Ekonomi yönetiminin ayda 1’e çıkan periyotlarla açıkladığı kurtarma paketlerini ciddi bulmayan piyasalarda IMF’ye gitme tartışmaları hız kazanırken, yabancı yatırımcı tarafında sermaye kontrol ‘korkusu’ sıkça dile getirilmeye başlandı. Ekonomistler ise Türkiye’nin bu krizden dinamizmi ile çıkabilecek potansiyelde olduğunu vurgularken, mevcut politikaların devamı halinde kontrolden çıkacak enflasyonla “bu iş karakolda bitebilir” sinyalini de verdi. Türkiye’nin henüz krizin faturasını ve sorunun büyüklüğünü bile ortaya çıkarmadığına dikkat çeken ekonomi çevreleri, “Bu travma siyasi sonuç doğurur, sermaye çıkamamaktan korkuyor” mesajlarını verdi.

SİYASETÇİ FAİZİ SEVMİYOR


Kadir Has Üniversitesi, İktisat ve Toplum Dergisi işbirliği ile hafta içi düzenlenen “Türkiye Ekonomisi Nereye? Krizden Çıkış Yolları” panelinde konuşan ekonomistler, çözüm için IMF’in her zaman masada olacağını ancak öncelikle borç yükünün ve sorunların gerçek anlamda tespitine ihtiyaç duyulduğunu aktardı. Hem kuru hem de faizi belli bir seviyede tutma çabasının sermaye akışlarını durdurduğunu anlatan TÜSİAD Baş Ekonomisti Zümrüt İmamoğlu, kurdaki artışların TL üzerinde ciddi maliyet yarattığını aktardı. “Bizim siyasetçimiz faizi sevmiyor. Hem kuru hem faizi tutmaya çalışırsanız sermaye girişleri de durmuş oluyor böyle. Yabancı yatırımcının bize geldiğinde en büyük korkusu, sermaye kontrolü olacak mı? Adam para yatıracak ama istediği zaman çıkamamaktan korkuyor. Kur ve faizi aynı anda düşürmeye çalışırsan herkesin aklına gelen ‘bunlar sermaye kontrolü getirecek mi’ olur” yorumunu yapan İmamoğlu, var olan döviz borçları nedeniyle IMF’nin her zaman masada bir çözüm önerisi olarak kalacağını dile getirdi.

DÖVİZ KURU ÇOK ÖNEMLİ


Bilgi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Asaf Savaş Akat, Türk halkının kriz algısının dolardan ve kurdan ibaret olduğunu ve yönetimin şu anki ekonomik sürece herhangi bir müdahalede bulunmadığını dile getirdi. Akat, “Enflasyon, dış açık ve işsizlik Türkiye’nin kriz sürecinde dikkate alması gereken 3’lü eksen ve dengesizliktir. Türkiye’nin en önemli fiyatı döviz kurudur” dedi. Burada Türkiye’nin önündeki iyi ve kötü senaryoları yorumlayan Akat, “Kötü senaryo mevcut politikaların, enflasyonu kontrolün tamamen dışına çıkarmasıdır. Türkiye ekonomisinin bugün gelmiş olduğu finansal, sinai ve ticari entegrasyon göz önüne alındığında genellikle bu tip hikayeler karakolda biter. Bu iş karakolda bitmeye
doğru gidiyor. Önemli bir travmaya önemli siyasi sonuçlara tekabül ediyor. İyi senaryo ise Türk sanayisinin dinamizmidir. Burada güven çok önemli.”

CİN ŞİŞEDEN ÇIKTI


Bilkent Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erinç Yeldan, Türkiye’nin 2000’lerin başına kadar tasarruf yapan bir ülke olduğunu sonrasında ise tasarrufların milli gelirler içinde 10 puanlık kayıp yaşadığını anlattı. 2001- 2008 arası dövizlerin ucuzladığı dönemi 5. Lale Devri’ne benzeten Yeldan, “Yaşadıklarımız bize şunu öğretti, fiyat istikrarı makro istikrar olmadan etkili olmuyor. Enflasyon sadece parasal bir mesele değil, reel sorunların ve iş gücü piyasasındaki sıkıntıların tezahürüdür” yorumunu yaptı. Yeldan, Türkiye ekonomisi için ‘cinin şişeden dışarıya çıktığını’ siyasi kararlılığa ihtiyaç duyulduğunu kaydetti.