Eski günahların gölgesi uzun olur...
Türkiye şu anda tam olarak bunu yaşıyor. AKP hükümetinin geçmişte terör örgütleri ile yaptığı görüşmeler, şimdi Türkiye’nin önüne konuluyor.
Afrin’de Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, Özgür Suriye Ordusu unsurlarıyla gerçekleştirdiği Zeytin Dalı Harekatı teröre karşı gerçekleştiriyor. Mehmetçik, Afrin’de bölücü terör örgütü PKK’nın Suriye uzantısı PYD/YPG’ye karşı canla başla mücadele ediyor.
Operasyon, çok da iyi gidiyor.
Ancak ne yazık ki, diplomatik alanda aynı başarıdan bahsetmek mümkün değil.
Çünkü AKP hükümeti dünyaya, Zeytin Dalı’nın bir “terörle mücadele operasyonu” olduğunu bir türlü anlatamadı.
Bunda, AKP’li isimlerin, yandaş yazarların Zeytin Dalı ile seçimler arasında bağlantı kuran açıklamalarının/yazılarının payı büyük.
Yandaş bir kalem çıkıp, “Zeytin Dalı, AKP-MHP ittifakının oyunu artırdı” yazınca;
AKP’li bir vekil çıkıp, “Cumhur ittifakına karşı duran” tüm siyasi partileri “gayrı milli” ilan edince;
Yurtdışında da Zeytin Dalı Harekatı’nın, “AKP’nin oy hamlesi” değil, “Türkiye’nin milli meselesi” olduğunu anlatmak zorlaşıyor.
Nitekim bunun ilk etkisi, BM Güvenlik Konseyi’nin Suriye konusunda aldığı ateşkes kararında ortaya çıktı. Fransa Cumhurbaşkanı Macron da, ABD Dışişleri Sözcüsü Nauert de, ateşkes kararının “Afrin’i de kapsadığını” açıkladı.
Bitmedi;
Türkiye’nin Suriye’de son dönemde en çok işbirliği yaptığı Rusya’dan bile aynı yönde açıklama geldi. Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vasili Nebenzia da, ateşkesin Afrin’de uygulanması gerektiğini açıklayıverdi.
Ancak, Türkiye’nin teröre karşı mücadelesinde, diplomatik alanda en büyük darbe Çekya’dan geldi.
Avrupa Birliği ülkeleri içinde, PYD’yi resmen tanıyıp, ofis açmasına izin veren Çekya, herkesi şaşırtan bir kararla geçen hafta PYD eski eş başkanı Salih Müslim’i gözaltına aldı.
Gözaltı olayı, hem zamanlaması, hem de gözaltına alınan şahıs açısından son derece ilginç.
Zamanlama açısından, tam da BM’nin ateşkes kararının Afrin’i kapsayıp kapsamadığı dönemde gerçekleşti Müslim’in Çekya’daki gözaltısı. Tüm dünya medyası PYD eski eş başkanının gözaltına alınmasını da, serbest bırakılmasını da, Afrin’deki Zeytin Dalı Harekatı ile ilgili ipe sapa gelmez yorumlarla uzun uzun yazdı.
Üstelik bir de, AKP hükümetinin şimdi Çekya’dan iadesini istediği Salih Müslim’in daha iki sene önce, bizzat AKP hükümeti tarafından Ankara’da, İstanbul’da kırmızı halılarla ağırlandığı da bu yorumlara eklendi.
Böylece Salih Müslim, bizzat AKP’nin iki yıl önce kendisiyle yaptığı görüşmeler kullanılarak, kamuoyu önünde “suçlu” olmaktan çıkarıldı, gerek Müslim, gerekse PYD-YPG için Türk yargısı tarafından alınmış olan yakalama kararları bizzat AKP’nin yakın geçmişteki politikaları ortaya dökülerek “işlevsiz hale” getirildi.
“Yerli ve milli” çığırtkanlığının Türkiye iç kamuoyunda alıcısı olabilir.
Ama dışarıda, herkes kimin ne yaptığının, ne yapmadığının farkında...

ABD’nin Suriye’deki varlık gerekçesi “Irak”mış!


