OĞLU, EŞİ VE ABLASI DURUŞMAYA MÜŞTEKİ OLARAK KATILDI

Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nce konferans salonunda görülen duruşmada 6 tutuklu sanık ile 3 tutuksuz sanık hazır bulundu. Öldürülen Kudbedin Kaya'nın ablası Saadet Bahçeci, oğlu Navdar Kaya ve eşi Hülya Ceylan da duruşmada "müşteki" sıfatıyla hazır hazır bulundu.

İSTANBUL BAROSU'NUN DAVAYA KATILMA TALEBİ REDDEDİLDİ

Duruşmada İstanbul Barosu davaya katılma talebinde bulundu. Mahkeme heyeti, İstanbul Barosu'nun suçtan zarar görmediği gerekçesiyle talebini reddetti. Kudbedin Kaya'nın ablası Saadet Bahçeci, oğlu Navdar Kaya ve eşi Hülya Ceylan'ın ise suçtan zarar gördüğü gerekçesiyle davaya katılma talepleri kabul edildi.

"EŞİM KATLEDİLMİŞTİR"

Müşteki Hülya Ceylan, Kudbedin Kaya'nın eşi olduğunu belirterek, "İranlı şahıs, eşime avukatlık için vekalet vermek istedi. Eşim, tutum ve davranışlarını beğenmediği için talebi reddetti. Bunları bana kendi ağzıyla anlattı. Bu olay Ergenekon Davası sürecinden önce oldu. Bu reddedilen olayından sonra husumet başladı. Zekeriya Öz, gizli tanık İranlı şahsın ifadelerini alarak eşimi sanık olarak yargılattı. Ergenekon davası nedeniyle eşimin işleri aksadı. Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Orhan Ünğan'ın suçsuz olduğuna inandığı için vekaleti aldı. Defalarca bu davadan çekilmesini istedim. Bu davanın son davası olduğunu, avukatlığı bırakacağını söyledi. Bana 'Kimseyi yarı yolda bırakmam' dedi. Silahı yoktu, avukatlık görevini ifa ediyordu. Hukukçuluk yapıyordu. Tehditlerden dolayı aracımı zırhlandırdık. İranlı şahıs bir suç örgütü lideridir. Çetesiyle bu iş organize edip eşimin katline sebep olmuştur. Eşim katledilmiştir. Eşimin başka kimseyle husumeti yoktur" dedi.

"OLAY ORGANİZE BİR ŞEKİLDE GERÇEKLEŞTİ"

Kudbedin Kaya'nın oğlu Navdar Kaya İran asıllı kişinin babasına karşı husumeti bulunduğunu, babasının bu durumu kendisine çok yansıtmadığını, olayın organize gerçekleştiğini şikayetçi olduğunu aktardı. Kaya'nın ablası Saadet Bahçeci de, kardeşinin suçsuz şekilde katledildiğini, şikayetçi olduğunu söyledi.

"ÖLDÜRÜLEN KİŞİYİ HİÇ GÖRMEDİM, ARAMIZDA HUSUMET YOKTUR"

Kimlik tespitlerinin ardından sanıkların savunmalarının alınmasına geçildi. Tutuklu sanık Ali Atman, "20 aydır haksız yere cinayete yardımdan tutuklu bulunuyorum. Otoparkta vale olarak görev yapıyorum. Otoparka milyonlarca araç geliyor. Olayda kullanılan aracın da otoparka daha önce gelip gelmediğini bilmiyorum. Suça konu sahte evrakta parmak izimin olduğu iddia ediliyor. Aracı park ederken dokunmuş olabilirim. Evrakın nasıl hazırlandığını bilmiyorum. Olayı gerçekleştiren kişilerle irtibatım yok. Öldürülen kişiyi hiç görmedim, aramızda husumet yoktur. Naji Sharifi Zindashti'yi tanımam" dedi. Suça konu evrakın bulunduğu aracı, tespih alması için gönderildiğini savunan sanık Atman, o sırada tesbihi ararken de evraka dokunmuş olabileceğini belirtti.

"CİNAYETLE İLGİM YOK"

"İşlemediğim bir suçtan 10 aydır tutukluyum" diyen tutuklu sanık Aslan Özden de, cinayetle ilgisinin bulunmadığını belirterek, "Naji Sharifi Zindashti arkadaşımdır, iş ilişkim yok. Onun kızı öldürüldü, benim iki kızım var, kızlarımı çok severdi" dedi.

"SUÇSUZUM 19 AYDIR TUTUKLUYUM"

Tutuklu sanık Bilal Kayış suçlamaları kabul etmediğini belirterek, savunmasında şu ifadeleri kullandı:

"Ölen avukatın ismini karakolda öğrendim. Davanın sanıklarından Ali Atman çocukluk arkadaşım. Sürekli telefonda konuşuruz, aynı yerde çalışırız. Aynı evde yakalandıkları için hakkımda iddianame düzenlendi. İddianamede telefon görüşmesinde 'Sizin adamlar gazeteye düşmüş, yakalanmış... O İranlı var ya!' şeklinde konuşmaları olduğu belirtiliyor. Ben kafede şef garsondum. Salih Şahin sık sık kafeye gelirdi. Konuşmalar Salih Şahin ile yapıldı. Ama Şahin'in ifadesi bile alınmadı. Telefonda 'Kendinize dikkat edin, yakalanmayın' diyorum, bunu Salih Şahin'e kendi adli olayları nedeniyle söyledim. Her şey ortadadır. Benim ailemden 3 kişi PKK tarafından öldürüldü. Devlet bizi koruyamıyor, kendimizi korumak zorundayız. O yüzden silah taşırız. Silahlar tertemiz çıktı, bir delil diye iddianameye konulmuş ama. Sanki ben Zindashti'yi tanıyormuşum gibi yansıtılmış. Glock marka silah taşıyorum diye, öldürülen avukatta Glock marka silahla öldürüldü diye bağlantı kuruluyor. Suçsuzum, 19 aydır tutukluyum."

