Avusturya merkezli Uluslararası Basın Enstitüsü'nün (IPI) Başkan Yardımcısı olan Scott Griffen diğer derneklerin yetkilileri ile birlikte gerçekleştirdiği Türkiye ziyaretinde gerçeklerin net şekilde görüldüğünü ve reform adı altında atılan adımların altının dolu olmadığını ileri sürdü.

Scott Griffen sözlerini şöyle konuştu:

"Size bir örnek vereyim; hükümet terörle mücadele kanuna bir cümle ekliyor ve bu cümlede kabaca gazetecilerin durumunun iyileştirileceği yazıyor ancak bunun böyle olmayacağı aşikar çünkü bu şekilde bunu yapmak mümkün değil. Bütün olanı biteni tek bir cümle ilave ederek düzeltemezsiniz. Bu durum 'reform süreci'ndeki ciddiyet noksanlığını gösteriyor. Sahada ve uygulamada gerçek değişimleri görene kadar gerçek bir reform sürecinden bahsedemeyeceğiz."

OHAL'DEN BU YANA İLERLEME YOK

Griffen bu rapor ile olağanüstü hal (OHAL) yönetiminin kalkmasından bu yana basın özgürlüğü açısından somut anlamda hiçbir değişikliğin veya ilerlemenin olmadığını, Türkiye'nin hâlâ dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi olduğu ve idarecilerin yargıyı tamamen kontrol altına almış olduğu gerçeğini kayda geçirmek istediklerini belirtti ve şunları ekledi:

"Türkiye'de gazetecilerin adil bir yargılama görmesi imkansız durumda. En temel savunma haklarından bile yoksun haldeler. Uzun süreler mahkeme önüne dahi çıkamıyorlar. Eleştirel gazetecilikle terörizmin karıştırılması noktasında da ciddi bir enflasyon yaşanıyor ki bu da bu baskının en başından beri gördüğümüz ve hala devam eden bir yöntem."

AB'Yİ SUÇLADI: YETERLİ ADIMLAR ATILMIYOR

Hukukun üstünlüğü ve basın özgürlüğünün durumu gerekçesiyle bütçesinde Türkiye'ye ayrılan mali fonlardan 85 milyon Euro'luk kesinti yapan Avrupa Birliği'nin yeterli adımları atmadığını söyleyen Griffen, fonların bağımsız medya ve gazetecilerin yararlanabileceği şekilde aktarılması gerektiğini belirtti.

AB'nin sahada çok daha aktif olarak varlığını göstermesinin şart olduğuna vurgu yapan Griffen, mahkemeleri takip etme konusunda gösterilen gayretin arttırılması ve daha çok hapishane ziyareti gerçekleştirilmesi gerektiğini ifade ederek, göçmen meselesine atıfla şunları söyledi:

"AB tehdit ve şantaja boyun eğmemeli ve bu durum karşısında 'kurban' konumuna düşmemeli. Avrupa kendi değerlerini savunmalı."