Anayasa'ya aykırı olmasına rağmen eğitimde tek yetkili olan Milli Eğitim Bakanlığı Deniz Feneri Derneği'yle, 'İyilik Okulu' protokolüyle yetki paylaşımı yaptı. 2024'e kadar tüm ortaokul ve liselerin kapısı bu derneğe açıldı. Sendikalar, yürütmenin durdurulması talebiyle Danıştay'a dava açtı.

SÖZCÜ'DE BİZ YAZDIK
Gözler, Almanya'da 2008'de 'yolsuzluk ve karapara aklama' iddialarıyla gündeme gelen derneğe bir kez daha çevrildi. Devletin şimdiye kadar hiçbir STK'ya vermediği imtiyazları verdiği derneğin tüm yöneticilerinin ortak özelliğinin imam hatipli olduklarını yazdık.

BAŞKAN KONUŞMAK İSTEDİ

Okullarda, 'sosyal sorumluluk' adı altında verilen eğitime oluşan tepkilerin odağındaki Deniz Feneri Derneği'nin Başkanı Av.Mehmet Cengiz, 'SÖZCÜ'ye konuşmak istiyorum' diye talepte bulundu.

KAMUOYU ADINA SORDUK

Velileri tedirgin eden, 'Okullarda ne işiniz var?' sorusu gibi onlarca soruyu Deniz Feneri Derneği Başkanı Av.Mehmet Cengiz'e kamuoyu adına sorduk. Deniz Feneri Derneği Genel Merkezi'ndeki görüşmede Başkan Cengiz, önce derneği anlatmak istediğini söyledi

"BİZ BİR EKOLÜZ"

İnsani yardım alanında 25 yıldır bu derneğin bir ilk olduğunu anlatan Cengiz, Türkiye'de insanların merhametlerine ulaşmak gibi önemli bir misyonları olduğunu söyledi. 25 yılda yardımlarla 1 milyar TL'lik bütçeye ulaştıklarını, halen ayni ve nakdi yıllık 100 milyon TL'lik bütçeyi yönettiğini ve 2019 sonuna kadar nakdi yardımda 50 milyon TL'ye ulaşmayı hedeflediğini anlattı.

İslami bir yapı olarak tanınıyorsunuz. Bağış paraları faize mi yatırıyorsunuz?

Kamu yararına çalışan bir derneğiz, faizsiz tutamayız. Bankaya yüzde 10 gibi faizli olarak yatırıyoruz. Parayı depolamıyoruz. Haftalık kontrol ediyoruz. Türkiye hesaplarını da her ay denetliyoruz.

25 yılda 1 milyar TL'lik bağışı ne yaptınız?

Yıllık 150-200 bin kolilik gıda sirkülasyonu var. Yoksul aileleri randevuyla davet ediyoruz. Ülkede, 5 milyondan fazla insana ulaştık. Yurt dışında 70 ülkede yardım yaptık. En son 10 bin kurban kestik.

Deniz Feneri Derneği adını vatandaşlar sizce nasıl algılıyor?

2008’deki olay (Almanya'daki Deniz Feneri e.V davası kara para aklama/yolsuzluk iddiası) öyle bir olaydı ki; Deniz Feneri Derneği, Ergenekon ve Balyoz hesaplaşmasının karşısına konuldu.

Ergenekon ve Balyoz hesaplaşmasıyla ne ilginiz var?

Deniz Feneri ile AK Parti arasında suni bir bağ kuruldu. AK Parti’yle Deniz Feneri’nin hiçbir bağı yok. Dernek, 1996’da AK Parti, 2002'de kuruldu. AK Parti'nin arka bahçesi değiliz.

Türkiye'nin imam hatipleşmesinde 1950 sonrası artan ivmede etkin misiniz?

Objektif bakılmıyor. Oysa biz insanlığa, hizmet ediyoruz. Öyle bakılırsa, Türkiye’de İslami hareketi başlatan Necmettin Erbakan’a kadar gider. Bu toplum, Osmanlı'nın bakiyesidir.

Harekat geçmişiniz 1950’li yıllara inmiyor mu?

