Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları;

* Kuruluşundan bugüne AK Parti kademelerinde görev yapmış her bir arkadaşımızın başımızın üzerinde yeri vardır.

* Her AK Partili davamızın tabi neferidir. Bundan daha büyük bin unvan yoktur.

* Türkiye'nin ikinci büyük partisine baktığımızda bambaşka bir gündem görüyoruz.

* (CHP'li Engin Özkoç ile AKP'li Özlem Zengin arasında geçen "haddini bil" polemiği) Partinin grup başkan vekili üyemize 'ulan' diye bir kelime kullanıyor. Önce bu şizofrenik vakaları parlamentomuzdan temizlemek lazım. Sokaklarda kendi anlayışlarıyla başörtülü hanımlara had bildirmeye kalkanlar ortaya çıkmaya başladı. Dokunulmazlık zırhı olmasa bu şizofrenik vakalar bu adımları atabilir mi?

 

* Girecekleri yerler bellidir. O da akıl hastaneleridir, şimdi beklerim ki bu zat tamam ben dokunulmazlığımdan vazgeçiyorum, özürmüş mözürmüş, bunlar geçiştirme. Bu alışkanlıkların artık bu parlamentoda yeri olmaması gerek. Ulan da diyeceksin, haddini bildirin de diyeceksin. Bunlar eski Türkiye'da kaldı. Türkiye 28 Şubat zihniyetini gömmüştür. Milletimizin ilk fırsatta hak edecekleri dersi vereceklerini biliyoruz.

FOTO:AA - Erdoğan'ın gündeminde CHP'deki son gelişmeler vardı.


MUHARREM İNCE POLEMİĞİ

* Güya bir CHP'li casus filmlerine taş çıkartacak bir senaryoyla Külliye'ye gelmiş. Herkes gibi CHP'lilerin de buraya gelmeye hakkı vardır. Çeşitli vesilelerle gelen CHP'ler olmuştur. 15 Temmuz sonrası Bay Kemal de gelmiştir.

* Cumhurbaşkanlığı adaylığı döneminde Muharrem İnce partimizin genel merkezinde de görüşme yaptık. Mesela İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı sayın İmamoğlu da geldi. Onu da kabul ettik.

'NE KADAR SAÇMA OLURSA OLSUN...'

Ne kadar saçma olursa olursun. CHP'nin halini özetlemek için ibret verici bir olay...

*Londra'da tedavi görmekte olan gazeteciler için örnek gösterilemeyecek bir gazeteci var.

* Bu gazeteci Bay Kemal'in amiral gemisi olarak adlandırdığı gazetede bir yazı kaleme aldı. Güya bir CHP'li Külliye'ye gelmiş... Biz ona 'senin genel başkan olman lazım' demişiz... Biz bu iddianın neresini düzeltelim? İddia edildiği gibi gizli saklı hiçbir CHP'li Külliye'ye gelmedi.

* Hiçbir CHP'liye genel başkan olması yönünde telkinde bulunmadık. Çünkü sayın Kılıçdaroğlu'ndan daha ideal bir genel başkan olmaz...

* Kendisi bir kaset kumpasıyla geldiği için orada kalma çarelerini de hep öyle yöntemlerle arıyor.

* Erdoğan kürsüden şu maniyi okudu; “Komşu komşu hu / Oğlun geldi mi / Geldi / Ne getirdi / İncik Boncuk / Kime kime / Sana bana / Başka kime / Kara kediye / Kara kedi nerde / Ağaca çıktı / Ağaç nerde / Balta kesti / Balta nerde / Suya düştü / Su nerde / İnek İçti / İnek nerde / Dağa kaçtı / Dağ nerde / Yandı bitti kül oldu…”

* CHP işi işte yandı bitti kül oldu ya getirdi...

* CHP'nin başında kimin olduğundan bize ne? Olmayan bir görüşmeyi ve olmayan bir kişiyi ortaya atan gazeteciyi siciline binaen bir parça mazur görmek mümkün. Nitekim bugünkü yazısında özür diliyor. Bizden de dilemiş teşekkür ederiz.

* Onurlu bir siyasetçinin yapacağı iş özür dilemek olmalıdır.

* Şimdi yeni bir senaryo daha çıktı. Yatta bir aradaydılar. Şimdi birbirini suçluyorlar.

* CHP'liler kendi iç hesaplaşmalarını varsınlar kendi içlerinde gerçekleştirsinler. Artık milletin yakasından düşsünler...

* En çok hayıflandığım şey dişime göre muhalefet bulamamaktır.

* Gelen haberler hayra alamet değil. 3 ay gibi bir süre sonra havalar böyle giderse İstanbul susuzluğa doğru yürüyor.