Her yıl gerçekleştirilen bütçe görüşmelerinde en büyük tartışma, eğitim ve sağlığa ayrılan pay üzerinden yapılır. AKP hükümeti, bütçeden en büyük payı eğitime ayırdığını savunsa da bunun gerçekle hiçbir ilgisi yok... MEB bütçesi 114 milyarlık payla en büyük bakanlık bütçesi olarak görünse de bunun yüzde 83’ünü personel ve sigorta giderleri oluşturuyor. Yatırımlara ayrılan pay ise AKP’nin iktidarıyla birlikte yıllar içerisinde azalarak, yüzde 22’den yüzde 10’lara kadar gerilemiş durumda.

Dindar nesil yetiştirmek amacıyla yola çıkan AKP, yatırımlarını da bu yönde yaptı ve dini eğitimi kelimenin tam anlamıyla uçurdu. İmam hatip okullarının sayısı katlanarak arttı, 2006-2007’de 455 olan Anadolu imam hatip lisesi sayısı, 2017-2018’de bin 452’e ulaştı. Öğrenci sayısı yaklaşık beş kat arttı. 120 binlerden, 500 bine ulaştı. İmam hatip ortaokullarının sayısı ise son beş yılda bin 99’dan 2 bin 671’e yükseldi. Buradaki öğrenci sayıları da 2 bin 600’leri geçti.

Bu okulların bağlı bulunduğu Din Öğretimi Genel Müdürlüğü bütçesi de yıllar içinde katlanarak arttı. Öyle ki Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesiyle neredeyse kafa kafaya geldi.

2017’de 3 milyon 946 milyon 503 bin olan Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün bütçesinde aynı yıl yapılan harcama, 6 milyar 21 milyon 430 olarak gerçekleşti. Hal böyle olunca da 2018 bütçesi de bir önceki yıla göre yaklaşık iki kat artarak 6 milyar 634 milyon 222 bine çıkarıldı. 2019’da bu rakam 8 milyar 679 milyon 715 bin olurken, 2021 bütçe tahmini 11 milyar 58 milyon 731 olarak belirlenmiş bulunuyor. Okul inşaatlarında da imam hatipler hız kesmezken, yeni fen lisesi projesi elbette bulunmuyor.

Dünya tarım ve sanayi devrimini geride bırakacak yapay zeka devrimine doğru hızla giderken, bizim zorla imam yetiştirmek için kendimizi paralamamızın tek bir sebebi olsa gerek; alternatif insan yaratma projesi. Gelecekte devletin tüm kademelerinde görev alacak kişiler kendi istedikleri gibi olsun istiyorlar.

Fen lisesine girecek çocuk bile din ve ahlak sorularını çözmek zorunda kalırken, din eğitimi sadece ortaokul ve liselerle sınırlı değil elbette. Üniversitelerde en büyük kontenjan ilahiyat fakültelerine ayrılmış durumda. Bu yıl yapılan düzenlemeyle sadece ilahiyat önlisans mezunlarına, istediği üniversitede lisans hakkı verildi. En çok öğretmen atamasının yapıldığı derslerin arasında elbette din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenleri bulunuyor.

Bununla birlikte, dini eğitimi istemeyenlerin sesi ise ısrarla duyulmuyor. Zorunlu din dersi istemeyenler hem Türkiye’de hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde onlarca dava açıp kazanırken, Milli Eğitim Bakanı, zorunlu din dersi tartışmaları konusunda sorulan soruya “Bir aile çocuğunun zorunlu din dersi almasını istiyorsa bunu kim niye tartışsın ki” diyerek böyle bir tartışma yokmuş gibi davranıyor. Ardından da bunun bir devlet politikası olduğunu ekliyor.

Dindar nesil yetiştirme çabası, bu ülkenin sonunu getirecek. Bırakın insanlar özgürce inançlarını yaşasınlar. İmam hatiplerden deistlerin çıktığını da görmüyor musunuz? Dayatmadan vazgeçin...

Bu ülke hepimizin...

BU HAFTA NE YAPALIM

KİTAP


fakirbaykurt

Türkiye’nin binlerce köyüne aydınlık götürmeye çalışan eğitim ordusunun bir neferi olan öğretmenin öyküsüdür Onuncu Köy. Fakir Baykurt’un ölümsüz eserlerinden biri olan Onuncu Köy’de, yolsuzluğun, haksızlığın karşısında duran, gittiği köylere ışık götüren öğretmenin, Damalı köyünde yaşadıkları anlatılıyor...