Oktay, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK)/Türkiye-Malta İş Konseyi ev sahipliğinde düzenlenen "Türkiye-Malta İş Konseyi Toplantısı"nda, Malta Cumhurbaşkanı Marie Louise Coleiro Preca'nın ziyaretinin, Malta'dan Türkiye'ye cumhurbaşkanı düzeyinde gerçekleşen ilk ziyaret olduğuna işaret ederek, Malta iş dünyası ile Türk iş dünyasını bir araya getiren toplantının yeni bir dönemin miladı olacağına inandığını ifade etti.

GÖNÜL KÖPRÜLERİ ÜZERİNDE YÜKSELİYOR

Malta ve Türkiye'nin, yüzyıllar öncesine uzanan ortak bir tarihi paylaştığını, Maltalıların 19. yüzyılda göç edip İzmir'e yerleştiğini anlatan Oktay, şöyle devam etti:  "Onların torunları İzmir'in ticaretine, kültür ve sanatına önemli katkılarda bulunmuş, bu güzel kentimize ekonomik ve sosyal zenginlik katmışlardır. Bugün de iki ülke arasında ikili ticari ve ekonomik ilişkiler, geçmişte kurulan bu gönül köprüleri üzerinde yükselmektedir. Ticaret, tarih boyunca ikili ilişkilerimizin en önemli unsurlarından biri olmuştur. Bu gönül birlikteliği ve ülkelerimiz arasındaki coğrafi yakınlığın yanı sıra sağlık, altyapı, finans, inşaat, turizm ve denizcilik sektörlerindeki iş birliklerimiz, bizi birbirimize daha da yakınlaştırmaktadır.

Bu unsurların tamamı iki ülke iş çevrelerine ve halklarına karşılıklı kazanç getirici fırsatlar sunmaktadır.  Tüm bu imkanlar, iki ülkenin ticari ve ekonomik ilişkilerinin geliştirilmesi yönündeki kuvvetli siyasi iradeyle de desteklenmektedir."  Oktay, Türk ve Maltalı iş insanlarından en önemli beklentilerini, "ikili ticaret hacminin 1 milyar dolar seviyesine yükseltilmesi hedefine uygun olarak harekete geçilmesi" şeklinde açıklayarak, "Ticaret hacminde 1,2 milyar doları aşmış iki ülkeyiz. Dolayısıyla önce nerede kaldıysak oradan bir başlayalım demek daha doğru olur herhalde. Önce kaldığımız yere bir dönelim. 1,2 milyar dolardan yarım milyar dolara inilmesi kabul edilebilir bir şey değil. Bizim ekonomik modellerimiz, kamunun, hükümetlerin yatırım yapmasıyla değil, iş dünyalarının, özel sektörün bu işin içine girmesiyle gelişecek. Hükümetler olarak elimizden ne geliyorsa sonuna kadar sizin önünüzü açmaktan sorumluyuz. İkili ticaret hacmimiz geçtiğimiz yıllarda aslında bu seviyeyi aştı." diye konuştu.

"TÜRKİYE, ÜRETİM, TİCARET ÜSSÜ OLMAYA UYGUN BİR KONUMA GELMİŞTİR"

Türkiye'nin son 16 yılda kapsamlı ve hedef odaklı uygulanan politikalar sonucunda sağlam bir ekonomik yapıya ve istikrara kavuştuğunu belirten Oktay, şu bilgileri paylaştı:  "Ekonomimiz 2002'den beri yılda ortalama yüzde 5,8 büyümüştür.  Satın alma gücü paritesine göre 2003'te kişi başına düşen milli gelir açısından AB ortalamasının yüzde 35'ine denk gelen gelir seviyemizi, 2017'de AB ortalamasının yüzde 66'sına çıkarttık. Gelişmemiz devam edecek. Finans sektöründe hayata geçirdiğimiz reformlar ile finansal sistemimizi oldukça güçlü bir yapıya kavuşturduk.  Türkiye'de bankacılık sektörünün sermaye yeterlilik rasyosu, 2018 Kasım ayı itibarıyla yüzde 18 seviyesindedir. Bu seviye Basel kriterlerinin oldukça üzerindedir. Ekonomi politikalarımızın en önemli unsurlarından biri de tavizsiz bir şekilde uyguladığımız disiplinli maliye politikasıdır.  2018 yılında, 2017 yılına kıyasla yüzde 7 oranında artışla 168 milyar doların üzerinde bir ihracat rakamına ulaşarak Cumhuriyet tarihimizde yeni bir ihracat rekoru elde ettik. Yeterli mi? Türkiye için yeterli değil, bizim hedeflerimiz bunun çok çok daha üzerinde. Mali disiplin sayesinde Türkiye'nin 2002 yılında yüzde 60 olan kamu toplam net borç stokunun milli gelire oranını bugün yüzde 9 seviyesine indirdik.