsel düzeyin artırılıp güçlendirilmesi, geleceğimizin en önemli sorunudur. Eğitim ve öğrenim alanındaki tutarsızlıklar, inanç sömürüsü başta, giyimden kitaplara uzanan gerici ve tutucu düzenleme ve yapılanmalar, toplumsal karanlık girişimleridir. Partizanlıkla davranış hukuk dışı olduğu kadar da insanlık dışıdır.

Demokratik yol ve yöntemleri bırakıp darbelerle sonuç alma girişimleri, yargıyı yönetime, onu da tek kişiye bağlama çabaları da ulusal dayanışmayı yıkacak kötülüklerdir. Kimi dâvalarda yalancı tanıklar, yanlı bilirkişi raporları, itirafçılık, yargıçların görev değişikliği ve atanmaları, düzmece belgeler, yanlı savcı ve yargıçlar, adalet özlemiyle kıvrandıran yargı bozuklukları, aile kurumlarına dönüşen ortamlar karanlık bulutların koyulaşmasından başka bir şey değildir.

YÖNETİM DÜZENİ

Yandaş ve akraba atamaları, basında yer tutan aykırılıklardandır. Her alanda görülüp tartışılan yandaşlık, siyasal yozlaşmanın kanıtlarından biridir. Kayırma ve ayrıcalıkla bozulan yönetim düzeni, halkın güven duygusunu yaralar. Çıkarcılık hangi konuda, hangi alanda ve nasıl olursa olsun yönetimin yüz karasıdır.

Dış ilişkiler çarpıklıklar ve tutarsızlıklarla sürmektedir. 1998’de kurulan, Lâhey’deki Uluslararası Ceza Divanı’nın (lCC) Sudan devlet başkanı için verdiği tutuklama kararı var ama Türkiye’ye gelebiliyor. Afrika’da 14 büyükelçilik vardı. AKP iktidarı bu sayıyı 41’e çıkardı. Kimileri kent bile olmayan bu yerlerin hepsinde Fetullah’ın okullarının bulunduğu söyleniyor. Bu ilgi neyi gösteriyor? AKP’nin FETÖ’yle ilgisi ve ilişkisi yok mu? Yadsıma, ortaklık bozulunca karalayıp suçlama, yineleyelim, hesap vermeden sonuçlanmaz. Biçimsel sıyrılma çabaları vicdanları doyurmaz, kimse kendi kendini aklayamaz. Bay RTE’ın “Ne istediler de vermedik” sözü “Her istediklerini verdik” demektir. Ama bu itirafın gereği yapılmadı. Hukuk güvencesi ikilemli ve ayrıcalıklı olmaz. Birbirlerine söylediklerini unutarak MHP lideriyle kurdukları “Cumhur İttifakı” adlı birliktelik siyasal tarihin ilginç korku düzenlemelerinden biri olacaktır. Seçim düzenini kuşkulu ve sakıncalı kılacak yanlı kurallar demokrasinin karakterini bozacaktır.

Siyasal ahlâk giderek bozuluyor. Yazılarla, hiçbir şey almadan ve beklemeden, insanlık ve yurttaşlık görevini yapıyorum. Bu yaklaşımın ve sorumluluğun sınırı ve süresi olamaz. En yararlı huzur, vicdan huzurudur.

DÜZELTME

22 Mart 2018 günlü yazımızda, Ankara’da ki etkinlikler bölümünde konusu geçen, Danıştay emekli üyesi Necati ARAS’ın halı yastıklarını bağışladığı yer Atatürkçü Düşünce Derneği değil Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği olacaktır. Özür dileyerek düzeltiriz.