Müslüman alemi her cuma günü olduğu gibi bu cuma da mescit ve camileri dolduracak ve cuma namazlarını kılacak. Cuma namazı kılacak olan müminler ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından belirlenen Cuma Hutbesini de dinleyecekler. Peki Cuma namazı nasıl kılınır, cuma namazından önce nasıl abdest nasıl alınır? İşte cuma namazıyla ilgili detaylar ve 24 Mayıs cuma hutbesi...

24 MAYIS CUMA HUTBESİ

KARDEŞLİĞİMİZ ZEKÂT VE FITIR SADAKASIYLA BEREKETLENSİN

Muhterem Müslümanlar!

Bizler imanımızın gereği olarak mümin kardeşlerimize gönülden sevgi besler, saygı ve şefkat duyarız. Tıpkı bir bedenin uzuvları gibi birbirimize destek oluruz. Bazen bir sohbetle kardeşimizi ferahlatır, bazen yüküne omuz veririz. Mali yardımlarımızla müminlerin derdine derman olur, dualarımızla manevi olarak da yanlarında yer alırız. Zira şeref kaynağımız, yüce dinimiz İslam, bizlere dayanışma içinde olmamızı emretmiştir. Cenab-ı Hak, başta zekât ve fıtır sadakası olmak üzere farklı ibadetlerimiz sayesinde yardımlaşma bilinci kazanmamızı murad etmiştir.

Aziz Müminler!

Zekât, Din-i Mübin-i İslam’ın üzerine bina edildiği beş temel esastan biridir. Yerine getirilmesi Allah tarafından kesin bir şekilde emredilen farz bir ibadettir. Dinen zengin sayılanların yılda bir defa mallarının belirli bir kısmını ihtiyaç sahipleriyle paylaşması, vazgeçilmez bir sorumluluktur.

Zekât mali bir ibadettir ve Rabbimizin verdiği bunca nimete karşı bir şükür ifadesidir. Zekât, servetin bir kenarda birikip âtıl hale gelmesine engel olur. Kardeşlik duygularını pekiştirerek zenginle fakir arasında sevgi ve güven tesis eder. Başta cimrilik ve mal hırsı olmak üzere birçok kötü huydan mümini korur. Bir taraftan malı temizlerken diğer taraftan müminin kalbini arındırır. Verenin de alanın da hayatına bereket olur. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de “Onların mallarından zekât al, bununla onları temizlersin, arıtıp yüceltirsin”[1] buyurulmaktadır. Bu emrin muhatabı olan Peygamber Efendimiz (s.a.s) ise bizlere “Sadaka vererek hastalarınız için Allah’tan şifa isteyin, zekât vererek de mallarınızı korumaya alın.”[2] talimatında bulunmuştur.



Değerli Müslümanlar!

Fıtır sadakası ise insan olarak saygın yaratılmanın, ömrün en kazançlı dönemleri olan Ramazan günlerine erişmenin ve nihayet bayrama ulaşmanın şükrüdür. Ramazan’ın sonunu gören her Müslüman, kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu ailesi için belirli bir miktar yardımı bayramdan önce ihtiyaç sahiplerine ulaştırmalıdır. Böylelikle gecesiyle gündüzüyle insanı ibadete davet eden mübarek Ramazan ayını iyilikle sonlandırmış olur. Fıtır sadakası, ihtiyaç sahiplerinin bayrama hazırlanmasına, bayramın huzuruna ve neşesine ortak olmasına vesiledir.

Kıymetli Müminler!

Bir toplumda farklı maddi imkânlara sahip insanların bir arada yaşaması gayet tabii bir durumdur. Bu farklılığın uçuruma dönüşmemesi, zenginin yoksulu gözetmesiyle mümkündür. Malında fakirin hakkı olduğunu idrak edemeyen zengin, bu hakkı sahibine teslim etmedikçe ziyandadır. Zekâtı ve fıtır sadakasını ihmal etmek günahtır, büyük bir vebaldir. Cenâb-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de müminleri şöyle uyarmaktadır: “Ey iman edenler! Alım satım, dostluk ve aracılığın olmadığı bir gün gelip çatmadan önce Allah’ın size verdiklerinden O’nun için harcayın...”[3]

Muhterem Müslümanlar!

Kardeşliğimizi zekât ve fıtır sadakası ile bereketlendirelim. Hayatımızın her anında olduğu gibi, bu Ramazanda da hayır ve hasenatın öncüsü olalım. Bayram sabahına varmadan fitrelerimizi muhtaç kardeşlerimizle buluşturalım. İnfakta bulunurken kimseyi incitmeyelim, gönül kırmayalım. Allah yolunda sevdiğimiz şeylerden infak etmedikçe iyiliğe asla erişemeyeceğimizi unutmayalım.

