Türkiye’de işsizliği sadece rakamlara dayalı olarak aktarmak resmin bir bölümünü kaçırmak anlamına geliyor. Türkiye’de resmi kayıtlı 4 milyon 700 bin insan işsiz. İş aramaktan umudunu kesenler de tabloya eklenince ortaya çok daha sıkıntılı bir tablo çıkıyor.

İşsizliğin insan hayatına ilk etkisi muhakkak ki maddi. Fakat geçinmekte zorlanan vatandaşın psikolojisi de bozuluyor. Evde eşiyle sıkıntılar başlıyor kendine güven problemleri yaşıyor.

Sozcu.com.tr’nin ‘İşsizim’ platformuna sorunlarını yazan vatandaşlardan bazıları içinde bulundukları durumu şöyle anlattı:

İşsizim. Üniversite okuyan bir evladım var, en çok ondan utanıyorum. Devlet burs vermiyor, benim de gücüm yetmiyor. Evladım çok zor şartlarda okumaya çalışıyor.
H.Y.

Eşim işsiz. Çocukların masrafları ev kirası vb. giderler yüzünden neredeyse artık her gün tartışır olduk. Ben yetemiyor olmaktan ötürü kendime kızıyorum, eşim de kendini işe yaramaz görmekten ötürü kendine kızıyor.
E.B.

Artık iş bulamayacağımı anladım. İnsanı gerçekten bunalıma düşürüyor, evlilikleri bitiriyor. Artık iyimser düşünemiyorum. 10 aydır işsizim, ne olursa olsun bulamayacağımın farkındayım.
E.D.

STRES, DEPRESYON, KAYGI DÜZEYİNİN ARTMASI


Bunlar bize gelen elektronik postalar arasından çok küçük bir bölüm. Çok daha zor durumda olduğunu anlatan insanlar var. İşsizlik ve insan psikolojisi arasındaki araştırmalar akademi dünyasına da konu oluyor. Karadeniz Teknik Üniversitesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü, Yönetim ve Çalışma Psikolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Salih Dursun sozcu.com.tr’nin sorularını yanıtladı. Dursun işsizliğin birey psikolojisi üzerindeki etkilerini şöyle sınıflandırıyor: Stres, depresyon, kaygı düzeyinin artması.

Doç. Dr. Salih Dursun


İşsizliğin bireyin kendini nasıl gördüğü ile direkt ilişkisi olduğunu ve öz saygısını zedelediğini anlatan Dursun, “Çalışmak veya bir iş sahibi olmak hayatımızı idame ettirmeye yönelik ekonomik ihtiyaçlarımızın karşılamanın da ötesinde ait olma, saygı ve değer görme, bir işe yarama, faydalı olma gibi psikolojik ve sosyal ihtiyaçlarımızın da giderilmesine fayda sağlamaktadır. Bu açıdan işsizlik deneyimi ve işsiz kalınan süre uzadıkça birey kendine olan güven ve saygısını yani öz güven ve öz saygısını kaybetmeye başlamaktadır. Hatta bu güven ve saygı kaybı artmaya başladıkça birey artık iş aramaktan da vazgeçmeye başlamaktadır. İşsizlik literatüründe iş aramaktan vazgeçen bu kesime umudu kırılmış iş gücü veya gücenmiş iş gücü adı verilmektedir” diyor.

İşsizliğin kişinin sağlığına da zarar verdiğini ve strese bağlı olarak bağışıklık sistemini zayıflattığını anlatan Dursun işsiz bireylerde beslenme bozuklukları, kalp ve dolaşım hastalıkları, tansiyon, kolestrol ve cilt deri hastalıkları artışının gözlenebileceğini belirtti.

İşsizlik ve birey psikolojisi üzerine çalışmalar yapan Dursun, 2019 ekonomik krizindeki işsizlik psikolojisinin geçmiş yıllardaki işsizliğin arttığı dönemlerle kıyaslanmasının zaman istediğini anlattı.

'PSİKOLOJİK SIKINTI İŞ BULMA SÜRECİNİ DE ZORLAŞTIRIR'


Daha önceden yaptığı klinik çalışmalarda işsizlik psikolojisi üzerinde bulgular bulduğunu ifade eden Psikiyatrist Dr. Gıyaseddin Ekici, işsizliğin sadece maddi bir sorun olmadığının altını çiziyor. Ekici maddi sıkıntıların psikolojik sıkıntılar getirdiği, psikolojik sıkıntıların iş bulma sürecini zorlaştırdığını ve yeni maddi sıkıntıların kapısını araladığını ve bunun bir sarmal olarak devam ettiğini anlatıyor.

Psikiyatrist Dr. Gıyaseddin Ekici


Sozcu.com.tr’nin sorularını yanıtlayan Ekici işsiz bireylerin öz yeterlilik duygularının zedelendiğini ifade ederken, “Mutlu olmak için sadece varlıklı olmak yetmiyor. İş bulamamak öğrenilmiş bir çaresizliğe dönüşüyor. Bu da bir depresyon ortaya çıkarabiliyor” diye konuştu.

Ekici, kişinin işsiz kaldığı süreçte sağlık hizmetlerine ulaşımda sıkıntı yaşaması veya devam ettiği psikolojik tedaviyi yarım bırakmak zorunda kaldığını anlattı.