Bazı analistlerin "yeni Brunson krizi" olarak adlandırdığı süreçte diplomatik manevra alanı daralan Ankara, uzun menzilli hava ve füze savunma ihtiyacını karşılarken Rusya ve ABD arasında bir seçim yapmaya zorlanıyor. ABD'nin savunma yaptırımlarını hayata geçirmesi durumunda Türkiye savunma/taarruz kapasitesinin zarar görmesi riskiyle karşılaşabileceği gibi Brunson krizinde olduğu gibi bu adımın piyasalar üzerindeki psikolojik etkisi de olumsuz sonuçlar doğurabilir.

[custom_content title="OKTAY: PİYASALARIN S-400 İLE ALAKASI YOK" desc="Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay dün yaptığı açıklamada, Türkiye'nin S-400 konusunda inatlaşmadığını, çıkarlarını düşündüğünü söylemişti. Oktay ayrıca, 'Piyasanın bugünkü ve gelecekteki durumuyla S-400'ün bir alakası yok' görüşünü dile getirmişti"]

"Türkiye'nin geri adım atmasını ben artık çok muhtemel görmüyorum" diyen German Marshall Fund Türkiye analisti Özgür Ünlühisarcıklı "Brunson krizinin bir benzeri mi geliyor?" sorusuna "Yaşanabilir. Aslında burada "mükemmel fırtına" (perfect storm) diye nitelendirilebilecek bir durum söz konusu olabilir. Yani çok sayıda özgün koşulun bir araya gelmesi" dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunlardan birisi S-400 krizi. Diğeri ABD Suriye'deyken de anlaşamıyorduk, çekilirken de anlaşamıyoruz gibi görünüyor. ABD oradan çekildikten sonra Türkiye'nin önceliklerine karşı daha da az hassas davranabilir çünkü artık orada bir çıkarı yok. Bunun dışında bugünlerde biz fazla konuşmuyor olsak da Halkbank davası gibi, Manhattan'da süren aynı konudaki dava gibi konular da ABD'de devam ediyor. Bunların hepsinin bir araya gelmesi 'mükemmel fırtına' dediğimiz durumu yaratabilir."

ABD yönetiminin "terör örgütleriyle bağlantıları olduğu" suçlamasıyla Türkiye'de tutuklanan rahip Andrew Brunson'ın serbest bırakılmaması halinde Türkiye'ye ciddi yaptırımlar uygulayacağı yönündeki açıklamalarının yarattığı endişe ağustos ayındaki kur krizinin en önemli etkenlerinden biri olmuştu. Brunson'ın serbest bırakılarak ülkesine dönmesi ve ABD'nin Suriye'den çekilme kararının ilk etapta Ankara'da olumlu karşılanması ilişkilerde sorunların geride bırakıldığını düşündürmüştü.

Ancak Washington, S-400'lerde teslimat tarihlerinin yaklaşması ile Ankara'ya uyarılarını artırdı. ABD ordusunun Avrupa'daki güçlerinden sorumlu General Curtis Scaparrotti, Türkiye'nin S-400'leri satın alma planlarından vazgeçmemesi halinde ABD'nin F-35 savaş uçaklarını Türkiye'ye satmaması gerektiğini söyleyerek yeni krizin en net sinyallerinden birini verdi.

ANKARA S-400 KARARINDA GERİ ADIM ATMAYACAĞINI AÇIKLADI


Uzun menzilli hava ve füze savunma ihtiyacı için farklı alternatiflerin ardından Rus yapımı S-400 sistemleri üzerinde karar kılan Türkiye sürecin başından beri başta ABD olmak üzere bazı NATO müttefiklerinin ciddi itirazlarıyla karşı karşıya.

Bu alandaki ihtiyacını müttefiklerinden karşılamak istediğini belirten Ankara; teknoloji transferi, ortak üretim, uygun fiyat gibi talepleri karşılanmadığı için bu kriterlere daha uygun bir teklif sunduğunu belirttiği Rusya'dan S-400 sistemleri satın almaya karar verdiğini belirtiyor.

ABD, Ankara'ya Ocak ayı başında S-400'lere alternatif olarak yeni bir Patriot paketi daha teklif etti. ABD'li yetkililer 15 Şubat'a kadar Ankara'dan gayriresmi de olsa bu teklife ilişkin bir yanıt istendiğini, teklifin resmi olarak Mart sonuna kadar geçerli olduğunu belirtti.

Ancak Ankara son haftalarda gündemin ilk sırasına yerleşen S-400'ler konusunda geri adım atmayacağını en üst düzeyde tekrarlıyor.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ABD'den gelen uyarılara "S-400 bitmiş bir anlaşmadır, Türkiye verdiği sözlerden hiç bir zaman dönmemiştir; başkalarından gelen açıklamalar bizi ilgilendirmez" sözleriyle yanıt verdi.

Basında yer alan haberlerde ABD Başkan Yardımcı Mike Pence'in Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı bizzat arayarak S-400 alımı konusunda uyardığı iddia edildi. Ancak Erdoğan Çarşamba günü Ankara'nın bu uyarılara rağmen geri adım atmayacağını "Türkiye'nin S-400 konusunda geri dönüşü olamaz; Ruslarla ortak üretime gireceğiz, S-400'den sonra belki S-500'e gireceğiz" sözleriyle duyurdu.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü ise bu adımın hem F-35 projesini hem de gelecekteki diğer silah satışlarını etkileyebileceği açıklamasında bulundu.

