Amerika'nın Sesi'nde yer alan habere göre, McConnell, Kongre’nin her iki kanadında Türkiye’ye yaptırım tasarılarının ivme kazandığı bir dönemde Senato kürsüsünden hem bu girişimler hem de Türkiye ve Türk-Amerikan ilişkileriyle ilgili yeni açıklamalar yaptı.

"BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ, LAİKLİK, İNSAN HAKLARI VE YOLSUZLUK VURGUSU"

“Birçoğumuz stratejik öneme sahip NATO müttefikimiz Türkiye’nin Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan yönetimi altındaki yöneliminden bir süredir kaygı duyuyoruz” diyen McConnell, “Erdoğan’ın İslami demokrasi modeli olacağı yönündeki ümitlere rağmen, bunun yerine demokrasiyi demokratik olmayan amaçlar için kullandığını” belirtti.

McConnell, “Basın özgürlüğü, laiklik ve insan hakları, (Erdoğan’ın) yönetimi altında zarar gördü, yolsuzluk ilerledi. Erdoğan’a muhalefet büyüyor ama Türkler’in muhalefetlerini dile getirebilecekleri siyasi ortam daralıyor” ifadesini kullandı.

"DUYGULARIMIZI DEĞİL STRATEJİK ÇIKARLARIMIZI REHBER ALMALIYIZ"

Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusuna askeri müdahalesiyle ilgili kaygıların varlığına işaret eden McConnell, konuşmasına şöyle devam etti:

“Türkiye’nin Suriye’deki yerel Kürt ortaklarımıza verdiği zarardan dolayı kızgınız. Türkiye’nin müdahalesi ve Amerika’nın Suriye’deki güçlerini çekmesine olan muhalefetim hakkında ayrıntılı olarak konuşmuştum. Ancak, Türkiye’nin müdahalesinin yol açtığı zararı kontrol altına almaya, Ankara’yı Moskova’dan uzaklaştırmaya ve Erdoğan hükümetini hem içeride hem dışarıda daha iyi davranmaya teşvik etmeye çalışırken, duygularımızı değil stratejik çıkarlarımızı rehber almalıyız.

Bu önemli hedefleri başarmak için elimizdeki tüm seçenekleri dikkatlice gözden geçireceğimizi ve geniş kapsamlı bir zorunlu yaptırım tasarısının gerçekten en uygun seçenek olup olmadığını özenle inceleyeceğimizi umuyorum. Yaptırımların nasıl bir spesifik etkiye sahip olacağı, Türkiye’nin bunlara nasıl yanıt vereceği, Rusya ve diğerlerinin Washington’la Ankara arasındaki artan gerilimden nasıl istifade edebileceği üzerinde iyi düşünmeliyiz.”

"80 MİLYONLUK BİR DEMOKRASİYE KARŞI YAPTIRIMLARIN ETKİSİ DEĞERLENDİRİLMELİ"

McConnell, Avrupa ekonomisine sıkı biçimde entegre olan bir ekonomiyi hedef almadan önce, geniş kapsamlı yaptırımların küresel ekonomiye, Avrupalı ortaklara, Amerikalı işçiler ve istihdam üreticilerine ne gibi ekonomik etkilerinin olacağı konularında kafalarında daha net bir resim oluşması için çalışmaları gerektiğini söyledi.

Senato Cumhuriyetçi Çoğunluk Lideri şunları kaydetti:

“Türkiye’nin davranışlarını şekillendirmek için Avrupalı müttefiklerle birlikte çalışmanın mı yoksa Avrupalı müttefikleri yaptırım tehditleri üzerinden Türkiye’yle bağlarını kesmeye zorlamanın mı bizim daha yararımıza olacağı üzerinde kafa yormalıyız. 80 milyonluk bir demokrasiye karşı, İran ve Kuzey Kore’ye kullandığımız türden politika araçlarına başvurmadan önce, yaptırımların Türk halkı üzerinde yapacağı siyasi etkileri değerlendirmeliyiz. Yaptırımlar onları bizim mi yoksa Erdoğan’ın tarafına mı çekecek? Daha hedefe odaklı yaptırımlar, bu istenmeyen sonuçların bir kısmını belki önleyebilir mi? İlgili komisyonlarımızın ve yönetimin, harekete geçmeden önce bu sorular üzerinde düşünmesini ümit ediyorum.”

6 SENATÖRDEN POMPEO'YA SURİYE MEKTUBU

Öte yandan Senato Dış İlişkiler Komisyonu Yakın Doğu, Güney Asya, Orta Asya ve Terörle Mücadele Alt Komitesi’nin en kıdemli Demokrat üyesi Chris Murphy’nin girişimiyle 6 senatör, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’ya mektup yazarak, Suriye’nin kuzeydoğusundaki durumla ilgili acil endişelerini dile getirdi.

Senatörler mektupta, Irak sınırı üzerinden kaçan ailelere Amerikan insani yardımlarının ulaştırılmaya devam etmesinin kritik önem taşıdığını vurguladı. Mektupta, “(Sizi) Amerikan kaynaklarının Irak içerisindeki Suriyeli sivillere yardımların devam etmesi ve personelin tahliyesi için çalışan insani yardım örgütlerine erişimini sağlamaya çağırıyoruz” ifadesi kullanıldı.

Murphy’nin yanısıra, Demokrat senatörler Tim Kaine, Jeff Merkley, Ben Cardin, Jeanne Shaheen ve Cory Booker’ın imza attığı mektupta, “Başkan Trump’ın (asker çekme) kararı, sadece Kürt müttefiklerimizi Türkiye tarafından katledilmeye terk etmekle kalmadı, Suriye’nin kuzeydoğusundaki tüm uluslararası insani yardım operasyonlarını da risk altına sokuyor” denildi.