25 yılda eski parayla katrilyon yeni parayla 1 milyar TL'yi geçen bir bütçe kullandık. Terörizmi ya da bir siyasi partiyi finanse etmedik, ahlak dışı bir işe bulaşmadık. Uluslararası arenada Türkiye'nin yüz akıyız.

Deniz Feneri e.V soruşturması sonrası hala 'yüz akı' mısınız?

Yasal olarak 5 yıl zorunlu ama biz 25 yıldır bir evrak bile imha etmeden sakladık. STK toplumun yumuşak karnıdır. Tek sermayesi vardır, güven. Güvenin zirvesini yakaladık. 1 Eylül-30 Eylül arasında 2008 yılında ise asparagas haberle Ramazanı zehir ettiler"

‘Güvenin zirvesini yakaladık’ derken hâlâ bu zirvede misiniz?

Hayır olabilir mi? güvenin zirvesinde olmak. O dönem devlet kendi içinde Ergenekon/Balyoz hesaplaşması yapıyordu. Deniz Feneri, bu hesaplaşmanın tam ortasına konuldu"

Devlet hesaplaşmasıyla bir STK olarak sizi niye seçsinler?

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2016'daki iddianamede 17 sayfalık bir bölüm var. FETÖ emniyet istihbarat elemanları, 2004'de Almanya’ya gidip, Alman istihbarat elemanlarıyla görüşmüş. ‘Deniz feneri okey’ yani 'Deniz Fenerinin işi bitmiştir' notu düşülmüş.

Operasyonu size FETÖ'nün yaptığını mı söylüyorsunuz?

Devlet dışı kurumlarda da, FETÖ kimi gözüne kestirdiyse benzerini kurmuş. 'Kimse Yok Mu?' derneğini de operasyon yılı kurmuşlar. Öncesinde 2 yıl bizim lojistik birimimizde, insani yardım alanında FETÖ elemanları içimizde çalışıp sistemi öğrenmiş.

FETÖ içinize sızdı ama siz hiç fark etmediniz mi?

Türkiye’de bir cemaat olgusu var. FETO’den hiç şüphelenmedik. Bu işin içinde olacaklarını, operasyonlar sürerken aklımızın ucundan bile geçirmedik. Oysa, 10 kişi 2004'de içimize sızmış. Bu kişiler, bizde staj görmüş. Onlara, ne olduğunu bilmiyoruz.

Deniz Feneri e.V ile hukuki bağınız yoksa niye ilişkilendirildiniz?

Almanya'da bir Türk, ‘Buradaki Türkler aralarında para topluyor ve bir siyasi partiyi finansa ediyorlar’ diye ihbar yapıyor. Deniz Feneri ilgili soruşturma böyle başlıyor. Deniz Feneri e.v ile hiç bağımız yok. O dernek, Alman yasalarına göre kurulmuş müstakil bir yapı.

Deniz Feneri e.V' den kimseyle tanışmadığınızı da mı söylüyorsunuz?

Organik, yasal bağımız hatta arkadaşlığımız bile yok. Başkanlarını 2012-2013’de tanıdım. İHH ve Milli Görüş teşkilatı ile ilgili aynı tarihte ihbar yapılıyor ama operasyon yalnız Deniz Feneri'ne yapılıyor. Çünkü o tarihte İHH’nın toplumda bir karşılığı yok.

Deniz Feneri e.V yolsuzluğuyla bağınız yoksa toplum niye ikna olmuyor?

Çok büyük kara propaganda yapıldı. Mehmet Ali Birand’ın PR firmasını davet ettim, görüştük. 'Marka lekelenmesini nasıl düzeltiriz?' diye sorduk. PR şirketi 5 milyon TL bütçe harcarsak, kara propagandanın kalkacağını söyledi. Yardım paralarını öyle kullanamayacağımız için reddedip, gönderdik"

Türkiye'deki Deniz Feneri Derneği olarak bu süreçte siz ne yaptınız?

