Bambaşka bir dünyaya doğru hızla yol alıyoruz. Yapay zeka devrimi kapıda. Birçok alanda robotların insanların yerini alacağı bir dönem çok uzak değil. Bunun için yatırımlar sürüyor. Son olarak Pentagon,  yapay zekaya 2 milyar dolar yatırım yapacağını duyurdu.

Bununla birlikte teknoloji ve bilim üretmeyen, sadece tüketen toplumların yeni dünyada hayatta kalmaları çok zor görünüyor. Geçtiğimiz günlerde Dünya Ekonomik Forumu, otomasyon çağında hayatta kalmanın yollarını açıkladı. 2022’de, analitik düşünme ve inovasyon, aktif öğrenme ve öğrenme stratejileri, yaratıcılık, özgünleşme, girişkenlik, teknoloji tasarımı ve programlama, eleştirel düşünce ve analiz, kompleks problem çözümü, liderlik ve sosyal etki, duygusal zeka, muhakeme, problem çözme, kavrama yeteneği öne çıkacak. Yapay zeka devriminin yıkıcı olacağı ancak insanların bu durum karşısında yenilenmiş eğitim sistemleriyle çözüm bulması gerektiğini salık veriliyor.

Şimdi Türkiye’ye ve eğitime bakalım.… En başından, öğretmenlerden başlayalım. Öğretmen eğitim sistemimiz tam 36 yıldır hiç yenilenmedi. Bu arada dünya değişti, internet hayatımıza girdi ama biz ısrarla değişmedik.

Eğitim sistemimiz çok sık değişti ama. Bir öğrenci başladığı sistemle mezun olamadı okulundan. En büyük sıkıntıyı ‘geleceğimiz’e yaşattık, yaşatmaya da devam ediyoruz. Müfredat gittikçe bilimden uzaklaştı. Akademik eğitim veren liseler yerine, meslek ve imam hatip liselerine gaz verdik, onlara yatırım yaptık.

Sadece tüketen, çocuğunu yarış atı gibi gören, baskı yapan, sınav sonucuna göre çocuğun başarısını ölçen, kendisi bir kitabı eline almadığı halde “Benim çocuğum kitap okumuyor” diyen, “Aman arkadaşlarından geri kalmasın, en iyisi bizimkinde olsun” düşüncesiyle çocuklarına en üst model cep telefonu alıp sonra da “Elinden düşürmüyor şunu” diye şikayet eden aileler çoğaldı. Sorsanız, hepsi çok bilinçli üstelik.

Bunun karşılığında da sadece sınava hazırlanan, soru çözmeyi bilen ama soru soramayan, muhakeme edemeyen çocuklarımız var artık. Sınav odaklı eğitim o kadar çıldırmış ki özel okullarda her yıl, her öğrenci yeni dönemde daha okul başlamadan, sınıf belirleme sınavına girmek zorunda. Sınıf geçme değil, sınıf belirlemeden bahsediyorum…

Bütün bunları üst üste koyup topladığımızda, yapay zeka devriminin bizi ezip geçeceği, yok edeceği aşikar. Ki şimdiden bazı insanların davranışları karşısında ‘iyi ki yapay zeka var’ demeye başladık bile.

Üretmeyi çoktan unutmuş, sadece tüketim odaklı bir toplumun sonuçları bunlar. Ama eğer ki biz kendimizi ‘başka’ bir yerde görüyorsak, önce kendi hayatımızdan, çocuklarımızdan başlamalıyız. Onları iyi bir insan olarak yetiştirmemizin birinci yolu da sanatla buluşturmak. Unutmayın, sanat her şeyi hayata dönüştürür. Sanatla spor yan yana geldiğinde düşünen, sağlıklı, eleştirebilen, problem çözebilen insan yetiştirmemiz inanın zor değil… İşte o zaman en akıllı robotla da yapay zekayı yanımıza alabiliriz.

BU HAFTA NE YAPALIM


KİTAP

basliksiz-1

Bir “Can’lı yayın” çocuğu o, adı: Hınzır Can. Bu kitapta okul ve öğrenci çevresinden adeta bir “Can’lı yayın” yapan Hınzır Can, kitabın giriş yazısının bir yerinde bakın ne diyor: “Sevgili arkadaşlar, macera dizimizin ikinci kitabında bu kez sizlerle birlikte Neşeli Dersler’de gezineceğiz.”