Sahak Maşalyan, Ermeni patrikhanesinde basına açıklamalarda bulundu.

Çocukluğu İstanbul Bayrampaşa'da geçen ve Karadenizli bir ailenin çocuğu olan Maşalyan, “Benim ailem 1955'te Karadeniz'den gelmiş. Baba tarafı Sinop, anne tarafı Kastamonulu. İstanbul'da tanışmışlar. Kumkapı'ya yerleşmişler. Kira vermek canlarına tak ettiğinde Bayrampaşa'dan zar zor bir arsa almışlar. Henüz daha yerleşime yeni açılan bir bölge. Orada amcamlar ile beraber 2 odalı bir ev yapmışlar" dedi.

DHA


"EVE ÇEŞMEDEN SU TAŞIRDIK"

"Ben o evde doğrum" diyen Maşalyan, "Bayrampaşa Sağmalcılar Cezaevinin hemen altında. Çocukluğum orada geçti. Benim çocukluğumda elektrik, su yoktu. Hepsi yeni yeni gelmeye başladı. 8 yaşına kadar gaz lambası ile ders çalıştım. 9 yaşımdayken elektrik geldi evimize. O zamana kadar mahalledeki çeşmeden su taşırdık ve sonra su da geldi. 10 yaşıma geldiğimde zaten apartmanlar dikiliyordu. Bizim arsamızda çok değer kazandı. Sattık onu ve Kumkapı'da bir ev aldık. 10 yaşından sonra Kumkapı'da yaşadım. Ama ben zaten devlet okullarında okumaya başlamıştım. Bütün öğrenim hayatımı devlet okullarında sürdürdüm. Bakırköy lisesini bitirdim sonra İTÜ elektronik ve haberleşme bölümünü kazandım. Hep dindar bir ailedeydim. Bir şekilde o dindarca duygular beni kiliseye yaklaşmaya itti. 12 yaşımdan beri kutsal kitap okuyorum ben. Ve bir şekilde bir yaşam dönüşümü edildim ve 20'li yaşlarda bu patrikhaneye yerleştim öğrenci olarak. Rahip olmaya karar verdim. Bölümü değiştirdim. İstanbul Üniversitesi Felsefeye geçtim. Aynı zamanda da Ermenice öğrenmeye başladım. Tören bilgisi edindim. 1986'da rahip yardımcısı oldum. Okul bittikten sonra Tatvan'da kısa dönem askerliğimi yaptım. Döndüğümde yurtdışında okuma istettiğimi belirttim. Beni İngiltere'ye gönderdiler. Londra'da 4 yıl kaldım, teoloji eğitimi aldım. 1992'de evlenmemiş rahip olarak takdis olundum. 94 yılında Kudüs'e gittim. Manastır'da 3 sene eğitimle uğraştım, okul müdürlüğü yaptım. Daha sonra İrlanda'ya gittim, Dublin'de masterimi yaptım. Geri geldim, 5 yıl İstanbul'da görev yaptıktan sonra Ermenistan'a gitti. Öğretim üyeliği, dekan yardımcılığı ve dekanlık yaptım 3 sene. Bu sırada televizyon programlarım oldu. Tarihi bir roman kaleme aldım. Ermenistan'da en çok satan romanlar arasına girdi. 250'yi aşkın rahibin yetişmesinde emeğim geçti, dünyanın her tarafında görev yapıyorlar. 2011'de de burada episkopos olmadığı için geri geldim ve 2011'den beri burada görev yapıyorum" diye konuştu.

DHA


“RAHİPLİK HAYATI BANA İSTEDİĞİM ŞEYİ VERDİ"

Rahip olmaya nasıl karar verdiğini ise Maşalyan şu sözlerle anlattı: “Gençlik insanın yolunu aradığı zaman ve bizim gençliğimiz çok politize olmuştu. Hayatı sorgulamayan, politik görüşü olmayan bir kişi genç sayılmazdı. Onun için bir şekilde düşünüyorduk. Düşünen bir gençliktik. Daha çok okumaya zamanımız vardı. Sosyal medya yoktu. Ufkumuzu bu sorgulamalar doldurdu. Ve benim için hayatın ne olduğu, ne için dünyaya geldiğim, niçin öldüğüm, öldükten sonra ne olduğu soruları benim için önemli sorulardı ve bir şekilde bu soruların araştırılmasında yollarım beni günün patriği Şınorhk Kalustyan ile karşılaştırdı. Amerika'dan gelen bir rahip vardı. Onunla dersler yapardık burada. Ders bittiğinde bana seninle konuşmak istiyorum dedi. Sene olacaksın diye sordu. Biliyorsun mühendis olacağım dedim. Sonra… sonra… yaşlanırız, sonra ölürüz… Sonra dedim imanımız var Allah'ın ellerinize kalırız. “Şimdiden istemez misin onun ellerine kalmakö dedi. Ben seni gözlemliyorum, senden iyi bir öğretmen, vaiz olur dedi. Bu diyalog bugün bir beni şaşırtıyor. Bir şey açıldı benim gözümde. Hayatı bir ışıkla görmeye başladım. Bazıları buna aydınlanma diyorlar. Ve ben tamam dedim o anda. Rahip şaşırdı, herhalde hayatında bu kadar çabuk yakaladığı ilk balık bendim. Yolculuğum bu şekilde başladı. Patrikhaneye yerleştim ve bugüne adar seçimimden pişman değilim. Rahiplik hayatı bana istediğim şeyi verdi."

DHA


"BİR CEMAATİ 12 SENE PATRİKSİZ YÖNETMEK ÇOK ZORDU"

Yaklaşık 12 yıldır patriksizlik döneminin Ermeni cemaati için pek çok sıkıntıya yol açtığını ifade eden Maşalyan, “Elbette 12 senelik patriksizlik dönemi halkımızı çok etkiledi. Cemaat hayatında insanlar giderek aksayan yönlerin bir türlü çözümlenmediklerini gördüklerinde aslında yönetim hiyerarşisindeki en temel yapının patrikhane ve patrikliğin iyi çalışmaması olarak değerlendirdiler. Yeni bir patrik özlemi ile insanlar bu seçimlere aktif katılım gösterdiler. Elbette ki en basit bir dükkanı bile başında biri olmadan yönetemezsiniz. 60 bin kişilik canlı bir cemaati de 12 sene patriksiz yönetmek gerçekten çok zordu. Birkaç kere patrik seçmeyi denedik ama yasal prosedürler el vermedi. Patriğimiz vefat ettikten sonra bu yol bize açıldı. Gelen talimatname ile birlikte seçimleri düzenledik. Bu talimatnamede de sorunlar vardı ama bir şekilde bu sorunları da aştık ve seçimi gerçekleştirdik. Çok sevinçliyiz bu açıdan. Artık patriğimiz yönetimsel açıdan daha kuvvetli. En azından artık aktif bir merkezimiz tekrar faaliyete geçecek ve cemaatimizin sorunlarına el atabileceğiz" diye konuştu.