İktidar partisi liderinin cumhurbaşkanlığıyla değişen siyasal sistemin düzen değişikliğine uzanan yeni yapısı kimilerine, özellikle iktidarcılara, umut verse de kimi belirsizlikler ve karakter sorununa bağlı endişelere neden olmaktadır. Devlet değişmedi, Türkiye Cumhuriyeti, hukuk devleti. Düzen - rejim değişmedi, demokratik cumhuriyet. Devlet başkanının sıfatı değişmedi, yine cumhurbaşkanı, ama kendisi “Başkan” denilmesini istedi. Anayasa’nın cumhurbaşkanı andına ilişkin 103. maddesi değişmedi, “Atatürk ilke ve İnkılâplarına ve lâik cumhuriyet ilkesine bağlılık”la, “görevi tarafsızlıkla yerine getirmek” sözleri önceki gibi duruyor. Bay RTE önce de bu sözleri içeren andı içti ama gerektiği kadar ne Atatürk ilke ve inkılâplarıyla lâiklik ilkesine, ne de tarafsızlık sözüne uydu. Koyu bir partizanlıkla iktidar partisinin yönetimine tüm ağırlığını koydu, muhalefete değişik tür saldırılarla yüklendi. Yenilenen döneminde öncekinden farklı davranacağı asla beklenmiyor. Yetişme düzeni, önceki görevleri, alışkanlıkları ve tutkularıyla dokunan amacının koyu bir yönetim egemenliği olduğu açık. Donatıldığı yetkiler ATATÜRK’te bile yoktu.

Kimi Ortaanadolu milletvekillerinin Meclis basımevinde bastırdıkları buroşürle Mustafa Kemal’i “Padişah ve halife” olmaya çağırdıkları Ocak 1923 günleriyle günümüz karşılaştırılırsa nerden nereye gelindiği kolay saptanır. Cumhuriyeti ve kurucularını eleştirmekten kaçınmayan, hattâ  “Referansım İslâm” dır. -Biz hazmettire hazmettire geliyoruz .-Yahu, millet istedikten sonra lâiklik tabii elden gidecek. Sonra nedir bu lâiklik denilen şey? -Hem lâik, hem müslüman olunmaz. Ya müslüman olacaksın ya lâik.- Demokrasi amaç değil, araçtır. -Demokrasi bir tramvaydır. Gideceğin yere kadar gider, sonra inersin. -Camiler kışlamız, minareler süngümüz, kubbeler miğferimiz .-Askerlik yan gelip yatma yeri değildir. -Biz toplumu inanç birliğiyle bir arada tutacağız.” sözlerinin sahibi Bay RTE’ ın şimdiki öneri ve sözlerini içtenlikli ve inandırıcı bulmuyorum. Hele “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir sözü koskoca bir yalan. Egemenlik kayıtsız şartsız Allah’ındır.” demesi unutulacak gibi değil.

Bay RTE Mayıs 2015’teki bir tv röportajında benim için “O hâlâ yaşıyor mu?” demişti. Ben herkesin sağlıklı ve mutlu yaşamasını dileyen bir sıcak yüreğin sahibiyim. Eleştiri bir katkı. Bay RTE’ın başkan ve cumhurbaşkanı olarak yaptıkları ortada. “Ananı al git!” dediği günlerden bugünlere değişen bir şey yok. 24 Haziran seçimleri konuşmalarındaki sert tutumu, kaba sözleri, suçlamaları çok ağır. Özetle değinilen bu durumlardan sonra yeni dönemde birleştirici, barışçı, yapıcı olacağını sanmıyorum.17/25 Aralık 2013 olaylarında oğluna söyledikleri de unutulmuyor. ATATÜRK’e yaklaşımı da, 1994’de “Sap gibi ayakta durmaya gerek yok” sözünden başka cumhuriyet dönemine ilişkin haksız eleştirileriyle olumsuz. Bu durumda içtiği anddaki sözleri içtenlikle ve gerçekle bağdaştırmak çok güç. Şimdi diktayı anımsatan yeni dönemde daha da sert ve uyumsuz olacağı endişesi duyulmaktadır.

Kabinenin oluşumuna ilişkin 2018/1 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı 9 Temmuz’da yayımlandı. Cumhurbaşkanlığı Teşkilâtı Hakkında 1 no.lu kararname 539 madde. Önceden hazırlıkların yapıldığını açıkça ortaya koyan bu yoğun içerik gösteriyor ki tek adamlık, her şeye egemen olma, her şeyi kendine göre yapma ve yapılandırma tutkusu ağır basmış. Sonraki Genel Kadro Usulü Hakkındaki 2 no.lu kararname ile Üst Kademe Yöneticileri ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Atama Usûllerine Dair 3 no.lu kararname devletin değişen yapısını ortaya koymaktadır. Demokratik ilkeleri tek adamın öngörülerine, istek ve kararlarına bağlayan yeni düzenin hukuksallığı biçim yönünden değil, öz yönünden tartışılmalıdır. Ulusal egemenlik, güçler ayrılığı, yargı bağımsızlığı ilkeleri anlamını yitirmiştir.

ÖZETLE

Hem parti genel başkanlığı, hem tarafsız (!) cumhurbaşkanlığı eşyanın doğasına aykırı. Kimse kimseyi kandırmasın. Dün neler yapıldıysa artık daha fazlası yapılacak. Parlamenter sistem sözde  kalacak. Kişisel egemenlikle partizanlık alabildiğine at koşturacak. Toplumsal barış ve ulusal dayanışma yara alacak. Yargı bağımsızlığı, üniversite özerkliği, basın özgürlüğü iyice yitirilecek. Bay RTE önce de ant içmişti. Andına uymadı ki şimdi uysun. Andına bağlı olmayan kimseye nasıl inanılıp güvenilir? Üstelik padişahlığı anımsatan bir sistem yürürlüğe kondu.Yetkilere bakmak yeter de artar bile. Kendi kendine gelin-güvey olmayı, diktaya heveslenmeyi kuşkulandıran bir sistem. ATATÜRK dönemini suçlayanların, yadsıyanların “Atatürk’e bağlılık” sözü gerçek sanılmıyor. Bugüne kadarki tutum ve davranışları ortada olan bir kimsenin sözlerine kanmanın güç olduğu görüşündeyim. Bu nedenle sözlerine inanmıyor, güvenmiyorum. Ben, onun temsil ettiklerinden biri olmayı da kabûl etmiyorum. Sevenlerine, sayanlarına hayırlı olsun. Yoğunlaştırılmış, ağırlaştırılmış, koyu bir tek adam yönetimi.

sozcu-banner-1