KAMERA: Kubilay Altuğ KURGU: Korhan Topçuoğlu

-Sizi tanımayan okurlarımıza kendinizden kısaca bahseder misiniz?


Yıldız Teknik Üniversitesi'nde Makine Mühendisliği okudum. Ardından yine aynı üniversitede işletme yönetimi yüksek lisansımı yaptım. İş hayatıma farklı sektörleri tecrübe ederek başladım. Önce turizm sektöründe, arkasından Honda Otomobilleri'nde çalıştım. Onun arkasından ise DAF'ta... Bunlar böyle hepsi gençlik yıllarındaki ilk tecrübelerim oldu. Sonrasında da çok uzun yıllar çalıştığım Philips'teki görevime başladım. İlk önce pazarlama bölümünün başındaydım. Arkasından ülkenin genel müdürlüğü görevini yaptım. Sonrasında ise yurt dışı görevlerim başladı. İlk yurt dışı görevim Dubai'deydi orada Ortadoğu ve Afrika'nın bölge başkanlığını yaptım. Oradan Viyana'ya geçtim bu sefer Doğu Avrupa'nın bölge başkanlığını yaptım. Sonra yurda dönmeye karar verdik. Yine benim kariyer hayallerimden birtanesi olan tamamen e-ticaret işi yönetmek vardı. Burada da kısmet oldu Doğan Online'nın CEO'luğunu yaptım. Ardından MediaMarkt'ta başladım. Neredeyse 5 yıl oluyor. Burada da ilk önce Türkiye'de olan sorumluluğum adım adım uluslararası alana dönüştü. Burada yine şirketinde İcra Kurulu'nda görevliyim. Tabi bir yandan da sosyal sorumluluğu da unutmamak lazım. Bizim sektörümüzün derneği olan Kategori Mağazacılığı Derneği'nin başkanlığını yapıyorum.

-2019 yılı MediaMarkt olarak beklentilerinizi karşıladı mı?


Kur dalgalanması her sektörü etkilediği tartışmasız. Otomobil sektöründe neredeyse adetler yarılara kadar düştü. Ev satışları azaldı. Evlilikler azaldı. Boşanmalar bile azaldı. Kur dalgalanması istisnasız her sektörü etkiledi. Burada ürünün ithal veya yerli olması önemli değil. Bir şekilde ithal hammaddesi oluyor, ithalatla bağlantısı oluyor. Dövize endeksli olmayan hemen hemen çok az sektör var. Dönüp baktığımızda meyve- sebze diyebiliriz ama onunda elektriğinin dövize bağlı olduğunu unutmayalım. Eğer gübre derseniz onun da dövize bağlı olduğunu unutmayalım.



 

'NASİBİMİZİ ALDIK'


Bu işten hemen hemen her sektör etkilendi. Tabiki biz de nasibimizi aldık. Bizim sektörümüz yüzde 15-20 arası bir büyüme gösterirken geçen yıl sadece yüzde 2-3'lerde bir büyüme oldu. Bunu da enflasyondan arındırırsanız demek ki hiç büyüme olmadı. Adet sayılarına bakarsak pek çok alt kategorimizde çok ciddi düşüşler oldu. İşte bilgisayar kategorisinde, cep telefonunda düşüş oldu. Televizyonda da düşüş oldu. En az düşüş beyaz eşyada ve küçük ev aletlerinde oldu. Çünkü onlar ihtiyaç ürünleri olduğundan mutlaka ikame edilmesi gerekiyor. Ama dönüp baktığımızda biz MediaMarkt olarak bütün olumlu yaklaşımımızı kaybetmeden geçtiğimiz yılı da çok aktif geçirmeye çalıştık. 52 haftanın 52'sinde de tüketicilere kampanya düzenledik. Burada hep farlı ürünler ve fırsatlar sunmaya çalıştık. Taksit sayılarını artırdık. Tüketicilerimizle omuz omuza çalıştık. Bu kadar çok etkilenen bir pazarda biz aslında fazla etkilenmeden çıkmış durumdayız. Hedeflerimizi revize etmedik. Hedeflerimize aşağı- yukarı ulaşıyoruz.

