Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya'dan alınan S-400 hava savunma sisteminin en geç 2020 Nisan'a kadar yerlerine monte edilmiş olacağını belirterek, bunun yanı sıra ABD'ye haftaya yapacağı gezide ABD Başkanı Donald Trump ile Patriot alma konusunu görüşeceğini söyledi.

Erdoğan F-35'lerde de Türkiye'nin önünün tıkanması halinde alternatiflere bakılacağını belirterek, Rusya'nın da Türkiye'ye SU-35/SU-57 savaş uçakları satmayı teklif ettiğini de ifade etti.

"BİZİM DE BÖYLE BİR SAVUNMA SİSTEMİNE İHTİYACIMIZ VARDI"

Reuters'la gerçekleştirdiği söyleşide Erdoğan, S-400'lerle ilgili adımı bölgedeki barış için atmak zorunda olduklarını belirterek, "Bu bir taarruz değil savunma sistemi. Bizim de böyle bir bu savunma sistemine ihtiyacımız vardı... S-400 sistemi ile ilgili adımı atınca bu bizi biraz rahatlatacak. Neden, çünkü en geç Nisan ayına kadar bunlar yerlerine monte edilmiş olacak ve bunlar monte edildiği anda da bizler savunma sistemleri olarak çok daha huzurlu bir hale gelmiş olacağız" dedi.

Türkiye'nin zaten savunma sanayinde çok önemli adımlar attığını belirten Erdoğan, savunma sanayinde atılan adımlarla birlikte, ortak savunma sistemlerine de girildiğinde, Türkiye'nin bölgede çok daha güvenli bir güç, ön koruma noktasında tedbirlerini almış bir NATO ülkesi olarak geleceğe bakacağını söyledi.

"ABD MÜTTEFİKİ TÜRKİYE'Yİ DAHA FAZLA İNCİTMEK İSTEMEYECEKTİR"

S-400 sisteminin sistemin F-35'lerle çatışan veya çakışan bir yanının söz konusu olmadığını belirten Erdoğan, "Biz bütün bunların incelemesini yaptık. Çünkü sonunda bir savunma sistemi bu. Sayın Trump bütün bu yapılanları anlayışla karşılarken, yaptırım tehditlerinin gerçeği yansıttığını düşünmek de mümkün değil" dedi ve ekledi:

"Biz para ise paramızı veriyoruz. 1.350 milyar dolar F-35 ile ilgili ödeme yaptık. Biz F-35'lerin aslında ortağıyız, üreticisiyiz. Yani orada bir çok parçayı aynı zamanda biz Türkiye'de üretiyoruz ve bu üretime ortak olmak kaydıyla da biz pazar değil aynı zamanda üretici konumundayız ve 100+15 gibi de bu uçaklardan bizim alım protokolümüz var. Tabi bunlar şu anda sekteye uğradı. Oraya gönderdiğimiz pilotların yetiştirilmesi ile ilgili süreç vardı, o şu anda askıda."

Erdoğan, haftaya BM zirvesi kapsamında yapacağı Amerika seyahatinde Trump ile bunları da konuşacaklarını belirterek, "Ama bana göre ABD gibi bir ülke müttefiki Türkiye'yi daha fazla incitmek istemeyecektir. Bu rasyonel bir davranış da değildir, sorumlu bir dış politika hiç değildir" dedi.

FOTOĞRAFLAR:REUTERS


"PATRIOT ALMA KONUSUNU ABD'DE TRUMP İLE GÖRÜŞECEĞİZ"

Erdoğan, ABD'nin Patriot satma teklifi ile ilgili de şunları söyledi:

"Gündemimize geldi, konuştuk. Zaten yaklaşık bir hafta gibi bir süreç oldu o telefon görüşmemiz. Ben tabi kendisine (Trump) daha önce şu teklifi yaptım, biz her ne kadar 100'lük paket S-400 alıyorsak sizden de belirli bir miktarı Patriot olarak alabiliriz. En azından S-400'deki şartları sizde de görmemiz lazım dedim."