"ZİNDASHTİ'Yİ TANIMAM"

Tutuklu sanık Emre Ateş de, evlere, teknelere ve iş yerlerine müzik ve görüntü sistemi kurduğunu, ayrıca oto bakım servis hizmeti verdiğini, kendisine gelen araçlara arıza tespiti yaptığını belirtti. Sanık Ateş, "İddianamedeki sigorta poliçesinde parmak izimin bulunması yaptığım iş nedeniyle olabilir. Zindashti'yi tanımam." dedi.

"ZİNDASHTİ'Yİ HERKES SEVER VE SAYGI DUYARDI ÇÜNKÜ ADAM PARA DAĞITIYOR"

Gece kulübü işletmecisi olduğunu söyleyen tutuklu sanık İbrahim Kadir Aslan da "Ne parmak izim, ne tapem, ne de takibim var. Bilal Kayış, evimde kalıyordu, onu almaya geldiklerinde beni de aldılar. 10 aydır içerideyim. Mağdurum. Ben Bodrum'da gece kulüpleri işletiyorum. Naci Zindashti'yi tanırım, Bodrum için veli nimet bir insandır. Her geldiğinde 10 bin liralık loca için 20 bin lira bırakırdı. Herkese 100'er euro dağıtırdı. Herkes sever ve saygı duyardı. Çünkü adam para dağıtıyor. Eğlenmeyi seven bir adam" ifadelerini kullandı. Sanık Aslan, "Zindashti denilen adam 6 ay tutuklu kaldı, sonra serbest bırakıldı. Ben 20 aydır tutukluyum. Böyle bir dava olamaz. Benim ağabeyimin kanı yerdeyken ben başka bir cinayete nasıl gireyim. Benim kendi davam varken, kendi ailemi korumak zorundayken bana ne Zindashti'den, bana ne Kudbedin Kaya'dan. Adaletinize sığınıyorum."dedi. Diğer sanıklar da suçlamaları reddetti.

6 SANIĞIN TAHLİYESİNE KARAR VERİLDİ

Sanık Hasan Çataltaş'ın savunmasının alınmasına yönelik yakalama emri düzenlenmesine karar veren mahkeme heyeti, sanık Naji Sharifi Zindashti hakkında çıkartılmış yakalama emrinin infazının beklenmesine hükmetti. Mahkeme heyeti, sanıklar Ali Atman, Aslan Özden, Bilal Kayış, Emre Ateş, İbrahim Kadir Aslan ve Murat İlter'in tutuklulukta geçirdikleri süre, mevcut delil durumu ve bu aşamada adli kontrol tedbirlerinin uygulanması ile yeterli hukuki denetimin sağlanacağı kanaatine varıldığını belirterek tahliyelerine karar verdi. Tahliye edilen 6 sanığın yurtdışına çıkışını da yasaklayan mahkeme heyeti, tanıkların dinlenmesi için duruşmayı erteledi.

İDDİANAME

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede 31 Ekim 2017'de meydana gelen olayda Avukat Kudbedin Kaya'nın, silahlı saldırıya uğrayarak hayatını kaybettiği belirtiliyor. Naci Zindashti ile Orhan Ünğan ve İlhan Ünğan'ın husumetli oldukları, bu husumet sonucunda bir dizi ölümlerin gerçekleştiği, Büyükçekmece'de Devrim Öztunç ile Arzu Zindashti'nin öldürüldükleri belirtilen iddianamede, İstanbul'da İlhan Ünğan'ın öldürüldüğü, Kudbedin Kaya'nın Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dosyada Orhan Ünğan'ın avukatı olduğu anlatılıyor.  Avukat Kaya'nın bir duruşmada 'Ben gelecek oturumda bulunmayabilirim, zira benim öldürülme riskim vardır' dediği de kaydedilen iddianamede, Kaya'nın bu beyandan 11 gün sonra uğradığı saldırıda hayatını kaybettiği ifade ediliyor. Zindashti'nin kimliği tespit edilemeyen faili meçhul şahısları azmettirdiği ifade edilen iddianamede, araçtan ve araç içindeki belgelerde yapılan incelemelerde bir kısım şüphelilerin parmak izlerinin bulunduğu, aralarında HTS kayıtlarının ve olayla ilgili mesajlaşmaların bulunduğu iddia ediliyor. İddianamede şüphelilerin faili meçhul şahıslara belgeleri temin ettikleri, bu kişilerin olayı gerçekleştirmeleri için sanıkların kolaylık sağladığı ve birlikte hareket ettikleri öne sürülüyor. İddianamede, firari sanık Naci Zindashti'nin "Tasarlayarak öldürmeye azmettirme", "Resmi belgede sahtecilik" ve "Ruhsatsız silah bulundurma" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ile 2 yıldan 8 yıla kadar hapsi isteniyor.  Diğer 10 sanık hakkında ise "Tasarlayarak öldürmeye yardım etme" ve "resmi belgede sahtecilik" suçundan 17 yıldan 25'er yıla kadar ayrı ayrı hapisleri talep ediliyor. DHA