Sayısı azdır ama sizi tanımayan okurlarımız için kısaca kendinizden bahseder misiniz?

Bursa Anadolu Lisesi'nin ardından Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Ondan sonra Amerika’ya gittim. University of San Francisco'da işletme yüksek lisans eğitimini alıyordum ki bitirmeden Türkiye'ye gelip Yemeksepeti'ni kurdum.

Yemeksepeti fikri nasıl ortaya çıktı?

Yemeksepeti benim ilk projem. Daha önce Yemeksepeti dışında yapmış olduğum başka bir şey yok. Hala da Yemeksepeti’nde devam ediyorum. Amerika’dan Türkiye’ye geldiğimde aklımda birkaç farklı proje vardı. Ve onların belki de en meşakkatli, yolculuğun en uzun süreceği ama en başarılı olabileceği ve en güvenilir olabileceğini hissettiğim, internet üzerinden paket servis ve yemek siparişini seçtim. Hemen arkadaşlarımla bir ekip kurduk. Güvendiğim insanlarla ortak olduk ve Yemeksepeti hikayesi 2000 yılının sonlarına doğru başladı.



O dönemin şartları göz önüne alındığında restoranları nasıl ikna ettiniz?

Bu dönemle o dönemi kıyaslamak lazım. Şu an 2019 yılındayız herkesin elinde akıllı telefonlar internette geziyor. O zaman böyle bir durum söz konusu değildi. Çok az kişide internet bağlantısı vardı. İnternetin o kadar popüler olmadığı bir dönemde restoranlara gidip onlara internet üzerinden sipariş alacağımızı ve onlara sipariş ileteceğimizi söylüyorduk. Kolay bir dönem değildi.

Bize inanan ve güvenen restoranlar ile yola çıktık. 25 tane restoranla başladık. Bu rakam şu anda 21 binin üzerinde restoran olarak devam ediyor.

2018 Yemeksepeti için nasıl geçti? 2019 hedefleriniz neler?

2018’in büyümesi yüzde 53 oldu. Bizim için iyi bir yıldı. 2019 yılı için de bu hedefleri koyduk ve şu an tutacak gibi görünüyor. Ama Yemeksepeti’nin iş modeline biraz daha farklı olarak bakmak lazım.

Yemeksepeti internet ve paket servis sektörlerinin buluştuğu yerde operasyonlarını sürdürüyor. Ve bu iki sektör de büyümekte olan sektörler. O yüzde ekonomik piyasalardaki bir takım dalgalanmalara karşı biraz daha dirençli bir şekilde operasyonunu sürdürüyor. Ve şu an için sene sonu hedeflerini güncellememiz söz konusu değil.

Ama biz aynı zamanda uluslararası bir firmayız. Yemeksepeti’nin sahibi Delivery Hero firması. Ve onlar da Almanya’da halka açıklar. Kurdaki dalgalanmalar, kurdaki yukarı çıkma yükselme gibi sıkıntılı durumlar bizim elimizi uluslararası anlamda zorlaştırıyor.



Yemeksepeti'nin yeni hizmeti Banabi'yi sizden dinleyelim...

Banabi, Yemeksepeti’nin ilk defa market alışverişine girdiği bir model. Yemeksepeti uygulaması ile aynı uygulamayı paylaşıyor. Bizim kullanıcı bazımızı düşündüğümüzde yüzde 24-25’ine açık durumda olacağız. Eğer siz Yemeksepeti’nin, Banabi’nin hizmet verdiği bölgedeyseniz, Yemeksepeti aplikasyonunu açtığınızda 'restoranlardan mı sipariş vermek istiyorsunuz yoksa Banabi’den market alışverişi mi yapmak istiyorsunuz?' şeklinde bir opsiyon çıkıyor. Banabi’yi seçtiğinizde de hangi depodan size gönderim yapılıyorsa -şu an da 2 bin civarı ürün var- 10-15 dakika arasında elinizde oluyor.

İstediğiniz şekilde ödüyorsunuz. İsterseniz online kredi kartı ile isterseniz nakit ödüyorsunuz. Bu çok önemli bir özellik bence. Kapıda kredi kartı da yine kabul edilen ödemelerden biri. Kredi kartınızı kaydetmenize ya da internet üzerinden kredi kartı bilginizi paylaşmanıza gerek yok. Fiyatlar da dışarı çıkıp alışveriş yaptığınızda markette bulacağınız fiyatların aynısı. O yüzden bir şey almak istediğinizde, ev alışverişi yapmak istediğinizde çok ciddi bir alternatif olarak insanların karşısına çıkıyor Banabi. Şu an 300 kişi istihdam ediliyor. Sene sonuna doğru hedefimiz 1200-1300’lerde olması.

