1- Size göre vergi sistemimizdeki en önemli problem nedir?

Türk vergi sisteminde bugün itibarıyla en önemli problem adaletsiz, dolaylı vergiler üzerine kurulu sistemin artık işlemiyor olmasıdır. Mali idare devasa boyutlara ulaşan bütçe açığını kapatmak için, hep dolaylı vergilere sarılmış dolaysız vergilerle ilgili kılını kıpırdatmamıştır.

[special_article_template title="" desc="Dolaylı vergilerde Avrupa Birliği ortalaması yüzde 35.8 iken, Türkiye’de bu oran yüzde 70‘ler seviyesindedir." who="Vergi Uzmanı Dr. Nedim Türkmen"]

Dolaylı vergilerde (KDV, ÖTV) Avrupa Birliği ortalaması yüzde 35.8 iken, Türkiye’de bu oran yüzde 70‘ler seviyesindedir. Anayasanın 73. maddesinin “herkes kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır.” hükümlerine rağmen ortaya çıkan sonuç: Türkiye’de vergi uygulamalarında “anayasa suçu” işlendiğini göstermektedir.

"ORANLARI YÜKSELTEREK VERGİ GELİRLERİNİ ARTIRMAK MÜMKÜN DEĞİL"


Ekonomik krizin de etkisiyle sürekli tüketim vergilerini artıran devlet, bunca vergi artışına rağmen artık vergi tahsilatı yapamamaktadır. Çünkü vergi oranlarını yükselterek, vergi gelirlerinin artırmak mümkün değildir. Tüketicilerin satın alma gücü azalmış, kayıp ve kaçak artmış artık daha az vergi tahakkuk etmeye başlamıştır.



2019 yılı vergi geliri hedefi 756 milyar TL olarak konulmasına rağmen, ilk dokuz ayda 483 milyar liralık bir gerçekleşme söz konusudur. İlk dokuz aylık veriler incelendiğinde, ilk kez bütçe gelirleri içinde vergi gelirlerinin oranının yüzde 80’den yüzde 73’e düştüğünü, katma değer vergisi ve ÖTV’nin dolaylı vergiler içindeki ağırlığının yüzde 40’ın altına indiğini görüyoruz.

"TÜRKİYE'DE VERGİLER İNSANLARI ÖLDÜRÜYOR"


'Laffer Eğrisi'nden bize ne' diyen iktidar, bilimsel gerçeklikten uzaklaşmanın dersini, uygulamalı bir şekilde almıştır.

Fransızlar, ”vergi vergiyi öldürür derken“ artık Türkiye’de vergiler insanları öldürmektedir. 70'lik rakının ürün bedeli 45 TL iken markette satış fiyatı 152,5 liradır. Bu kadar ağır vergi yükü konan milli içkimiz rakının sahte olarak üretilmesi nedeniyle, bu sahte rakıları içen onlarca insan hayatını kaybetmektedir.

Türkiye’de araç sayısı artmakta ama benzin tüketimi azalmaktadır. Akaryakıt üzerindeki fazla vergiler nedeniyle kaçak akaryakıt tavan yapmıştır.

Türkiye gelirin kavranmasında dar anlamda gelir kavramı olan 'kaynak kuramı' yerine, 'net artış kuramına' geçmek zorundadır. Vergi sistemi 'malı değil, parayı' takip etmek zorundadır.

Vatandaşına harcama ve tasarrufunun kaynağını soramayan devletin, egemenlik hakkı her zaman sorgulanabilir.

[special_article_template title="" desc="Türkiye’de araç sayısı artmakta ama benzin tüketimi azalmaktadır. Akaryakıt üzerindeki fazla vergiler nedeniyle kaçak akaryakıt tavan yapmıştır." who="Vergi Uzmanı Dr. Nedim Türkmen"]

2- Vergi yapılandırmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Türkiye’de 2016-17-18 yıllarında üç yılda üç kez yapılandırma ve bazı af düzenlemeleri içeren kanunlar çıkartılmıştır. Eylül 2019 tarihi itibarıyla bu üç kanundan yapılan tahsilat tutarı 68 milyar TL’ye ulaşmıştır.

Ekonomik krizin etkisi ve bankaların artık kredi vermemesi nedeniyle, vergi mükellefleri özellikle katma değer vergisini vergi dairelerine ödemeyerek kredi gibi kullanmaktadırlar.

