Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Simone Kaslowski, “Finansal Metamorfoz ve Geleceğe Dönüş” temasıyla düzenlenen 10. İstanbul Finans Zirvesi’nde konuştu. Kaslowski, Türk ekonomisinin geçen yıl son derece zorlu bir sınavdan geçtiğini kaydetti. Kaslowski, “Aslında ekonomik nedenlere çok da bağlı olmayan bir diplomasi sorunu nedeniyle ciddi bir kur şoku yaşadık” dedi.

"ŞİRKETLERİMİZ YÜKSEK MALİYETLE BORÇLANARAK YATIRIM YAPMAYA ÇALIŞIYOR"


Krizin bir yandan ekonominin düşünüldüğünden çok daha dayanıklı olduğunu dünyaya gösterdiğini dile getiren Kaslowski, “Diğer yandan da, bize kendi eksiklerimizi ve zayıflıklarımızı görme vesilesi yarattı” ifadelerini kullandı. Bugün finans dünyasının, reel sektörün ve politika yapıcıların çıkarmaları gereken dersler olduğunu ifade eden TÜSİAD Başkanı, “Herkes bir başkasının günahını daha kolay görür, kendininkini daha zor” dedi. Bugün Türkiye’nin kredi risk primi CDS’lerin 350 baz puan seviyesinde olduğunu belirten Kaslowski, “Şirketlerimiz, Avrupalı rakiplerine göre 3-4 misli daha yüksek maliyetle borçlanarak yatırım yapmaya çalışıyor” dedi.

YARGI REFORMU ŞART


“Ülkemize gelebilecek veya ülkemizde yapılabilecek pek çok yatırım başka ülkelere kayıyor. Hak ettiğimiz ölçüde yatırım çekemiyoruz. Devalüasyonun maliyetler üstündeki etkisine ve verilen cazip teşviklere rağmen bunu görüyoruz” diyen Kaslowski, dünyada bugün çok ciddi bir parasal genişleme dalgası başladığına dikkat çekti. Kaslowski, “Bu dönemde şeffaflaşmayı artırarak, piyasa ekonomisini tüm unsurlarıyla uygulayarak ve hukuk sistemimizdeki eksikleri onararak açılan fırsat penceresinden geçmeliyiz. Bu doğrultuda, şeffaflık konusunda ve yapısal alanlarda atılan tüm adımları destekliyoruz” ifadelerini kullandı. “Dünyadaki tecrübeler enflasyon hedeflemesi yapan bağımsız merkez bankasının daha başarılı olduğunu gösteriyor” diyen Kaslowski, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ayrıca piyasa etkinliğini bozmadan yatırımcıyı koruyan güçlü hukuki altyapıyla yatırımcının kafasında soru işareti bırakmayan bir düzene ihtiyaç var. Dolayısıyla yargı reformunu finans dünyası için de oldukça kritik görüyoruz.”