Ankara’nın Suriye gündemi, Menbiç üzerinden yürüyor...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hemen her konuşmasında “Menbiç” vurgusu var. AKP hükümeti, yerel seçimler öncesinde ihtiyaç duyduğu yeni “dış politika başarısını” Membiç üzerine kurmaya çalışıyor gibi.
Peki bu gerçekleşir mi?
ABD’nin Suriye politikasına bakınca...
Fırat’ın batısında bulunan Menbiç Amerikalılar için “daha büyük amaçlar için” vazgeçilebilir bir yer gibi görünüyor. Tam da Haziran 2018 seçimleri öncesinde gelen “Menbiç’te ortak devriye” anlaşması da bu “vazgeçilebilirliğin” kanıtı gibi.
Buna bir de ABD yönetiminin bir yandan PKK terör örgütü elebaşlarının başına ödül koyarken...
Diğer yandan Suriye özel temsilcisi James Jeffrey’nin ağzından “PYD-YPG’yi terör örgütü olarak görmüyoruz” açıklamasını yapmasını ekleyin.
Bunları alt alta toplayınca, ABD yönetiminin Türkiye’deki yerel seçimler öncesinde AKP hükümetine bir “güzellik” daha yapması son derece mantıklı görünüyor.
Tabii bu “güzelliğin” bir de bedeli olacaktır.
Bu bedel de elbette, Amerikalı diplomatların bu aralar Suriye konusunda yapılacak uluslararası barış görüşmelerinde, PYD-YPG’ye “meşru bir koltuk” sağlamak için harıl harıl çalışmalarında gizli.

MEMBİÇ EL DEĞİŞTİRİRKEN, İDLİB DÜŞER Mİ?

Suriye’nin kuzeyini bir hat olarak düşününce;
En batıda Türkiye’nin “garantör” olduğu, ancak Esad ordusu ve Rusya’nın “eninde sonunda Şam’ın idaresine geçecek” dediği İdlib...
Ortada Türkiye destekli Özgür Suriye Ordusu’nun denetimindeki Afrin ile Cerablus-Mare hattı...
Hemen yanında, Fırat’ın batısında kalan, Türkiye’nin kırsal kesiminde “ABD ile ortak devriye yaptığı”, kent merkezine yakın yerlerde ise “ABD’nin PYD-YPG ile ortak devriye yaptığı” Menbiç...
Fırat’ın doğusunda ise PKK terör örgütünün uzantısı PYD-YPG’nin kontrolündeki Kobani bölgesi.
İlginçtir; Türkiye ÖSO ile birlikte Suriye’nin kuzeyinde her büyük operasyonu yaptığında, Esad yönetimi de Türkiye’nin bir zamanlar destek verdiği muhaliflerden kilit bölgeleri ele geçirdi.
Tam Esad Halep’i ele geçirirken, Türkiye Mare-Cerablus hattını...
Rejim ordusu Şam kırsalındaki Doğu Guta’ya girerken, Türkiye ÖSO ile birlikte Afrin’i kontrol altına aldı.
Şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan hemen her konuşmasında Menbiç’in durumuna atıfta bulunurken, Esad ordusu da -Ankara ile Moskova arasındaki İdlib anlaşmasına rağmen- İdlib kırsalına askeri yığınağa devam ediyor.
Zaten Rus lider Putin de İstanbul’da geçen ay yapılan Suriye zirvesinde “İdlib düzenlemesi geçici” dememiş miydi?
Suriye, yeni yılla birlikte sıcak gelişmelere gebe...
Menbiç el değiştirirken, diğer tarafta İdlib’de de Esad yönetiminin hakimiyetini görmek kimseyi şaşırtmamalı.

katar


Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta Ege ve Akdeniz’deki Rum-Yunan oldu-bittilerine karşı sert bir açıklama yaptı. “Türkiye’ye rağmen Doğu Akdeniz’de veya Ege’de adım atabileceklerini sananlar ne büyük bir hata yaptıklarını anlamaya başladılar. Suriye’deki teröristlere nasıl günlerini gösterdiysek, denizlerdeki haydutlara da meydanı bırakmayacağız” dedi.
Tabii gözler de derhal, Akdeniz’de Rumlarla anlaşma imzalayıp, petrol/doğalgaz aramaya hazırlanan şirketlere döndü.
Amerikan Exxon-mobil şirketi yıl sonundan önce Rumların kendi kendilerine “parselledikleri” 12 bölgeden 10’uncusunda arama çalışmalarına başlayacağına resmen açıkladı.
Peki bu Amerikan şirketinin ortağı şirket hangisi biliyor musunuz?
Katar’ın Milli petrol Şirketi “Qatar Petroleum”.
Şimdi soru şu; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bahsettiği o “deniz haydutları” içine Katarlılar da giriyorlar mı?

zarrab


Mart 2016’da Reza Zarrab’ın Florida’da gözaltına alınmasıyla başlayan ABD’deki “Zarrab davası”, Nisan 2018’de Halkbank eski Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’ya hapis cezasıyla sona erdi.
Ama yargılamayı yapan New York Güney Bölge Federal Mahkemesi’ndeki “Zarrab” başlıklı dosyaya bakınca çok dikkat çekici bir durum ortaya çıkıyor.
Yargılamanın sona erdiği geçen nisandan bu yana, mahkeme dosyasına tam 11 tane mühürlü/gizli belge konulmuş.
Belli ki Atilla yargılaması bitmesine rağmen, “itirafçı” Zarrab konuşmaya devam ediyor.
ABD’de yargılanacak kişi eğer ülkede değilse, hakkındaki iddianameler de kamuoyuna açıklanmıyor. Nitekim, Reza Zarrab hakkındaki iddianame de yakalanana kadar “gizli/mühürlü” tutulmuştu.
Acaba bu yeni “mühürlü/gizli” belgeler, yeni iddianameler olmasın?
Yakında anlarız...