OLUMLU GELİŞMELER BAŞLADI


Geçtiğimiz birkaç aya baktığımızda biraz daha olumlu gelişmeler başladı. Orada da özellikle bu yaz sonu itibari ile bizim sektörlerimizin biraz daha olumlu etkilendiğini görüyoruz. Böylece ertelenen tüketim yerini bulmaya başladı diyebiliriz. İnsanların güveni de artmaya başladı. Biliyorsunuz tüketim artacak ki cepteki paralar bankada saklanan paralar hayata girecek. Onlar hayata girdiğinde ise çarklar dönmeye başlayacak.


-Kampanya dönemlerinde tüketici davranışlarında ne gibi değişiklikler gördünüz?


Birinci etapta cep telefonları en çok satılan üründü. Orada segmentlerin kaydığını gördük. Yani daha pahalı ürünlerden daha orta sınıf ürünlere bir kayma söz konusu oldu. Onun nedeni ise birim fiyatlarındaki artışlardan dolayı.

Televizyondaki adetler daha az etkilendi ama orada da enteresandır ekranların büyüdüğünü gördük. Televizyonunu yenileyenlerin hep daha büyük ekranlara gittiklerini gördük. Beyaz eşyada çok ciddi adet değişikliği olmadı. Orada da yine segmentlerin aşağı doğru kaydığını gördük. Bir yandan da aksesuar gibi ürünlerde artış olduğunu gördük.

-Türkiye ile yurt dışı pazarını karşılaştırdığınızda ticaret anlamında ne gibi farklılıklar var?


Avrupa pazarıyla daha çok mukayese ediyorum. Avrupa'da da çok gelişmiş pazarlar var. İsveç ya da Almanya'da bunlardan birtanesi. Hepsinin ortalamasına baktığımızda şunu görüyorum bizim tüketicilerimiz daha duygusal. Avrupalı tüketicinin bir ihtiyacı varsa çok rasyonel olarak çıkıp alışveriş yapıyor. Bizim tüketicimiz Avrupa tüketicisiyle kıyasladığımızda çok daha fazla kampanyaya odaklı bir tüketici. O açıdan da biraz Amerikan tüketicisine benziyor. Amerika'da da kampanyalar üzerinden hareket eden bir ticaret var.

Bizdeki tüketicinin biraz fırsat görmesi lazım kampanya görmesi lazım. Ona göre hareket ediyor. Avrupa'daki tüketiciye 'bugün kampanya yaptım' dediğinizde çok harekete geçmesi mümkün olmuyor ama bize baktığımızda bu kampanyalar harekete geçiriyor. Yine bizim tüketicimiz taksite çok odaklı. Hemen hemen her şeyimizi taksitle aldığımız için orada da şunu görüyoruz. Ne kadar çok taksit imkanı sunarsanız o kadar çok tüketiciyi harekete geçirebiliyorsunuz.

ÖTV'nin artırılması ve kredi kartı taksit sayılarının azaltılması sizin pazarınızı nasıl etkiledi?


Özellikle bu kredi kartındaki sınırlandırmalar tüketiciyi daha negatif etkiliyor. Kredi kartında sınırlama getirdiğiniz zaman tüketicinin de öyle bir ihtiyacı varsa bu sefer ne oluyor? Merdiven altına doğru kendisini yönlendiriyor. Eski düzenle senetle taksit yapamaya başlıyor. Bizim normal araçlardan uzaklaşmamamız lazım.

MediaMarkt olarak Türkiye pazarında bir fırsat görüyor musunuz? Önümüzdeki 5 yıl içerisinde MediaMarkt'ı nasıl konumlandırıyorsunuz?

