Yapay zeka, yapay öğrenme, algoritma, öğrenen algoritma... Muhtemelen en fazla yapay zeka kelimesini duymuşunuzdur. Nihayetinde ne işimize yarayacak ki? Teknik işler bunlar. Biz sosyal medyadan fotoğraf paylaşalım, video izleyelim, eğlenelim yeter.
Bu arada para da kazanalım ama oturduğumuz yerden olsun. Fazla yorulmayalım mümkünse. Her akşam televizyon karşısına geçip, amaca giden her yol mübahtır düsturuyla hareket eden dizilerden gerekli zehri de aldıktan sonra keyfimize diyecek olmuyor. 3-4 saatlik tutsaklıkta zenginliği de görüp, yorgun bir şekilde uyumaya çekiliyoruz. İzle izle dur hayatı bizim ki... Çocuklarınki ise sınav-başarı ikileminde sıkışmış, stres yüklü bir yaşam.
Her şeyi izlediğimiz gibi başarısızlıklarımızı, beceriksizliklerimizi, geriye doğru gidişimizi de izliyoruz. Tepki vermek isteyenler içinse sosyal medya bir deniz. Bir iki paylaşım yapıp, içimizi döküp, rahat ediyoruz. Konu kapanıyor. Hatta öyle ki artık konuşmuyoruz bile birbirimizle, okuduğumuzu, dinlediğimizi anlamıyoruz bile...
Ancak artık başka bir dünya olduğunu görmemiz gerekiyor. Facebook veya Twitter’i  açtığınızda size gösterdiği güncellemelerin yapay öğrenme sistemiyle yapıldığını, tüm dünyada hangi kitapların okunacağını bir kişinin değil, Amazon’un algoritmasının belirlediğini bilmemiz gerekiyor.
Hayatımızı yapay öğrenmenin nasıl değiştireceği konusunda en azından fikir sahibi olmak bile umut verici olurdu. Ancak ülke olarak hızla geriye gitmeye devam ediyoruz. Çocuklarımızın sözel ya da sayısal başarısı düştüğü gibi yetişkinlerin de düşüyor. OECD’nin Yetişkinler Becerileri Araştırması’nda Türkiye son üçte yer alıyor.
Sadece izleyen, okumayan, okumadığı için de bilgi sahibi olmayan, önyargılı ve ayrımcı bir toplum olduk artık.
Teknoloji tüketen değil, üreten bir toplum olup, yeni dünyada en iyi yeri almak istiyorsak, önce okumaktan başlamalıyız. Böylece önyargılarımızdan kurtuluruz. Ardından zor dediğimiz, matematiği de, fiziği de, bilimi de daha kolay öğreniriz. Böylece tüketen değil, üreten toplum oluruz. Bu da bize gelecek dünyada önemli bir yer elde etmemizi sağlar. Matematik için zor diyenlere küçük bir örnek; bu paragraf bir algoritma mesela... Hiç de zor değilmiş aslında değil mi? Matematiğin ne işe yaradığını bilmeyenlere de bir cevap aynı zamanda... Matematik düşündürür, çözüm üretir, sonuca götürür... İbn-İ Haldun’a göre matematikte büyük olmanın iki yolu var: İlki herkesten zeki olmak, ikincisi de herkesten aptal, fakat sebatlı olmak...
Matematikten korkanlar da Albert Einstein’la yüreklerine su serpebilirler: “Matematikte karşılaştığınız güçlükler için endişe etmeyin. Emin olun benim karşılaştıklarım sizinkilerden daha büyüktür.”
Unutmayın, matematik kanıttır, düşünme biçimidir, sorun çözmedir, muhakeme etmektir, matematik hayatın kendisidir...

BU HAFTA NE YAPALIM?

KİTAP

ali-nesin

Bu haftaki konumuz matematik olunca elbette Ali Nesin’in kitaplarını anmadan olmaz. Matematikle ilgili onlara kitabı olan Nesin’in ‘Matematik Canavarı’, 12 yaş ve üstü herkesin okuyabileceği şekilde yazılmış. Nesin, bu kitap için “En anlaşılır, en eğleneceli, en şaşırtıcı” bulduğu yazıları basitleştirerek derlemiş.