"RUSYA VE ABD ARASINDA SIKIŞIP KALDIK"


Emekli diplomat Uluç Özülker, S-400 sistemlerinin NATO ile uyumlu sistemler olmadığına dikkat çekerek "ABD ile Rusya'nın bir bilek güreşi içinde tekrar silahlanma yarışına girme arefesinde oldukları bir dönemde ABD yeni devreye soktuğu F-35'leri riske atmak gibi bir düşünceye sahip olmadığını ifade ediyor... Benim görüşüm ABD bu yaptırımı uygulayacaktır..Rusya ve ABD arasında sıkıştık kaldık. Şimdi 'Vazgeçtim, ben S-400 almıyorum' deseniz, bu Türkiye-Rusya ilişkilerini de ciddi şekilde etkiler" dedi.

ABD ve NATO yetkilileri, S-400 kullanımının radara yakalanmayan F-35'lerin nasıl çalıştığına dair kilit bilgilerin açığa çıkmasına neden olabileceğini belirtiyorlar.

ABD'de Kongresi'nde 2017 yılında onaylanan ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası (CAATSA) Rusya savunma sanayi ve istihbarat servisleriyle iş yapanlara yaptırım uygulanmasını öngörüyor. ABD ilk kez geçen yıl Eylül'de Rusya'dan Su-35 savaş uçağı ve S-400 hava savunma sistemi satın alan Çin'e CAATSA yaptırımlarını uyguladı.

YAPTIRIMLARIN SAVUNMA VE EKONOMİYE ETKİLERİ


Analistler, ABD'nin S-400 alımı nedeniyle uygulayabileceği yaptırımların sadece F-35 projesini değil, savunma sanayiinde başka işbirliklerini de etkileyebileceğini belirterek bunun Türkiye'nin savunma ve taarruz kapasitesi açısından yaratacağı olumsuz etkilere dikkat çekiyor.

EDAM Savunma Analisti Can Kasapoğlu "F-35 çok üst düzey teknolojileri kullanan, ağ-merkezli harp yetenekleri çok güçlü, uçan bir karargah. Bu Türkiye'nin önümüzdeki on yıllardaki askeri kapasitesi için çok önemli. Türkiye, amfibi taarruz gemisi TCG Anadolu'yu da bir mini-uçak gemisi olarak kullanmak istiyor. Bunu başarmak için de neredeyse piyasadaki tek seçenek, F-35'in dikey iniş yapabilen versiyonu F-35B" dedi.

Türkiye için F35'in bir "hazır alım" projesi olmadığına da dikkat çeken Kasapoğlu, "Türkiye projenin partneri. Birçok Türk firmasının toplamda milyarlarca dolarlık bir portföyü var... Yapılan projeksiyonlar, Türkiye'nin projeden dışlanmasının, global olarak, F-35 teslimatlarında 50-70 arası uçak için birkaç yıllık gecikmeye ve azımsanmayacak bir maliyete neden olacağını gösteriyor" dedi.

EDAM'ın Ocak ayında yayımladığı "Türkiye-Rusya-ABD üçgeninde stratejik silah sistemlerine dair tercihler ve sonuçları" adlı raporda "Muhtemel S-400 alımının sadece F-35 teslimatlarına ilişkin değil; F-16 savaş uçakları, CH-47F ağır yük helikopterleri ve UH-60 genel maksat helikopterleri dahil olmak üzere, geniş bir alanda etkin olacak CAATSA yaptırımlarını beraberinde getirebileceği anlaşılmıştır. Gerçekleşmesi halinde bu yaptırım senaryosu, özellikle mevcut bölgesel konjonktürde, TSK'nın muharip kabiliyetleri ve harbe hazırlık seviyesi üzerinde olumsuz etkiler oluşturabilir" uyarısı yapıldı.

ABD Başkanı Trump'ın hem ABD'li rahip Andrew Brunson Türkiye'de tutuklu iken ekonomik yaptırımları gündeme getirmesi hem de Türkiye'nin Suriye'de Kürt grupları vurması durumunda "ekonomisinin mahvolacağı" yönündeki açıklamalarının TL'de neden olduğu değer kaybı piyasalarda ciddi bir sarsıntı yaratmıştı.

Piyasalar yaklaşan S-400 krizini de yakından takip ederken, Reuters'a konuşan bir bankanın döviz masası işlemcisi "Seçim öncesi ABD Türkiye ilişkilerinin tartışıldığı ve 'yeni Brunson S-400 mü olacak' sorunun tartışıldığı bir dönemde TL için iyimser olmak zor" değerlendirmesinde bulundu.

Global Source Partners analisti Atilla Yeşilada da "ABD yaptırımları yalnız askeri teçhizatla kalmaz ya dolaylı yoldan bankalara baskı, ya da piyasa psikolojisi yoluyla dövizi alevlendirerek, ekonomiye nihai darbeyi vurabilir" uyarısında bulundu.

REUTERS