Maltalı araştırmacı gazeteci Daphne Caruana Galizia, 2017 yılının Ekim ayında otomobiline yerleştirilen bombayla suikaste kurban gitmişti. Malta başbakanı hakkında yolsuzluk suçlaması ile gündeme gelen Galizianın ölümü hakkında başbakan Joseph Muscat, "Barbarca" açıklamasını yapmıştı. Fakat buna rağmen aile Malta'nın liderlerinin cenaze törenine gelmesine izin vermemişti. Suikast ile ilgili olarak soruşturma devam ederken Malta hükümeti tarafından yürütülen bir soruşturma başbakan Muscat ve eşini yolsuzluk suçlamasından akladı.

2018 yılında ise Galizia'nın ailesi Malta devletinin bu cinayeti önleyip önleyemeyeceğini belirlemek üzere kamu soruşturması başlatılmasını talep etti. Galizia'nın oğlu Matthew Caruana Galizia, iki yıl önce öldürülen annesinin soruşturmasının detaylarını ve yaşadıkların BBC'ye anlattı.

[caption id="attachment_4658003" align="alignnone" width="880"] Fotoğraf: Reuters[/caption]

Galizia, "Ayda birkaç kez annemin cinayetini soruşturan kişiyle aynı odada oturmam gerekiyor. Ailemiz onu ilk defa 6 yıl önce annemi tutuklamaya geldiğinde görmüştü. Annem başbakan adaylarından biriyle ilgili mizahi bir yazı yazmıştı ve destekçilerinden biri annemi polise şikayet etti. Bu yüzden gecenin bir yarısı evimize elinde gözaltı emri olan bir polis gönderildi. Ben o sırada dünyanın diğer ucunda çalışıyordum ve insanlar bana annemin gece 01:30'da, babamın gömleğini giymiş halde karakoldan çıkışını gösteren videoları gönderiyordu. Birkaç saat sonra annem yeniden kendi internet sitesinde gözaltına alınması, yeni başbakanın kendine güvensizliği ve gözaltına alındığı sıradaki görüntüsü hakkında alaycı yazılar kaleme alıyordu" diyor.

Annesinin cinayetini soruşturan dedektif ile tanıştığı anı anlatan Galizia annesinin o gece, "Gecenin bir vakti cinayet büro polisi evime beni tutuklamak için geldiğindeki dağınık görüntüm için özür dilerim. Böyle durumlarda saçınızı taramak, pudra ve allık sürmek ya da güzel giysiler seçmek aklınıza gelen en son şey" dediğini aktardı.

Matthew, annesinin öldürüldüğü gün yaşadıklarını da, "Öldürüldüğü gün annem Daphne Caruana Galizia hükümetten bir bakanın emriyle dondurulan hesabını geri almak için bankaya gitmek üzere arabasına binmişti. 53 yaşına yeni girmişti ve 30 yıllık gazetecilik kariyerinin zirvesindeydi. Sürücü koltuğunun altına yerleştirilen yarım kiloluk TNT uzaktan kumandayla infilak ettirildi. Hükümet yanlıları annemi hedef alan suikastı göstere göstere kutladı. Bu bana Türkiye'de Ermeni gazeteci Hrant Dink'in öldürülmesini kutlayanları hatırlattı. Diğerleri ise cinayeti benim planladığımı ya da annemin isteyerek kendi hayatını tehlikeye attığını söyledi. Buna benzer bir iftira Suriye'de yakalanan ve kafası kesilen Amerikalı muhabir James Foley için de atılmıştı" sözleriyle anlatıyor.

ANNEMİZ ÖLDÜKTEN BERİ BİZ DE MUMCU AİLESİ GİBİ YAPIYORUZ


Matthew sözlerine, "Aile arasında dertleşirken, özellikle yetkililerin herhangi bir çaba göstermemelerine ve tembelliklerine tahammülümüzün nasıl azaldığını konuşuyoruz. Alaycı tavırlarına ve tembelliklerine saldırıyla karşılık vermemek için kendimizi zor tutuyoruz. 1993 yılında Ankara'da uğradığı suikastte hayatını kaybeden araştırmacı gazeteci Uğur Mumcu'nun çocukları bana, babaları bombalı bir saldırıda öldürüldüğünde polis şefinin (Dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar) onlara "Öyle bir iş ki, bir duvar gibi… Bir tuğla çekersek duvar yıkılır" dediğini söyledi. Buna annelerinin (Güldal Mumcu) yanıtı "Çekin o zaman" olmuş. (Güldal Mumcu, Ağar'ın "Çekemem" yanıtı sonrası "Çekin, kenara çekilin", "Yapamam" ifadesini kullanması sonrası "O zaman çekerler, altında kalırsınız" demişti.) Annemizin ölümünden bu yana biz de bunu yapıyoruz" diyerek devam ediyor.

Gazetecinin oğlu, "İlk başlarda prensibim elimizden gelenin en iyisini yapmaktı. Şimdi ise sürecin hedef kadar önemli olduğunu düşünüyorum. Sadece devletin görevini yapmasını ve adaletin yerini bulması için baskı yaparak bir kültür değişimine zorlamaya ve ifade özgürlüğüne saygı gösterilmesini sağlamaya çalışıyoruz. "Özgür olmama hastalığını" yok etmek ve bu süreçte dünyaya insan haklarına saygıyı öğretmek için çaba harcayanların arasına katıldık. Bizim gibi çok kişi olduğunu biliyorum. Hatırlayın, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın her yerde seveni vardı. Ama bir kişi, ölümünü isteyecek kadar nefret ediyordu, bunu da yaptırdı. Annemin de aralarında olduğu bütün bu cinayetlerde, gerçekten sorumlu olan kişilerin ceza alması konusunda devletler ciddi çaba harcamıyor" dedi.

Matthew, "Nihayetinde, Malta'dan kamu soruşturması açılmasını talep ederek ülkenin en önemli gazetecisinin öldürülmesini engellemek için ne yaptığını anlamak amacıyla ilk tuğlayı çekmeye başladık. Sonra diğer tuğlayı çekmeye girişeceğiz. Her gün, 'keşke annem kendi ülkesi için bu fedakarlığı yapmamış olsaydı' diyorum. Şimdi hayatta olmasını dilerdim" sözlerine açıklamasını tamamladı.