3 yıl önce ani biçimde hayata veda eden Mustafa Koç’un adına tesis edilen Spor Ödülü, önceki gece sahibini buldu. Ödül, “Performansa değil, sportmenliğe ve olimpik değerler olan sportmenlik, dostluk, saygı, beraberlik ve adil yarışa verilen tek ödül” olarak tanımlanıyor. Koç Holding Yönetimi, iş ve spor dünyasının önde gelen isimleri ve gazetecilerin izlediği törende Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koç gözyaşlarını tutamadı. Ödül töreninden önce Jüri Başkanı Caroline Koç ve ödülün bu yılki sahibi olimpiyat sporcumuz İlke Özyüksel’le bir araya geldik.

‘HER GECE AĞLARDIM’

Mustafa Koç Spor Ödülü’nü alan İlke Özyüksel, Modern Pentatlon’da olimpiyatlara giden ilk Türk sporcu. Rehberlik öğretmeni, görme engelli bir anne ile işçi emeklisi bir babanın biricik kızı. Ankara’da doğmuş. İki haftalıkken “damar çokluğu” diye bilinen bir hastalığa yakalanmış. Yüzündeki izler, daha küçükken onu yaşamın sıkıntılı süreçleri ile karşılaştırmış. “Arkadaşlarım uzaklaştılar benden, her gece ağlardım” diye anlatıyor... Annesinin onu başka alanlara çekme isteği ile önce yüzme ile tanışmış, sonra da buz pateni ve koşu ile. “O zamanlar pentatlon nedir bilmiyordum bile” diyor İlke. “Ama koşmayı her zaman çok severdim, her yere koşarak giderdim ben çocukken, ‘Koşacaksın’ dediklerinde çılgınca mutlu olmuştum. “Nasıl yani, koşu bir spor mu ?” demişim! İlk koşu antrenmanımı kot pantolon ve 3-4 numara büyük spor ayakkabısı ile yapmıştım.” Ve böylece 9 yaşında İtalya’ya gitmiş İlke, ilk madalyasını da orada almış. Koşmaya ve yüzmeye devam ederken, pentatlonla tanışmış. Ona dünya rekorları getiren bu zorlu spordan bir daha da hiç vazgeçmemiş.

‘HER GÜN ÇALIŞTIM’

- İlkecim, kalpten kutluyorum, hikayen çok etkileyici gerçekten. 2016 Rio Olimpiyatları’na nasıl gittin, biraz anlatır mısın?

Bakanlığın desteği ile Macaristan’a gittim. Özellikle binicilik ve eskrimde eksiklerimi tamamlamak için. Büyük bir deneyimdi. O süreçte Macarlar bana vatandaşlık teklif ettiler, kabul etmeyince de “Sen olimpiyatlara gidemezsin” dediler... Dönüşte, 6 ay boyunca olimpiyat hazırlık salonundan hiç çıkmadım. Gençlik ve Spor Bakanlığı psikolog, diyetisyen, masör ve doktorun da bulunduğu 10 kişilik bir ekip kurdu. 4.5 ayda her gün 8 saatin üstünde çalıştım. Rio Olimpiyatları’na böyle gittim.

- Ve Türk spor tarihinde pentatlonda olimpiyata giden ilk sporcu oldun!

Hayatımın en çok madalyasını da 2017’de aldım. Dünya kupalarında bir ikincilik, bir üçüncülük... Ayrıca tüm branşlarımda ve 4 çarpı 100 koşuda dünya rekoru kırdım. Kombinasyonda dünya rekoru hâlâ bende, 11 dakika 22 saniye...

‘ÇÖZÜM İÇİN...’

- Sence neden bu ödülü sen aldın?

Bu ödül performanstan çok değerlere veriliyor. Ben bir sorunla karşılaştığımda hep çözüm için uğraş veriyorum, “Acaba ne yapabilirim, acaba nereye gitsem?” Kendime sordum bir kere “İlke neden bu acıyı çekiyorsun?” Cevabını çok sevdiğim şu sözde buldum: “Başarılarının bedelini hayatlarının bir bölümünde ödemeyenler, başarısızlıklarının bedelini ömür boyu öderler...”  Eğer bir yerde bırakırsam, hayat boyu pişman olurum.

- Yani diyorsun ki “Emek vermeden hiç bir şey olmaz...” Hem çok prestijli bir ödülün hem de 250 bin TL’lik bir desteğin sahibi oldun... Bu seni ve yaşamını nasıl değiştirecek sence?

Mustafa Koç’un fotoğraflarına baktığımda, videolarını incelediğimde, hayatını okuduğumda kendime çok yakın buluyorum. Hep daha fazlasını başarmak istemiş... Çok sıcak, çok yakın herkese. Benim de hayalim böyle bir iz bırakabilmek... Hiç kimsenin haksızlığa uğramadığı, çocuklara yardım ettiğim, adaletli bir dünyaya katkım olsun istiyorum...

İlke Özyüksel ve Caroline Koç, Özlem Gürses’in sorularını yanıtladı.

İlke adı gibi ilkeli bir sporcu


Caroline Koç, geçen yıldan bu yana aldıkları yolu şöyle anlattı: “New York’ta, Birleşmiş Milletler İklim Toplantısı'nda 16 yaşındaki aktivist Greta Grunberg’in konuşmasını dinledikten sonra, daha da iyi anlıyorum ki tüm değerlerimizi gözden geçirmemiz gereken bir döneme girdik... Kendi ellerimizle yarattığımız sorunlara bir son vermenin yolu, insanı insan yapan değerlerin savunucusu olmaktır. Mustafa, hem kendi sosyal hayatında, hem iş hayatında şefkatli, başkalarını önceleyen, doğaya saygılı, azimli bir insandı. Her yıl bu değerleri temsil eden, rol model birini teşvik etmek bizim için çok önemli. Geçen sene 700 adayımız vardı, bu sene bu rakam 1000 oldu. Bu yılın ödül sahibi İlke’yi tebrik ediyorum. Gerçekten çok azimli, adı gibi ilkeli bir sporcumuz. Yaşadığı haksızlıklar ona başkalarına haksızlık yapmamayı öğretmiş, iyi bir insan olmayı öğrenmiş. Önümüzdeki sene de Tokyo Olimpiyatları’nda bizi temsil edecek, inşallah biz de yanında olacağız.”