Şu anda vadesinde ödenmeyen vergi borcuna yıllık yüzde 24 gecikme zammı oranı uygulanıyorken bankalardan yüzde 14-15'le kredi almak mümkün; ama teminat bulabilirseniz. Mükellefler vergileri ödemeyerek banka faizlerinin neredeyse iki katı tutarında pahalı bir kredi kullanmaktadırlar. İlk dokuz aylık bütçe sonuçları incelendiğinde; katma değer vergisinden tahakkuk /tahsilat oranının yüzde 34 olması bütün gerçeği ortaya koymaktadır.



Vergi mükellefleri para kazanamıyorlar, hayatlarını sürdürebilmek için vergilerini ödemiyorlar. Mali idari yapılandırma yasası çıkartmak yerine, elektronik haciz, fiili haciz ve haciz bildirileri yoluyla baskıyı sürdürüyor.

Hiçbir basiretli tüccar, parası olduğu halde yüzde 24 gecikme zammına katlanarak vergi borcunu ödememeyi tercih etmez. Daha düşük faizle bankadan borçlanmayı tercih eder.

Sonuç itibarıyla vergi mükellefleri ülkenin kötü yönetilmesi nedeniyle işlerinin bozulduğunu, bu sonuçtan tek başlarına kendilerinin sorumlu olamayacağını, dolayısıyla devletin bu zor günlerde yapılandırma yasalarıyla kendilerine nefes aldırması gerektiğini ve ticari faaliyetlerini sürdürmelerinin sağlanmasının şart olduğunu ifade etmektedirler.

İş yerlerinin kapanması ve işçilerin işsiz kalması nedeniyle işçi ücretlerinden kesilen gelir vergisi tutarı azalmış, ilk dokuz ayda gelir vergisi hedefi tutturulamamıştır.

3- Vergi gelirlerine bakıldığında sigara ve alkollü içeceklerin en büyük gelir kalemi olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

İlk dokuz aylık bütçe sonuçlarına göre, ülkemizde alkol ve sigaradan alınan özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi tutarı 830 bin kurumlar vergisi mükellefinin ödediği kurumlar vergisinden daha fazladır.

Bu sonuç, Türkiye’de 60 bin çalışanı olan gelir idaresine, vergi dairelerine ihtiyaç var mı, yok mu sorusunun da sorulduğu bir mecra yaratır.

[special_article_template title="" desc="Servet bildirimi ve sonrasında servet beyanı uygulaması eninde sonunda Türkiye’de uygulanmak zorunda kalacaktır." who="Vergi Uzmanı Dr. Nedim Türkmen"]

4- Daha adaletli bir vergi sistemi için ne yapılması gerekiyor?

Çözüm var...

Türkiye’de bugünkü sonuçlar nedeniyle karamsarlığa kapılmaya gerek yok, yapılması gereken şeyler belli.

Harcama ve tasarrufun kaynağının sorulması uygulaması getirilmek zorundadır. Gelirin tanımında kaynak kuramından, net artış kuramına geçilmelidir. Malı değil parayı takip eden bir sistem kurulmalıdır. Servet bildirimi ve sonrasında servet beyanı uygulaması eninde sonunda Türkiye’de uygulanmak zorunda kalacaktır.

Ülkemizde belge düzeni diye bir şey kalmamıştır, satıcılardan fiş -fatura almak için satıcıları dövmek zorunda kalınan bir ortam yaratılmıştır.

Türkiye’de vergiyi çalışan ve çalıştıran ödemektedir. Ülkemizde toplanan her 100 liralık verginin 21 lirası gelir vergisinden oluşmaktadır. Bu 21 TL’nin 14 lirasını ücretliler, 5 lirasını ise yaklaşık 4 milyon 900 bin gelir vergisi mükellefi ödemektedir.

Beyan esasına dayanan bir vergi sisteminde, beyannameli mükelleflerin toplanan gelir vergisinin ancak yüzde beşini ödediği bir sistemin ayakta kalması söz konusu olamaz.

Vergi gelirlerini, vergi oranlarını artırarak değil, vergi oranlarını azaltarak, çok sıkı denetimler ve caydırıcı hapis cezalarıyla arttırabiliriz.