Uluslararası ilişkiler, “güçlünün borusunun öttüğü” bir alan.
Bunun en somut kanıtı da ABD.
Türkiye’nin vatandaşlarını teröre karşı korumak için yaptığı Afrin operasyonu konusunda sürekli arıza çıkaran, “kısa kesin, sivillere dikkat edin” filan diye akıl veren ABD’nin, neden Suriye’ye asker gönderdiğine ilişkin resmi açıklamasına inanamayacaksınız!
Resmi açıklama ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Votel’den geldi.
Votel geçtiğimiz günlerde Amerikan Kongresi önündeydi. (Burada Türkiye’nin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın TBMM Darbe Komisyonu’na bile ifade vermediğini de not edip geçelim.)
Kongre üyeleri Votel’e, Suriye’deki Amerikan varlığını, bunun gerekçelerini sordu.
Amerikan Genelkurmay Başkanı da, geçen yıl Suriye’de sayıları 500 olan Amerikan özel kuvvetlerine mensup asker sayısının, yakın dönemde 2 bine kadar çıkarıldığını açıkladı.
Ancak açıklamalarının en vurucu bölümü, bu askerlerin “neden” Suriye’de olduklarını açıklarken gerçekleşti.
Votel’e göre, Suriye’ye Amerikan askeri gönderilmesinin nedeni Irak’mış;
Amerikan Genelkurmay Başkanı, Suriye’ye Amerikan askerlerinin Eylül 2001 yılında dönemin Başkanı George W. Bush tarafından imzalanan izinle gönderildiğini anlattı.
O izin çerçevesinde ABD’nin Irak’ta teröre karşı mücadele ettiğini vurgulayan Votel, Suriye’ye de “Irak’ın teröre karşı savunulması için” asker gönderildiğini söyledi.
Votel, Irak’ta terör örgütü IŞİD’e karşı savaşın “devamı” olarak, komşu Suriye’de de asker konuşlandırıldığını da Kongre üyelerine tane tane aktardı.
Hazır olun;
Şu ABD’nin PYD-YPG ile kuracağını açıkladığı, ancak Türkiye’nin sert çıkması sonucu en azından şimdilik bahsetmekten vazgeçtiği “Suriye sınır ordusu” var ya;
Onun hukuki gerekçesini de şimdiden hazırlıyorlar, belli...

Pakistan’a dikkat


Afrin operasyonuna, seçim ittifaklarına boğulmuş Türkiye pek farkında değil.
Ancak, Türkiye’nin tarihsel müttefiklerinden Pakistan’la ilgili ilginç gelişmeler var.
İlk gelişme ocak ayında yaşandı; ABD Başkanı Donald Trump, “teröristlere destek verdiği” gerekçesiyle, Pakistan’a yönelik Amerikan yardımını kesme tehdidinde bulundu. ABD Dışişleri Bakanlığı da Taliban’a ve diğer İslamcı gruplara desteği nedeniyle, Pakistan’a yönelik yardımları dondurdu.
İkinci gelişme ise şubat ayında sessiz sedasız geldi; ABD, Paris’te gerçekleştirilen, 37 ülkenin içinde yer aldığı terör finansmanına karşı mücadele gücü (FATF) toplantısında, Pakistan’ın “izleme listesine alınmasını” teklif etti.
ABD’nin bu teklifine FATF’da yer alan Çin, Körfez ülkeleri ve Türkiye karşı çıktı. Ancak ABD, Pakistan’ın listeye alınması konusunda ısrarcı olunca, Çin ve Körfez ülkeleri itirazlarını geri çekti. Pakistan’ın yanında sadece Türkiye kaldı.
FATF listesi, ülkelerin dış yatırım alması açısından kritik önemde. İzleme listesine giren ülkelere dış yatırım neredeyse bıçak gibi kesiliyor.
Pakistan, Türkiye’nin desteğiyle şu an için listeye alınmadı. Ancak haziran ayında yapılacak toplantıda, ABD’nin konuyu yeniden gündeme getirmesi bekleniyor.
Trump yönetimi, “cihat” adı altında teröre bulaşan örgütlere destek veren ülkelere karşı tam anlamıyla atağa geçmiş durumda.
Washington’un İran’a yönelik sesini giderek yükseltmesinin ardından, ABD açısından sıradaki ülke Pakistan gibi görünüyor.
Önümüzdeki dönemde, bu listenin genişlemesi kimseyi şaşırtmasın...