Banabi’de hedeflerimiz bayağı agresif. Türkiye’de Yemeksepeti’nin rakibi olan birçok firma var. Market alışverişi ile ilgili de firmalar var. Ama onların büyüme hedeflerinde kaç yıl içerisinde nereden nereye geldiklerine baktığında bizim hedeflerimizin daha agresif olduğunu söyleyebilirim. Bu sene sonuna kadar 10 ilde olmayı hedefliyoruz. Banabi sadece İstanbul, Ankara, İzmir’den ibaret bir internet projesi olarak kalmayacak. Bursa, Antalya, Trabzon, Eskişehir gibi illerde hizmetini sürdürecek. Hedefimiz günü sonunda Yemeksepeti’nin belirli bir büyüklüğe ulaştığı her ilde Banabi’yi açıyor olmak. İlk başlangıç noktamız İstanbul Avrupa yakasıydı. Diğer iller sırayla geliyor olacak.

Sizin yaptığınıza benzer bir girişim çıkmadı hâlâ. Türkiye’de girişimcilik sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Coğrafya olarak avantajlı olduğumuzu düşünüyorum. Hem Avrupa tarafına hizmet edebilir durumdayız hem de Orta Doğu’da başarılı olma şansımız var. Yemeksepeti’nin şirketi satmadan önce 2015’teki büyümesine bakılırsa Osmanlı İmparatorluğu’nun haritası gibi. Yunanistan var, Romanya var, Bulgaristan var. Aşağı tarafa iniyorsunuz Suudi Arabistan var, Lübnan var, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri vs… Ekosistem anlamında ne yazık ki hala sığ. Her ne kadar geçtiğimiz 20 sene içerisinde girişimcilik çok daha farklı bir yere gelmiş olsa da -ki biz Yemeksepeti’ni kurduğumuzda girişimcilik kelimesi yoktu, kendi işimizi yapıyoruz derdik- şimdi her geçen gün hem ilgi artıyor, hem yatırım artıyor.

Ne yazık ki yabancı yatırımcının Türkiye’ye girmesi anlamında ekonomik krizlerden kötü etkileniyoruz. Problem yaşadığımız oluyor. Ama bunlar geçici dönemler. Ben Türkiye’de girişimciliğe çok inanıyorum. Yemeksepeti’nin satışının üzerinden 4 sene geçti ve etrafta öyle satışlar göremiyoruz. Türkiye çok büyük bir ülke. Ben Yemeksepeti’nden daha büyük firmaların çıkmasından ve onların satışlarından daha büyük paraların kazanılmasından gurur duyarım. Keşke öyle olsa da sektöre dışarıdan ve içeriden para giriyor olsa. Ama ekosistemi diğer ülkelerle kıyasladığımda özellikle Batı Avrupa hatta Doğu Avrupa ile kıyasladığımda son zamanlarda biraz daha uyuma modunda olduğunu söyleyebilirim.

Yemeksepeti satışından çalışanlarınıza pay dağıttınız ve ezber bozan bir ofis kurdunuz. Bu bağlamda çalışan yönetici ilişkileri hakkında düşünceleriniz nelerdir?

Yemeksepeti çalışanlarının yaş ortalaması 26. Hakikaten genç, tatmin edilmesi zor bir kuşak. Aidiyet duygusu zayıf. Bizim zamanımızda çok önem verdiğimiz bir takım şeylere çok önem vermiyor. Yemeksepeti Park’ı iletişimin çok yüksek olması, şeffaflık, dinamizm ve takım çalışması konseptleri üzerine kurguladık. Başarılı olduğumuzu görüyorum. Ayrılanlar oluyor mu? Tabi oluyor. Ne yazık ki yurt dışına ciddi anlamda insan kaybediyoruz. Türkiye içerisinde sektör bazında baktığınızda GSM operatörlerine, bankalara, danışmanlık şirketlerine kaybettiğimiz çalışanımız pek yok. Ama bu dönemde insanlar yurt dışına biraz daha fazla ilgi gösteriyorlar. Onun da önüne nasıl geçebileceğimizi çok bilmiyorum.

Ulaşılabilir biri misiniz? Girişimcilik anlamında güvendiği bir fikri olan insanlar size nasıl ulaşabilir?

İnsanlar birçok farklı yerden geliyor. Instagram’dan geliyor, Linkedin’den geliyor, e-mail gönderiyor, Twitter’dan geliyor… Telgraf çeken bile var. İlgi çekmek için tabi. Amaç projenin detaylarını telgrafla anlatmak değil. Elimden geldiğince herkese dönüş yapmaya çalışıyorum. Çok kolay olmuyor çünkü günde 40-50 tane projeden bahsediyoruz. Bu arada ne yazık ki çok azı gerçekten değerlendirilmeye değer ve benim ilgilimi 5 dakikadan fazla çekebiliyor. Genelde ilk cümleleri okuduğunuz zaman oradaki hitabetten, imla hatasından, projesini kurgulamasından projenin başarılı olamayacağını hemen anlıyorsunuz. Ve ‘üzgünüm, yardımcı olamıyorum, başarılar dilerim’ şeklinde bir yanıtla dönüyorum. Bana gelen bir maile dönmediğim çok çok çok enderdir. Mümkün olduğunca yanıt vermeye ve insanlara projeleri hakkındaki fikirlerimi söylemeye çalışıyorum.