"'(Trump) ciddi mi diyorsun' dedi. 'Evet' dedim, 'bunu arkadaşlara söyledik' dedim. Belirli bir oranı belirli bir paketi bu tür şartlarda, ortak üretim, kredi vs gibi olduğu anda biz Patriot'u alabiliriz.... '(Trump) bu konuda samimi misiniz' dedi. 'Evet samimiyiz' dedim. 'Amerika'ya geldiğimde bunu etraflıca görüşürüz' dedim. Çünkü bu sistemlerde alternatifli çalışmanın tabi ki faydası var buna inanıyorum . Türkiye böyle bir yapıyı da kaldırır."

"Nasıl Patriotlar'da önümüz tıkanınca biz S-400 olayına girdiysek, F-35'lerde de önümüzün tıkanması halinde ne yapacağız? Bunun çaresine bakacağız" diyen Erdoğan, bu konuda alternatifleri arayacaklarının altını çizdi.

KABİNE DEĞİŞİKLİĞİ BEKLENTİSİ SÖYLENTİLERİ

Erdoğan kabine değişikliği ile ilgili bir soru üzerine, "Gerek ekonomi olsun gerek diğer alanlarda olsun şu anda arkadaşlarımın hepsi de ellerinden gelen bütün gayreti gösteriyorlar. Eğer böyle bir şeyde, aksama olur da gerek duyulursa onu zaten yaparız" dedi.

Erdoğan sözlerini, "Kabine değişikliği ile alakalı ihtiyacımız olduğu anda bu tür bir şey yaparız, sipariş üzerine böyle bir şey yapmayız" diye sürdürdü.

Yeni cumhurbaşkanlığı sisteminde gücün tek elde toplandığına dönük eleştirilere ise Erdoğan, şöyle yanıt verdi:

"Bir defa bu eleştirileri getirenler ne siyaseti biliyorlar ne devlet yönetimini biliyorlar. Şimdi devlet başkanı olarak yargının gücü benim elimde mi? Böyle saçmalık olur mu? Hiç alakası yok. Yargı bir defa bağımsızdır ve bağımsız yargı kararlarını vermekte serbesttir.

"Bir başka konu, parlamento. Yürütme olarak güç parlamentoda. Mesela parlamentonun yasama olarak yaptıklarını benim yapma yetkim yok. Ama yasama dışında hakkında herhangi bir yasama organı olarak alınmış bir karar yoksa, o zaman cumhurbaşkanı kararnamesi devreye girer. Bu da ne yapar? Süreci hızlandırır. Çünkü cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi demokratik bir hükümet sistemidir. Amerika için böyle bir şey konuşuluyor mu? konuşulmuyor. Fransa'da yarı başkanlık sistemi var, konuşuluyor mu? Konuşulmuyor.... Türkiye'de Erdoğan cumhurbaşkanı, sürekli konuşuluyor."

Cumhurbaşkanlığı sisteminin siyasal istikrar sunduğunu söyleyen Erdoğan sözlerini, "Biz bu siyasal istikrarı getirebilmek için bu adımı attık. Şu an itibariyle de bazı eksiklikler, vesaireler olsa da, hazırlıklarımızı yaptık. Şimdi bunu kamuoyuyla da paylaşacağız. Güzel bir yere geldik ve inanıyorum ki cumhurbaşkanlığı sisteminin ülkemizdeki şu bir yılı aşkın sürecin tüm artıları ve eksileri elimizde. Onlarla beraber yeni bir döneme hazırlanacağız" diye sürdürdü.

ANKARA'DAKİ ÜÇLÜ ZİRVE

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Rusya ve İran ile hafta başında Ankara'da yapılacak üçlü zirvede İdlib'de süresiz ateşkes sağlamak, Türkiye'ye muhtemel bir göç dalgasını engellemek ve bölgedeki terör örgütlerini kontrol altına almayı müzakere etmeyi amaçladıklarını söyledi.

