Sene 1984.
Gün geceye...
Kavurucu sıcak ayaza dönüyordu.
Trok trok trok trok!
Tok vuruşlar sessizliği yırttı.
Tarihte ilk kez...
Kalleş kaleş sesi duyuluyordu.
Eruh basılıyordu.



İhanetin miladıydı.



Süleyman Aydın düştü orada.
Bölücü terörün ilk şehidiydi.
21 yaşındaydı.
Erzincan’ın merkeze bağlı Mertekli köyündeki mezarlıkta yatıyor.



Sonra?



Bi daha düştü Süleyman Aydın!
Evet, bi daha.
İlk Süleyman Aydın’dan tam 21 sene sonra, adıyla soyadıyla adaşı Süleyman Aydın şehit edildi.
Şırnak’ta.
O da 21 yaşındaydı.
Sivas’ın Hafik ilçesine bağlı Yarhisar köyündeki mezarlıkta yatıyor.



Şehit vermeyen şehir, ilçe, köy kalmamıştı.
Şehidi olmayan, gazisi olmayan sülale kalmamıştı.
Hatta birinci tur bitmiş, adıyla soyadıyla ikinci tur başlamıştı.



İlk Süleyman Aydın şehit düşmeyip, terhis olsaydı, oğlu olsaydı...
İlk Süleyman Aydın’ın oğlu, öbür Süleyman Aydın’la yaşıt olurdu.



Beş sene sonra?



Şırnak Silopi’de polis aracına mayınlı saldırı düzenlendi. Dört polisimiz şehit oldu. Biri Polat Aydın’dı. 21 yaşındaydı. Babası da polisti. Babası da Şırnak’ta görevliydi. Olay yerine ilk babası geldi. Oğlunun cenazesini paramparça aracın içinden babası çıkardı.



Babanın ismi neydi biliyor musunuz?
Süleyman Aydın’dı!



“İlk Süleyman Aydın şehit düşmeyip, terhis olsaydı, oğlu olsaydı, öbür Süleyman Aydın’la yaşıt olurdu” demiştim... Maalesef öyle oldu.



İlk şehidimiz Süleyman Aydın’dı.
Son şehidimiz Süleyman Aydın’ın oğluydu.



Sekiz bine yakın şehit.
20 binden fazla gazi.
45 bin insan öldü.
Dile kolay, 34 sene mücadele.



Sil baştan’dı.



Habire sil baştan.



Ve dün, Batman.
Sekiz şehit verdik.
Birinin adı ne?
Gene Süleyman Aydın!



1984, Süleyman Aydın.
2005, Süleyman Aydın.
2015, Süleyman Aydın.
2018, Süleyman Aydın.
Arada bir sürü osuruktan palavra.