Mijatovic, Türkiye’ye geçen hafta yaptığı ziyaretin sonuçlarıyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı.

Açıklamada, “Türkiye acil olarak, yargı sistemine olan güvenin tesisi için gerekli önlemleri acilen almalı. Olağanüstü Hal Uygulaması sırasında verilen zarar tamir edilmeli" denildi.

Euronews'ün haberine göre; Mijatovic, özellikle terör suçlamasıyla açılan davalarda insan hakları ihlalleri yapıldığını belirterek şunları söyledi:

“Türkiye’nin terörle ve 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimine yanıt verme gibi suç örgütleriyle mücadele hakkı ve sorumluğu var. İnsan haklarına saygı olmadan güvenlik olmaz. İnsanlar ayrıca insan haklarına saygı gösterilmediği takdirde kendilerini güvende hissetmez. Terörle mücadele ederken, insan haklarına saygı göstermemek, hukuk devleti ve yargı sistemine güvene zarar verir."

'TERÖRİZM TANIMI SORUNLU'

İnsan Hakları Temsilcisi, Türkiye’de terörizm ve suç örgütü üyeliğinin geniş tanımıyla ilgili yasaların AİHM tarafından da eleştirildiğine dikkati çekti ve bu konuda Gezi olayları iddianamesinde yer alan suçlamaları örnek gösterdi.

[old_news_related_template title="Avrupa Konseyi'nden flaş Türkiye raporu" desc="Son dakika! Avrupa Konseyi’nin Yolsuzlukla Mücadele Grubu (GRECO), partilerin finansmanının şeffaf olması, milletvekili, yargıç ve hakimler arasında yolsuzluğun önlenmesi konusunda Türkiye’ye yapılan tavsiyelerin önemli bir kısmını yerine getirilmediği uyarısında bulundu." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2019/06/28/iecrop/880x495_cmsv2_5f5f78e5-c613-58fa-98f9-3a62d66789ea-3990602_16_9_1561723931.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2019/dunya/son-dakika-avrupa-konseyinden-flas-turkiye-raporu-5203460/"]

Türkiye’deki yeni yargı reformu stratejisiyle ilgili hazırlıkların memnunluk verici olduğunu kaydeden Mijatovic, bununla birlikte yargı bağımsızlığı ve adil yargılama ilkesinin anayasal çerçeveye oturtulmaması gibi eksikleri Türk yetkililerin dikkatine sunduğunu söyledi.

Mijatovic, demokratik bir toplum için, insan hakları savunucularının çalışmalarının özgürce sürdürebilmelerinin önemine değindi ve bu kişilerin Türk yetkililerin baskısına maruz kaldığı ve haklarında davalar açıldığı eleştirisinde bulundu.