Erdoğan bu zirve ve akabinde New York seyahatinin ardından Ekim başında Almanya, Fransa ve Rusya'nın katılımıyla Suriye'de muhaliflerin sıkıştığı İdlib vilayeti ve mülteci konularının ele alındığı dörtlü zirveyi tekrar düzenleyebileceklerini de belirtti.

Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad'a bağlı kuvvetler, Esad karşıtı muhaliflerin sıkıştığı İdlib vilayetine geçen ay taarruz başlattı.

Türkiye ise iki yıl içinde Rusya ve İran ile vardığı mutabakatlar sonucunda vilayetin etrafına Rusya ile birlikte gözlem noktaları kurarak İdlib'de çatışmaların önlenmesini sağlamaya çalışıyor.

TÜRKİYE'YE YENİ BİR GÖÇ İHTİMALİ

Üç milyondan fazla Suriyeli muhalifin bulunduğu vilayete Suriye hükümetinin düzenlediği her saldırı milyonlarca Suriyelinin bulunduğu Türkiye'ye yeni bir göç dalgası ihtimalini de beraberinde getiriyor.

Erdoğan, Rusya ve İran ile yapılacak zirve hakkında, "Buradaki bütün beklenti anlık ateşkesler değil. Bir, buradaki göçü sona erdirmek, burası çok önemli. İki, ateşkesi burada temin etmek. Üç, terör örgütlerini ciddi manada kontrol altına almak" dedi.

Türkiye'ye komşu İdlib bölgesinde sınırın bulunduğu kuzey ve kuzeybatıya doğru nüfus hareketi olduğuna dikkat çeken Erdoğan şöyle konuştu:

"Artık göç kuzeye doğru, kuzeybatıya doğru başlamış vaziyette. Biz tabii Türkiye Cumhuriyeti olarak... onlara her türlü yardımı ulaştırmaya çalışıyoruz. Fakat şu anda 3.6 milyon mülteciyi evinde barındıran Türkiye oradan gelecek milyonlarca insanı da alamaz, bunun altından biz kalkamayız."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batılı ülkelerin olası bir göç dalgasında sorumluluk alması gerektiğine işaret ederek, "Batılı dostlar bundan rahatsız oluyorlar ama kusura bakmayın, gerekirse kapıları açmak durumundayız dedim" dedi.

Erdoğan bu konuları Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile New York'ta görüşeceğini ve ardından Ekim başında Almanya, Fransa ve Rusya ile dörtlü zirve düzenlenebileceğini söyledi.

Erdoğan, "Bu dörtlü zirvede de yine İdlib'i daha önceki İstanbul zirvesinin bir devamı olarak ele alacağız" dedi.

Erdoğan ayrıca ABD, Almanya ve Fransa gibi ülkelerin Türkiye'nin Fırat nehrinin doğusunda kurulmasını istediği güvenli bölgeye yeterli destek vermediğini söyledi.

"Bu ülkelerin hepsi güvenli bölge konusuna iyi bakıyorlar, ama güvenli bölge noktasında adım atmaya gelince işi biraz frene basmak suretiyle ağırlaştırıyorlar."

Türkiye'nin ABD Başkanı Donald Trump'ın telaffuz ettiği gibi 20 mil, yani 32 kilometre derinliğinde güvenli bölge kurmak istediğini belirten Erdoğan, ancak böylece Türkiye'deki Suriyeli mültecilerin bu topraklara dönebileceğini ifade etti.

Erdoğan, güvenli bölge olmasını istediği bölgede ABD, Fransa ve Almanya'nın Türkiye tarafından PKK'nın uzantısı ve terör örgütü olarak görülen YPG'ye destek verdiğini, ayrıca ABD'nin Fırat'ın doğusundan askerlerini çekmediğini belirterek, "Onun için de maalesef görüyoruz ki güvenli bölge anlayışı bizim bu beklentilerimizi karşılamıyor. Ve bu bir oyalama siyasetine dönüşüyor... O zaman biz başımızın çaresine bakmak durumunda kalacağız" dedi.

REUTERS