Ekonomik zorlukların halkın öncelikli sorunu olduğunu belirten Soykan Kırklareli'nin kendi kaynakları ile refaha kavuşacağını iddia etti. Kırklareli Üniversitesi'nin kurulmasında da katkısı olan Soykan şöyle konuştu:

'ŞEHİRDEKİ HER TAŞIN ALTINI BİLİYORUM'


Burada doğan ve yaşayan, üniversite tahsili harici tüm hayatını Kırklareli’nde geçirmiş biriyim. Kırklareli’nin her sokağını biliyorum, her taşının altını biliyorum. Onun için Kırklareli’li hemşehrilerime çok faydalı hizmetler yapabileceğim iddiasındayım. Kırklareli Atatürk Lisesi’nden Yetişenler Derneği’ni kurduk.1980 darbesi ile o da kapatılmıştı, biz yeniden yaşama geçirdik. Daha sonra da, Kırklareli Hareketi Derneği'ni kurduk. Kırklareli’nde önde gelen isimlerin bir araya toplandığı, tüm siyasi renklerin bir arada olduğu bir yapıydı.

'NÜFUSUN YARISINDAN İMZA TOPLADIK'


İlk icraatımız Kırklareli’ye üniversite açılmasını sağlamaktı. 2003’te Kırklareli’nin nüfusu 52.000’di. Ulaşabildiğimiz yarısından, 26.000’inden imza aldık. Ondan sonra da 2007’de üniversite açıldı. Başbakana kadar imzalarımızı ulaştırdık. Şehrin yarısından imza aldık, bu zor bir şeydi, ama zaten bir anda olmadı. Her yere, her köşeye girdik. Kırklareli insanı gelişmiştir. Diğer kentlerimize göre bunu iddialı söyleyebilirim. Üniversiteyi kabullendi, üniversite öğrencisini kabullendi. Yani burada, genç onlar tabi, belki birbirine sarılarak da yolda yürürler. Ama bunu yadırgamıyor insanlar. Ben bunu bir gelişmişlik göstergesi olarak görüyorum.


'KIRKLARELİ'NİN ABİSİ SLOGANI İLE GURUR DUYUYORUM


Mesleğim diş hekimliği. Mesleğimde de 37. yılımdayım. Onun için bana hem partidekiler hem hastaların bir bölümü Tuna Abi der. Tuna Abi demeleri de hoşuma gidiyor, bu konuda gurur duyuyorum. Şimdi de Kırklareli’nin Abisi sloganı çıktı. Halk da bunu paylaşıyor, gördüğü yerlerde Kırklareli’nin Abisi geldi diyor. Bununla gurur duyuyorum.

'EZİNE PEYNİRİ DAHA ÇOK BURADA YAPILIYOR'


Belediye yol yapar, kanal yapar, su getirir, efendim otopark yapar, bunlar belediyenin görevleri zaten. Bizim yapmamız gereken, ben en azından kendi adıma söylüyorum, ben buradaki refah seviyesinin yükselmesini istiyorum. Biz, fakir bir kentiz. Bizim esnafımızın cebine çok para girmiyor. Eskiden burada, para şöyle girerdi Kırklareli’ye: civar köylünün, çiftçinin daha doğrusu, ürünüyle girerdi. Biliyorsunuz, çiftçinin durumu, ne yazık bu son onbeş on altı senedir bu iktidar sayesinde yerlerde ve bu yüzden bir çok üretici ekmeyi bıraktı. Gençler köyleri terk etti. Köylerde hem nüfus azaldı hem yaşlı nüfus kaldı. Emekli maaşı vardır vesaire, o idare ediyordur ama gençler iş bulamıyor orada. Halbuki bizim, olağanüstü şekilde gelişmiş süt ürünlerimiz var. Ben şöyle söyleyeyim size, bundan 20 sene öncesine kadar Edirne peyniri meşhurdu, Edirne beyaz peyniri. Şimdi hangisi meşhur? Ezine. Çanakkale. O da bizim eyvallah ama Ezine’yi 20 sene evvel bilmezdi pek kimse.

KIVIRCIK VE PEYNİR SATACAĞIZ


Ezine’yi, şimdi marka olan bir girişimci meşhur etti. Halbuki Edirne peyniri, Edirne’den sonra burada yapılıyor. Hatta, Edirne’deki mandıralar azaldı, Kırklareli’de yapılıyor. Burada da bir kaç markamız var, Kırklareli peyniri, Türkiye’ye beyaz peynir yetiştiren bir bölgedir. Çok iddialıyız, en güzel peynir bizdedir, en güzel yoğurt bizdedir, çünkü en güzel süt bizde, en güzel hayvan bizde, en güzel kıvırcık bizde. Koyunun en güzeli bizde, Kırklareli kıvırcığı. Kırklareli kıvırcığını bizim küçükbaş hayvan yetiştiricileri birliği coğrafi işaret olarak almış, takdir ediyorum bunu da. Kırklareli kıvırcığını mamul olarak da biz pazarlayacağız, kendi şirketlerimiz var, belediye şirketleri vasıtası ile Türkiye’ye pazarlayacağız. Öncelikle İstanbul’a, hemen yanı başındayız. Mum dibini aydınlatmazmış hesabı 2 saatlik mesafedeyiz İstanbul’a. Bu ürünleri satacağız hatta satarken yetiştiremememiz lazım.

UZUN YASTIKLA YATSIN, FOLLUKTAN YUMURTA ALSIN


Tabi başka orman ürünlerimiz de bizim çok. %44’ümüz ormanlarla kaplı, bunu niye anlatamıyoruz? Ben şunu istiyorum; İstanbul’daki insan o hengameden, hafta sonu gelsin cuma akşamı buraya, cumartesi, pazar kalsın, pazar akşamı geri dönsün. Bir köyde yatsın, bizim uzun yastıklarımız vardır, eskilerden bilir misiniz birleşik? O yatakta yatsın. Sabah kalksın, yeni sağılmış bir sütü içsin, gitsin tavuğun folluğundan yumurtasını kendi alsın.

AVRUPA BİRLİĞİ'NE SINIR İKİ İLDEN BİRİYİZ


Bir başka şey; hemen Balkanların yanı başındayız, Bulgaristan kapımız bizim de var ve buraya 44 km. Oradan ötesi Avrupa; Avrupa Birliği işte yani. Avrupa Birliği’ne bizden daha yakın bir şehir var mı? Edirne ile paylaşıyoruz bunu. Bizim buradan Bulgaristan’a giden Türkler olduğu gibi, şimdi Bulgarlar da geliyor. Bütün bunları yapmak zor değil. Esnaf zengin olacak, ticaret erbabı zengin olacak, böylece herkesin cebine para girecek."