Yeni Ekonomi Programı (YEP) krizlere karşı dayanıklı ve güçlü ekonomimiz, düşük kamu ve hanehalkı borcumuz, disiplinli maliye politikamız, dinamik ve girişimci özel sektörümüz, dünya pazarlarına açık ihracatçı yapımız, yeni hükümet sistemi ile beraber hızlanan siyasi karar alma süreçlerimiz ve güçlü beşeri sermayemiz üzerine inşa edilmiştir. Sıkı para ve maliye politikaları eşgüdüm içerisinde yürütülerek tüketici enfasyonu 2020 sonu itibarıyla yeniden tek haneli oranlara, 2021 sonu itibarıyla da yüzde 6,0’a düşürülecektir. Kamuda kaynakların verimli kullanılması amacıyla Kamu Maliyesi Dönüşüm ve Değişim Ofisi kurulacaktır. Merkezi yönetim bütçesinde faiz dışı fazlanın milli gelire oranı program dönemi boyunca artarak 2021 yılında yüzde 1,3’e ulaşacaktır. 2019 yılı bütçesinde toplam 75,9 milyar TL tutarında (milli gelirin yüzde 1,7’si oranında) tasarruf ve tedbir uygulanmıştır. Bunların 59,9 milyar TL’si harcama tasarruflarından ve 16,0 milyar TL’si gelir arttırıcı tedbirlerden sağlanmıştır. Harcama tasarrufları: 30,9 milyar TL – Yatırımlar, 13,7 milyar TL – Teşvikler, 10,1 milyar TL – Sosyal güvenlik, 2,5 milyar TL – Mal ve hizmet, 2,7 milyar TL. Farklı veri kaynaklarını toplayan Vergi Veri Analiz Merkezi kurularak kayıt dışı ekonomi kayıt altına alınarak vergilendirilecek ve tahsilat etkinliği geliştirilerek vergi gelirleri artırılacaktır. Finansal istikrarı ve güvenliği esas alan yeni bir finansal mimari oluşturulacaktır. Türkiye Finansal Hizmetler Kurulu kurulacaktır. YEP’teki makroekonomik hedefleri destekleyecek ve sürdürülebilir kılacak nitelikli insan gücü ve güçlü toplum hedefi ile ilgili proje ve programlar hayata geçirilecektir. Yıllık tüketici enfasyonu maliyet yönlü baskılar, gıda fiyatlarındaki arz yönlü gelişmeler ve bozulan fiyatlama davranışları nedeniyle hızlı bir artış göstermiş, 2018 yılının Ağustos ayında yüzde 17,9 olarak gerçekleşmiştir. Kısa vadede yükselerek 2018 sonunda yüzde 20,8 seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir. YEP’te alınacak ilave tedbirlerle beraber tüketici enflasyonun 2021 sonunda yüzde 6,0’a gerilemesi beklenmektedir. Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesi (FİKKO) kurulacaktır. Gıda ürünlerinde fiyat dalgalanmasının büyük veri ve ileri analitik yöntemler kullanılarak yakından takip edileceği Ürün Gözetim Mekanizması hayata geçirilecektir. 2018 yılında milli gelirin yüzde 1’i kadar açık vermesi beklenen program tanımlı merkezi yönetim bütçe dengesinin program dönemi sonunda yüzde 0,8 fazla vermesi hedefenmektedir. Merkezi yönetim faiz dışı dengesinin milli gelire oranı program dönemi boyunca artarak 2021 yılında yüzde 1,3’e yükselecektir. 2018 yılında milli gelire oranla yüzde 2,7 olması beklenen kamu kesimi borçlanma gereğinin 2019 yılında yüzde 1,6’ya gerilemesi ve program dönemi sonunda yüzde 1,5’e düşmesi öngörülmektedir. Ayrıca 2018 yılında milli gelirin yüzde 2,1’i kadar açık vermesi beklenen program tanımlı kamu kesimi dengesinin program dönemi sonunda milli gelirin yüzde 0,8’i kadar fazla vermesi hedeflenmektedir. 2018 yılında GSYH’ye oranla yüzde 31,1 olması beklenen AB tanımlı genel yönetim borç stokunun üç yıllık dönemin sonunda yüzde 27,2 olacağı tahmin edilmektedir. Cari işlemler açığının milli gelire oranının 2019 yılında yüzde 3,3’e, 2020 yılında yüzde 2,7’ye, 2021 yılında ise yüzde 2,6’ya düşmesi beklenmektedir. 2018 yılından başlayarak takip eden üç yıllık dönemde Türkiye ekonomisinin sırasıyla yüzde 3,8, yüzde 2,3, yüzde 3,5 ve yüzde 5,0 oranlarında büyüyeceği öngörülmektedir. Kocaeli’nin Körfez ilçesinde yaşayan 45 yaşındaki işsiz baba İsmail Devrim, okulun istediği pantolonu oğluna alamadı, akşam eve gelince eşine ağlaya ağlaya “çocuğuma bir pantolon bile alamıyorsam niye yaşıyorum” dedi, banyoda kendini astı, cebinden 20 lira çıktı. Dijital dönüşüm teşvik edilerek yenilikçi projelerin finansmanı için Kitlesel Fonlama (Crowdfunding) ve IPO alternatifi olarak ICO (Initial Coin Offering) gibi modern ve yeni nesil finansman yöntemleri yaygınlaştırılacaktır. Bankacılık sektörünün 2018 yılı Temmuz ayı itibarıyla sermaye yeterlilik oranı yüzde 16,1’dir. Bu oran yüzde 8’lik yasal oranın ve yüzde 12’lik hedef oranın oldukça üzerindedir. Sektörün tahsili gecikmiş alacak oranı yüzde 3, yıllıklandırılmış özkaynak karlılığı yüzde 14,4 seviyesindedir. Güncel ekonomik gelişmelerin, kur ve faiz dalgalanmalarının reel sektör firmaları üzerindeki etkileriyle bu etkilerin bankacılık sektörünün aktif kalitesine ve mali yapısına yansımaları yakından takip edilmektedir. Sektörün bu sağlam yapısının sürdürülmesi ve bu alanda ülke olarak elde edilen kazanımların muhafazası için gerekli önlemlerin alınması YEP döneminin önceliklerindendir.