İş hayatında 3 kelime ile Nevzat Aydın desek…

Tutku, yaratıcılık ve çalışkan derim.

Zamanınızın çoğunu işinizde mi geçiriyorsunuz?

Evet. Sabah aşağı yukarı 08.30-09.00 gibi geliyorum. Akşam da 19.30-20.00 gibi çıkıyorum.

Futbolun içinde olan birisiniz. Harika bir sezon geçiren Ajax gibi Trabzonspor’un da genç bir kadrosu var. Trabzon’u ve Türkiye’deki futbol iklimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Umarım seneye bozmayız. Yusuf’a da Abdülkadir’e de iyi teklifler geleceğini tahmin ediyorum. Bizle beraber bir şampiyonluk yaşayıp öyle gitmelerinden yanayım. Gönlüm öyle istiyor. Ama çok iyi teklifler gelecektir. Ve yönetimin de para anlamında durumunun nasıl olduğunu biliyorum. O yüzden o teklifleri kabul etmek zorunda kalabilirler. Şimdiden taraftara söyleyeceğim yönetime kızmasınlar. Onlar özellikle finansal süreci ellerinden geldiğince iyi idare etmeye çalışıyorlar.

Ajax’ın kaptanı 19 yaşında. Bu insanlara yaşa göre değil de duruşlarına göre sorumluluk vermenin beraberinde getirdiği bir şey. Trabzonspor’da Yusuf’ta da o duruşu görüyorum. Tekrar çok üzüldüğümü söyleyeyim. Ajax-Liverpool finali istiyordum. Liverpool oldu ama Ajax son dakikada yıkıldı. Ve ellerindeki oyuncuların ciddi bir kısmını kaybedecekler.

Türkiye’deki futbol ortamı için iki üç kelime bahsedeyim. Ben 20 yıldır birçok sektörde bulundum. Farklı farklı sektörlere yatırım da yapıyorum. Sadece internete değil. Farklı şeyler de deniyorum. Ben hayatımda bu kadar cahil insanın bu kadar para dönen bir sektörde olduğunu hiç görmedim. Umarım değişir.

Trabzonspor’da iki defa görev aldım. Farklı sebepler yüzünden sıkıntılı dönemler oldu. Birinde şike hikayesi, birinde yönetim içerisinde bir takım sorunlar, sıkıntılar yüzünden geri dönüp baktığımda çok mutlu olduğum dönemler pek görmüyorum. Üçüncü defa aynı hatayı yapar mıyım? Bilmiyorum. Bu benim için tamamen bir tutku. Rasyonel hiçbir açıklaması yok. Çünkü ben devletten ihale peşinde koşan müteahhit falan değilim. Bambaşka bir iş yapıyorum. Yani Trabzonspor yöneticisi olup da bir yere gelmeye çalışan bir karakter değilim. O yüzden rasyonel bir açıklaması yok. Tek açıklaması Trabzonspor ile ilgili olan tutkum.

Türkiye’de son dönemde yaşanan ekonomik bunalım siparişlerde kendisini gösterdi mi?

Yemeksepeti’nin sipariş sayısına bir yansıma görmedik. Tutarlarda da bir fark görmüyoruz ama tabi gıda enflasyonu arttıkça firmalar zam yapıyorlar. Ve bu da bizim paket tutarlarını yukarıya çekiyor. Ama insanların daha çok promosyon ve daha çok kampanyaya yöneldiğini, dışarı çıkma yerine biraz daha evde zaman geçirdiğini ve evde geçirdiği zamanda da arkadaşlarıyla daha komün ortamlarda bulunduğunu sosyolojik anlamda gözlemleyebiliyoruz.

Jokerler neye göre belirleniyor?

Jokerin bayağı kompleks bir algoritması var. Mesela siz daha önce bir restorandan yemek yemişseniz, o restorandan belirli bir süre size joker çıkmaz. Belirli bir süre sonra tekrar o restoranı hatırlatmak için çıkar. Ama hakikaten çok iyi gidiyor. Günde 50-60 bin kişi falan kullanıyor. Ve Yemeksepeti’nin modeli yurt dışına ihraç ettiği bir yapı oldu. Şu anda bildiğim kadarıyla Delivery Hero bölgesinde 11 ülkede joker aktif. Aynı modelle dünyanın farklı bölgelerinde farklı isimlerle bizim burada bulduğumuz ve kurguladığımız bir promosyon yapısı kullanılıyor. Bu bizim için çok keyif verici.