Deniz Feneri, Alman istihbaratıyla beraber siyasi kanadında CHP, medya da Doğan Medya, FETÖ'nün istihbarat elemanlarının olduğu, Ergenekon/Balyoz hesaplaşmalarının içine çekildiği uluslararası bir operasyondur. O tarihteki CHP Grup Başkanı Atilla Kart'la görüştük. Baykal ve Kılıçdaroğlu'na 2009'da iadeli taahütlü mektuplar yazıp davet ettik. CHP'nin gelip tüm hesaplarımızı incelemesini istedik. 10 yıldır CHP'nin hesaplarımızı denetlemeye gelmesini bekliyoruz"

Hukuken çöken Ergenekon ve Balyoz'daki iddiaların doğru olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Ergenekon ve Balyoz davalarını, dışarıdan takip ettim. Bir hukukçu olarak baktığımda da Türkiye’nin oturmuş bir adalet sistemi halen yoktur. Adalet sistemimiz hep sancılıydı, FETÖ, en belirgin hali. Yargının bir anda 1/3’i boşaldı. Bunlar kıdemli hakim savcılar. Sahibinin sesi olmuşlar. Şimdi yeni yapılanma da epeyce bir süreç alacak.

Anayasa, 'Devlet adına eğitimi MEB verir' dediği halde okullarda neden eğitim vermekte bu kadar ısrarcısınız?

Bakanlar Kurulu kararıyla, topluma yararlı dernek kabul edildik. İyilik Okulu Protokolü'nü, 5 yıl önce İstanbul’da pilot olarak başlattık. O pilot uygulama bizi başka yerlere götürdü. Din ve mezhebinin hiç önemi yok. İnsan çok kıymetli.

Yeni nesille ilgili hedefiniz ne?

Çok bencil bir nesil yetişiyor. 18 yaşına kadar aileye bağlı, 18 yaşından sonra tamamen özgür bir nesil yetişiyor. Biz bırakın aileyi, akrabayı, dünyanın görsellerini sunarak aslında dünyadaki tüm insanların dramını okullara taşıyoruz. İyiliği anlatmak gibi önemli bir sorumluluk aldık.

Öğretmenler, 'İyilik' kavramını anlatamıyor mu? Siz neden sorumluluk aldınız?

Okullardaki ders programı müfredatıyla, yaşananlar arasında dağlar kadar fark var. Biz ders anlatmıyoruz. 'Okullara girdi, ders anlatıyor' deniliyor ama biz okullarla sosyal sorumluluk projesi yapıyoruz. Öğrencilere, kendilerinin dışında yaşamaya çalışan insanları gösteriyoruz. Toplumsal bir sorumluluk üstleniyoruz.

MEB’deki 1 milyon öğretmen bu sorumluluğu alamıyor mu?

Mesele okul değil ki mesele insan. Biz tıkanmış sorunların çözümü için çabalıyoruz.

Bir STK olarak Aile Bakanlığı’yla niye çalışmıyorsunuz da okullar da ısrarcısınız?

Aile Bakanlığı’yla da başka protokollerimizi var belki. Geçmiş yıllarda uyguladık. Cezaevine düşmüş yurttaşlarla ilgili Sıcak Yuva diye bir proje yapmıştık geçmişte. Yeniden birleşecek ailelere ev tuttuk. Bununla, İyilik Okulu arasında hiçbir fark yok.

Öğretmenler projenize katılmama kararı aldı. Öğretmenleri tek derdinizin ‘iyilik’ olduğu konusunda ikna edebildiniz mi?

Öğretmenlerle hiç muhatap olmuyoruz biz. Bize öğretmenlerden hiç şikayet gelmiyor. İlk defa duyuyoruz. Malum bir sendikadan çıkan şikayetler olabilir. Eğitim Sen’in dava açtığını da Sözcü'nün haberinden öğrendik. Biz, öğrencilerle muhatap oluyoruz. Sağlıklı nesil yetişmesine katkı sağlıyoruz. Çocukların, ailelerini koruyacak bireyler olmasını istiyoruz.

MEB müfredatını sağlıklı nesil yetişmesinde yetersiz mi buluyorsunuz?

Hayır biz ona bir katkı veriyoruz. MEB’in zaten ‘Değerler Eğitimi’ diye bir yapısı var. Biz o değerler eğitimine katkı sağlıyoruz. Bizim için bu çok önemli bir eğitimdir. MEB’de bunu gördüğü için bizimle protokol yaptı.