Biz zaten yatırımlarımıza hiç ara vermedik. Burada bir rakam vermem gerekirse geçtiğimiz 34 ayda 37 tane mağaza açmışız. Her aya birden fazla mağaza demek oluyor.  Biz onun için Türkiye pazarına çok inanıyoruz ve güveniyoruz. Onun için de yatırımlarımıza hiç ara vermedik. Yine hedeflerimize de baktığımızda bizim amacımız Avrupa'da olduğumuz gibi Türkiye'de de açık ara pazar lideri olmak. Biz Avrupa'da açık ara, pazar lideri bir şirketiz. Faaliyet gösterdiğimiz bütün ülkelerde de açık ara bir numarayız. Biz Türkiye'de de aynı yönde ilerliyoruz. Ama bu liderlik yolculuğunda da hiç acelemiz yok. Biz çok emin adımlarla gitmek istiyoruz. Bunu yaparken de nerede olmak istediğimizi biliyoruz.

Bugüne kadar heves edip de yapamadığınız bir şey oldu mu?


Ben bu konuda kendimi çok şanslı görüyorum. Çok şükür pek çok kariyer hayalimi gerçekleştirebildim. İşte uluslararası bir şirkette uluslararası bir kariyer yapma arzum vardı şirketin en tepesine kadar çıkmak kısmet oldu. Amsterdam'da görevde bulundum pek çok farklı bölgede görevde bulundum. Yine tamamen e-ticaret yapan bir firmada çalışmak istiyordum o kariyer hedefimi gerçekleştirdim. Türkiye'den uluslararası bir marka çıkmasına vesile oldum. Çorbada benim de tuzum oldu. Dönüp baktığımda hemen hemen bütün kariyer hedeflerimi gerçekleştiriyorum.

İş hayatında unutamadığınız bir anınız var mı?


Bir kaç tane anım var. Philips yıllarımdaki yine çok tecrübeli yöneticilerinden bir tanesinin  bizim hayatımıza kattığı uzun vadeli katkıyı hiç unutmam. O zamanlar ben çok gençtim. Sadece kendi işimiz kendi pazarımızla uğraşmaya çalışırken onlar bize nasıl dünya şirketi olunduğunun örneklerini verip nasıl bu işin satranç oyunu gibi tasarlandığını öğrettiler. Mesela onu hiç unutmam. Orada neyi kazanmışımdır benim uzun vadeye yönelik planlama yeteneğimi kazanmışımdır. Yine perakende dünyasında kazandığım bir şey var. Bir yandan çok uzun vadeli plan yaparken diğer taraftan da bu planı her gün değiştirmemiz gerektiğini öğrenmişimdir. Burada da o uzun vadeli planı yaparken verdiğim emeğe acımamışımdır.

Yine geçmişteki yöneticilerimin bana kazandırdığı tüketici bakış acısı... Eninde sonunda son sözü tüketicinin verdiğini görmüşümdür. O tüketicinin bakış açısını hayatıma yerleştirmişimdir. Ekip kurmanın ne kadar kritik olduğunu sadece iyi ekiplerle bir yere gidebileceğini görmüşümdür. Bunların her birini çok tecrübeli yöneticilerle çalışma fırsatı bulduğum için yaşayabildim ve bunları da iş hayatıma bir şekilde yerleştirdim.

İş hayatındaki stersi atmak adına neler yapıyorsunuz?


Malum stressiz bir hayat yok. Herkesin belli bir dozda stresi var. Birkaç şey belki önemli birincisi sağlıklı bir aile hayatınızın olması ikincisi ise sizi dinleyen sizinle birlikte düşünen eşinizin, çocuklarınızın olması çok önemli. Çok şükür öyle bir aileye sahibim. Spor yine sığındığım yerlerden birtanesi. Haftada iki gün plates yaparım iki günde yürürüm. Onlar benim çok kafamı temizliyor. Birde yelken benim tutkularımdan birtanesi. Vakit bulabildikçe onu yapıyorum.