Aziz Müminler!

Diyanet İşleri Başkanlığımız ve Türkiye Diyanet Vakfımız “Kardeşliğimiz Zekâtla Bereketlensin” diyor. Önceki Ramazanlarda olduğu gibi bu Ramazanda da siz hayırsever milletimizin yardımlarını yurtiçi ve yurtdışındaki ihtiyaç sahiplerine ulaştıracağız. Gıda kolilerinizle yetimlerin ve fakirlerin yüzlerini güldüreceksiniz. Binlerce çocuğa bayramlık kıyafet giydireceksiniz. Mülteci ailelere iftar sofraları kuracaksınız. Ülkemizde, ümmet coğrafyasında ve dünyanın dört bir yanında, Allah’ın bizlere emaneti olan ihtiyaç sahiplerinin bayram sabahına mutlu ve huzurlu bir şekilde uyanmasına vesile olacaksınız inşallah.

Sizleri il ve ilçe müftülüklerimize ve Türkiye Diyanet Vakfı temsilciliklerimize başvurarak iyilik seferberliğine katılmaya davet ediyorum. Yapmış olduğumuz ve yapacağımız bütün yardımların makbul olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. Hutbemi bir âyet-i kerimeyle bitiriyorum: “Namazı kılın, zekâtı verin. Önceden kendiniz için ne hayır yaparsanız Allah katında onu bulursunuz. Şüphesiz Allah yaptıklarınızı eksiksiz görür.”[4]



ABDEST NASIL ALINIR?

Elleri yıkama

“Eûzübillahimine şşeytanirracim-Bismillahirrahmanirrahim” Önce eller bileklere kadar ve parmak araları da ovuşturularak üç defa yıkanır.

Ağza su verme

Sağ elimize üç defa su alarak ağzımıza veririz. Her su alışta ağzımızı çalkalayarak ağızdaki suyu dökeriz.

Buruna su verme

Tekrar avucumuza su alarak üç defa burnumuza veririz. Sol el ile de sümkürür temizleriz.

Yüzü yıkama

Sonra iki avucumuza su alarak saç bitiminden çene altına kadar yüzümüzü üç defa yıkarız.

Sağ kolu yıkama

Önce sağ kolu dirsekle beraber üçer defa yıkarız.

Sol kolu yıkama

Sonra sol kolu dirsekle beraber üçer defa yıkarız.

Başı mesh etmek

Sağ elimizle başımızın dörtte birini mesh ederiz. Yani sağ elimizi ıslatıp başın dörtte birini sıvazlayarak ıslatırız.

Kulakları mesh etmek

Her iki eli de ıslatıp serçe parmaklarımızla kulaklarımızın içini mesh ederiz. Kulakların arka kısmını ise baş parmaklarımızla mesh ederiz.

Boynu mesh etmek

Sonra baş ve serçe parmaklarımızı kullanmadan işaret, orta ve yüzük parmaklarımızın dışı ile boynumuzu da mesh ederiz.

Ayakları yıkama

Ayaklara gelince, parmaklardan başlayarak önce sağ sonra sol ayağımızı topuk kemiği ile beraber üçer kez yıkarız.

Ayaklarımızı yıkarken parmak aralarımızın iyice yıkanmasına dikkat etmemiz gerekir.

CUMA NAMAZI NASIL KILINIR?

Cuma namazı kılınırken ilk sünnet tıpkı öğle namazının ilk sünneti gibi kılınır. Sünnetin ardından imam-hatip minbere çıkarak oturur. Müezzin, iç ezanı okur. Ezandan sonra imam-hatip kalkarak iki kısımdan oluşan hutbeyi okur. Hutbede cemaati dinî konularda bilgilendirici ve yönlendirici konuşma yapar. Hutbe okunduktan sonra imam-hatip minberden inerek cemaatin önüne geçer ve cemaate iki rekât Cuma namazı kıldırır. İmam-hatip, Cuma namazının farzına ve cemaate imam olmaya, cemaat de Cuma namazına niyet eder. Tıpkı cemaatle kılınan sabah namazı gibi iki rekât Cumanın farzı kılınır. Cuma namazında imam-hatip, Fatiha ve zamm-ı sûreyi sesli olarak okur. Cuma namazının farzı kılındıktan sonra, cumanın son sünneti kılınır. Bu sünnet, öğlenin ilk sünneti gibi kılınır. Böylece Cuma namazı tamamlanmış olur.