İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 16'ncı celsesi görülen duruşmaya, tutuksuz sanık Soner Gündoğdu katılırken; ölen Onur Yaser Can'ın kardeşi Ezgi Sevgi Can da duruşmada hazır bulundu. Ezgi Sevgi Can'a destek için çok sayıda avukat ve vatandaşın yanı sıra CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da duruşmayı takip etti.

"İŞKENCE ÖRTBAS EDİLMEK İÇİN YAPILMIŞTIR"

Ezgi Sevgi Can, 5 yıl önce annesi Hatice Can'ın ağabeyi gibi intihar etmesi ve 9 yıldır bu davayı takip eden babası Mevlüt Can'ın (62) ise 8 Ekim 2019'da ana atar damarın yırtılmasına bağlı iç kanama sonucu hayatını yitirmesi nedeniyle duruşmaya aileden tek şikayetçi sıfatıyla katıldı. Ağabeyinin polise götürülüşünden, uğradığı psikolojik-fiziki şiddet nedeniyle intihar etmesine kadar dosya hakkında bilgiler veren ve polislerin tutanaklardaki değişiklikleri işkence suçunu örtbas etmek için yaptığını anlatan Ezgi Sevgi Can, "Bu basit bir tarih, saat hatası değildir. İşkence örtbas edilmek için yapılmıştır" dedi.

"GERİYE BİR TEK BENİM CANIM KALDI"

Mahkeme Başkanı, "Dosyaları okuduk, bahsettiğiniz delilleri gördük. İçiniz rahat etsin" demesi üzerine Can, "En son babamı da kaybettiğim için güvensizliğimi maruz görün. Bir aile tek tek katledilmiştir. Siz babamı tanıdınız, bundan önceki heyet annemi de görmüştü. Üst hadden ceza verilsin, adil olan budur. Savcının mütalaasına katılıyorum ancak eksiktir. Çünkü sanıklar işledikleri suçu emir-komuta zinciri içinde işlemiştir. Tüm ailemi kaybettim. Buradan çıkacak her karar, benim için eksik. Türkiye başarılı bir mimarı ve onu yetiştiren iki insanı da kaybetmiştir. Bu benim olduğu kadar, Türkiye'nin de kaybıdır. Ona göre karar verin. Geriye bir tek benim canım kaldı. Beni korumanızı istiyorum" diye konuştu.

SANIK POLİS: EVRAKTA SAHTECİLİK YAPMADIM

Sanık Soner Gündoğdu ise son savunmasında, "Olay yakalama tutanağına baktığım zaman, tutanaklardaki zaman farkını fark ettiğim an söyledim arkadaşlara. Şahısla irtibat kurulmasını söyledim. Bu saat farkı olduğu için başımız derde girer dedim. Hiçbir suretle olayın akışı dışında, herhangi bir suça ilişkin bir şey oluşmadı. Saatlerden ve benim sicilimden kaynaklı bir maddi bir hata oldu sadece. Onur Yaser'in uyuşturucu madde aldığı kişi tapelerde açık. Her şey açıkken bu şahsa işkence yapmamı gerektirecek bir şey yok. Biz değişiklik yaptığımızı ifadelerimiz de söyledik. Bu olaydan dolayı cezalar alınca FETÖ'yle birlikte iştirak ediyorum gibi görünmeye başlandı. 17-25 Aralık'tan sonra sıralı amirlerin hepsi gönderildi. Benim hakkımda yapılan araştırmanın sonrasında FETÖ'yle bağlantım olmadığı tespit edildi. Benim kendimi meslek içinde tamamiyle aklanmam 15 Temmuz'dan sonra oldu. Halen aktif olarak polisliğe devam etmekteyim. Evrakta sahtecilik yapmadım" dedi.

Sanık avukatı ise "Onur Yaser Can, cinsel istismar gibi olaylardan değil, 'Ayşegül' isimli arkadaşının gerçek ismi ortaya çıkacak diye intihar etmiştir. Bu  insanlara iftira atılıyor. Bu insanlar Onur Yaser Can'a kötü muamelede bulunmamıştır" dedi. Sanık avukatının bu savunmasına, salondakiler "Yalan söylüyor" diyerek tepki gösterdi. Sanık Soner Gündoğdu son sözünde ise "Biz bilinçli olarak herhangi bir sahtecilik eylemi gerçekleştirmedik. Kendi adıma ve başkaları adına böyle bir şey yapmadım. Beraatimi talep ediyorum" dedi.

İKİ POLİSE İKİ SUÇTAN TOPLAM 6 YIL 5 AY 15 GÜN HAPİS CEZASI

Mahkeme heyeti, sanık polisler Salih Bahar ve Soner Gündoğdu'nun kamu görevlisi olarak sahte resmi belge düzenleme suçunu işlediklerinin sabit olduğunu belirterek alt sınırdan uzaklaşarak ceza verdi. Heyet, sanıklara ayrı ayrı önce 4'er yıl hapis cezası verdi. Sanıkların tutum ve davranışlarını dikkate alarak takdirimi indirim yaparak cezayı 3'er yıl 4'er ay hapis cezasına indirdi. Heyet, sanıklara "Resmi belgeyi bozma ve yok etme" suçundan da 3'er yıl 9'ar ay hapis cezası verdi. Takdiri indirim uygulayan heyet bu cezayı da 3'er 1'er ay 15'er gün hapis cezasına indirdi. Heyet, kaçma şüphesini göz önüne alarak sanıklar hakkında yurt dışına çıkış yasağı koydu.

SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULMASINA DA KARAR VERİLDİ

Heyet, Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde görev yapan ve belgelerin yok edilmesinde kusur ve kasıtları bulunan kamu görevlilerinin tespit edilerek haklarında savcılığa suç duyurusunda bulunulmasına hükmetti. Heyet, olayda bilirkişi olarak görev yapan Zafer Kökdemir hakkında da sahte resmi belge düzenlemek suçundan suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.

DURUŞMA SONRASINDA AÇIKLAMA YAPTI

Duruşma sonrasında adliye önündeki meydanda açıklama yapan Ezgi Sevgi Can, "Babam, oğlu Onur Yaser Can'ın Narkotik polislerinin yaptığı örgütlü işkenceyi ortaya çıkarmak için 9 yıldır son anına kadar yılmadan mücadele etti. Nice emeklerle sevgiyle büyüttüğü oğlunun elinden alınmasını kabul etmedi, sabretmedi, isyan etti. Annem de isyan etti. Annemin gidişi de bir isyandır, kimse oğlunun bu şekilde katledilmesine tahammül etmek zorunda değil. Adalet aramak için yaşadılar, onları yaşatan tek şey buydu. Biz bu davanın basit bir evrakta sahtecilik davası olmadığını, örgütlü işkenceli cinayet davası olduğunu anlatmaya çalıştık. Bu şiddeti yaşayan ne ilk aile olduğumuzun farkındaydık, ne de son aile olduğumuzun. Mücadelemizi bu bilinçle sürdürdük. Bugün sonuçlanan davada aldıkları cezayı gördünüz. İndirimle birlikte yaklaşık 6 yıl 5 ay gibi bir ceza aldılar. Dediğim gibi bu sonuç eksik de olsa, anne ve babamın insanüstü mücadelesi sonucu aldığı bir sonuçtur. Maalesef onlar bu sonucu bile göremeden gittiler" dedi. DHA