Geçmişte eski kuşak, yeni kuşağı beğenmez, biraz imrenme, belki biraz da yoksunluğun verdiği eziklikle “Bizim dönemde bunlar yoktu, siz çok şanslısınız” derdi.
Artık çocukların şanssız olduğu konusunda mutabıkız, sadece hangi yaş grubunun daha az şansız olduğunu tartışıyoruz. Ne bileyim, mesela bu dönemde ilkokula gitmek mi yoksa liseyi bitirmek mi daha iyi kestiremiyoruz.

Aslına bakarsanız hiçbir şeyi kestiremiyoruz artık. Çocukların geleceği için herkesin duyduğu ortak kaygı dev olmuş, önümüzde duruyor.
Çocuk yapmayı düşünenler yurtdışında yaşamayı planlarken, çok sayıda aile çocukları için başka ülkelere yerleşmeye başladı bile. Yurtdışı eğitim işiyle uğraşanlar, hayatlarının en büyük kazançlarını bu dönemde yaşadıklarını dile getiriyor. Ceplerini doldurdukları için mutlu olsalar da, ülkede yaşanan beyin göçü izin üzülüyorlar.

Adaletin değil, güçlünün söz sahibi olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Ve toplumun en güçsüz kesimi de çocuklar. Türkiye’de çocuk olmak, öğrenci olmak, genç olmak şu anda insanın başına gelebilecek en talihsiz şeymiş gibi duruyor.
Yıl boyunca lise geçiş sınavına hazırlanan öğrencilerin bir kısmı sınava girmenin anlamsızlığıyla yüzleştiler. Emekleri, yaşadıkları stres bir anda boşa çıkıverdi. Geriye istediği lise türüne yerleşip yerleşemeyeceği kaygısı kaldı. Sınava girmeyecek öğrenciler içinse, alıştıkları belirsizlik haziran ortasına kadar sürecek. Artık her türlü sürprize hazırlar.
Üniversite sınavına hazırlanan liseliler ise bir taraftan sınava hazırlanıp, diğer taraftan tatil planları kurup, mezuniyet için giyecekleri kıyafetleri hayal ediyorlardı. Ancak bir anda her şeyin yerle bir olduğunu gördüler. Sınav stresi uzadı, tatil planları alt üst oldu, mezuniyet baloları iptal edildi. Bunlar yerini kocaman bir belirsizliğe bıraktı. Ancak bunlara iyi tarafından da bakabiliriz değil mi? Belki de bu bir ‘ŞANS’tır, biz işin kötü tarafından bakıyoruz kim bilir… İçimiz fesat bizim…
Üniversiteyi bitirmek de yetmiyor. Bu kez de milyonlarca işsizle aynı kaderi paylaşmak var. Ortaokuldan başlayan stresli sınav koşusunun ardından bir de bakıyorsunuz karşınızda kocaman bir işsiz ordusu. Onca koşturmanın ardından elinizde kalan sadece işsizlik…
“İş aramaya gidiyorum” diye evden çıkıp canına kıyan Merve Çavdar bu eğitim sisteminin çocuklara, gençlere yaşattığı bir sonuçtur. Öylesine bir bunalım değil, eğitim sisteminin gerçeğidir.
Herkesin bu zorlu sınavdan geçmesini beklemeyin lütfen… Değil ay, gün içinde dahi değişen bir eğitim sisteminde bu çocuklar güvenir mi size? Siz olsanız güvenir misiniz?