Okullara bu protokolle istediğiniz an girebiliyor musunuz?

Biz okullara bağlıyız. Okullardan randevu alıyoruz. Gidip, sunumumuzu yapıyoruz.

İyilik Kumbarası nedir? Şimdiye kadar okullardan kaç para topladınız bu kumbaralarla?

Mesele kumbaradan ibaret değil. İyilik Okulu sunumlarında en ön sırada Afrika'daki insanların susuzluğu çocukların çok ilgisini çekti. Çocuklar kendi aralarında ailelerine de anlatıyor. Çocukla öğrenci arasında da bir iletişim oluşuyor. Anne babalar da etkileniyor. Kendi aralarında para toplayıp kuyu açıyoruz. Her okulda bir koordinatör öğretmen var. Okul idaresi bu işin ucunda oluyor. Kimisi kuyu açılıyor. Kimisi katarakt ameliyatı yaptırıyor.

Okullarda mescit açmak ideolojik bir hareket mi?

Bu konuda size bir şey anlatayım. Bir bağışçı bize 100 bin TL’lik bir bağış yapmıştı. Su kuyusu açılmasını istedi. Düzce’de biz valiliğe 100 bin TL’yi göndererek yani ilk can suyunu vererek, 3 milyon TL’lik 3 köyün su sorunu çözdük. Diyelim ki; okulda mescit yok ve kendi aralarında okula mescit yapmak için kampanya başlattılar. Öğrenciler, 10 bin TL topladılar. Biz de o paranın üstünün tamamlanması için milli eğitime bu parayı, 'Şu okulda mescit yok diye' götürebiliriz. STK’nın bir amacı da iyilik hareketini ateşlemektir.

İyilik Okulu Projesi ile kaç tane fen laboratuvarı açtınız?

Geçmişte vardır, köy okullarında açtığımız. İyilik Okulu kapsamında değil ama geçmişte Deniz Feneri Derneği yardımları olarak köy okullarına kütüphaneler açıp, tuvaletler yaptık. Fen laboratuvarı da vardır. 30’a yakın okulu tamir ettik. 10 tane sıfırdan okul, köy okulu yaptık.

Veliler bu protokollerden sizce niye çok huzursuz?

Bu tedirginliğin farkında değiliz biz. Biz sadece iyilik anlatıyoruz.

Anayasaya rağmen bu protokollerle size ayrıcalık tanındığı fikrine katılıyor musunuz?

Bize bir ayrıcalık yapıldığını düşünmüyoruz. Ders vermiyoruz. İyilik dışında derdimiz yok. Biz asla bir eğitim vermiyoruz. İyilik yapıyoruz.

Sivil bir alan da değilde neden kamusal alan olan okullarda iyilik yapma ısrarınız?

MEB, gazeteciler, veliler, öğretmenler şuradan bakmalıdır; Yapılan iş toplumun menfaatine mi? Bu çocukları yanlış bir yöne mi sevk ediliyor. Çocuklarının geleceğini tehlikeye sokacak işler mi yapılıyor? Yoksa çocuklarının zihninde merhamet oluşturacak bir çalışma yapılıyor? Başkası da çıkıp, ‘iyilik kavramı en iyi komünizmle biz anlatırız’ derse itirazınız olur mu?

Ama biz ideolojik bir dernek değiliz ki; biz insani bir yardım kuruluşuyuz. Biz kuruluşu da değiliz. Biz, bütün insanlık için varız. İnsanlık adına yeni nesile gidiyoruz.

Bazı STK’larda hukuki karşılığı, ‘adi suç’ olan olaylarla ilgili bir hukukçu olarak tepki gösterdiniz mi?

Ensar’da yaşanan olaydan söz ediyorsunuz ki bu münferit bir olaydır. Bir tane sütü bozuk çıkıp, koskocaman Ensar Vakfı’nı zan altında bırakıyor. İmha mı edelim Ensar Vakfı’nı? 30 bine yakın öğrenciye yardım ediyorlar.