Boris Johnson bugün İngiltere'nin yeni başbakanı olacak.

Peki İngiltere'de yaklaşık 47 milyon seçmenin sadece on binde 34'ü başbakanı nasıl belirleyebiliyor?

BBC Türkçe'nin haberine göre; bu sorunun yanıtı, İngiltere'nin sıradışı siyasi sisteminde yatıyor.

Bu sistem yeni başbakanı, yalnızca Muhafazakar Parti'ye yılda 25 sterlin (yaklaşık 178 Türk Lirası) ödeyerek üye olan kişilerin seçmesini mümkün kıldı.

Neden sadece yaklaşık 160 bin kişi?

Theresa May'in başbakanlık ve Muhafazakar Parti liderliğinden istifa etmesi, İngiltere'de genel seçime yol açmadı çünkü parti hâlâ iktidardaydı.

Bir sonraki adım Muhafazakar Parti üyelerinin yeni liderlerini belirleme süreci oldu.

Mart 2018'de Muhafazakar Parti'nin 124 bin üyesi vardı. Ama son bir yılda partinin üye sayısı 160 bine yaklaştı.

Seçim sürecinin başında Muhafazakar Parti milletvekillerinin oylarıyla aday sayısı ikiye indirildi: Eski Dışişleri Bakanı Boris Johnson ve Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt.

O noktadan sonra Muhafazakar Parti'nin tüm üyeleri posta yoluyla gönderdikleri oylar aracılığıyla kazananı belirledi.

Fakat üyeler, İngiltere'deki seçmenlerin yalnızca on binde 34'ünü oluşturuyor.

Bir başbakanı böyle belirlemenin ne kadar adil olduğuna dair tartışmalar geçmişte de olmuştu fakat bu yöntem İngiltere'de sıklıkla kullanılıyor.

Son 50 yılda İngiltere'yi yöneten sekiz liderin yarısı genel seçimle değil partisi tarafından göreve getirildi.

Bunun nedeni ABD'deki başkanlık sisteminin aksine, İngiltere'de başbakanların partileriyle ters düşmeleri durumunda görevden alınabilmeleri.

İktidar partisinin liderini değiştirmeye karar vermesi halinde, seçilen kişi partisinin Avam Kamarası'nda çoğunluğun desteğine sahip olması ya da bir azınlık hükümeti kurabilmesi durumunda genel seçime gitmeden başbakan olarak görev yapabiliyor.