Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 74´üncü Genel Kurulu kapsamında gittiği New York´ta Türkiye ve Pakistan Ortak Ev sahipliğinde `Nefret Söylemiyle Mücadele´ temalı yüksek düzeyli yan etkinlikte konuştu.

Etkinlikte konuşan Erdoğan, Azad Keşmir bölgesinde meydana gelen deprem nedeniyle taziyelerini sunarak başladığı konuşmasında, "Nefret söylemi küresel ölçekte yükselişte olan İslam düşmanlığı popülizm, ırkçılık ve yabancı karşıtlığının en yaygın aracıdır. Maalesef bu tarz söylemler günün her saatinde sosyal medyada, televizyon programlarında siyasetçilerin içe ve dışa yönelik beyanlarında normalleştirilmekte, adeta sıradan hale gelmektedir. Unutulmamalıdır ki Holokost´tan Bosna´ya, Ruanda´dan Myanmar´a insanlığa karşı en büyük suçların işlenmesinde önce nefret söyleminin ayak sesleri duyulmuştur. Ruanda´daki katliamları gerçekleştiren Batı´yı kimse hesaba çekmemiştir. Orada milyonlar öldürülmüştür ama kimse Batı´ya 'siz böyle bir katliamı nasıl yaparsınız? Nasıl Yaptınız?' dememiştir. Ve yine aynı şekilde uluslararası toplum her biri tarihe kara leke olarak geçen bu acı tecrübelerden gereken dersleri çıkarmamıştır" dedi.

`CHRISTCHURCH TERÖR SALDIRISI HABİS BİR NEFRETİN DIŞA VURUMUDUR´

Yeni Zelanda´nın Christchurch şehrinde 15 Mart 2019 tarihinde gerçekleştirilen terör saldırına da değinen Erdoğan, "Christchurch´te 2 camiye karşı gerçekleştirilen ve 51 Müslüman´ın hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan terör saldırısı sorunun geldiği vahim boyutları tüm dünyaya göstermiştir. Hiç şüphesiz bu olay, kökleri derinlere inen bir kinin, bir saplantının Müslümanlara yönelik habis bir nefretin dışa vurumudur. Terör eyleminden sonra örnek bir tutum sergileyen Yeni Zelanda halkına teşekkür ediyorum. Bu terör örgütü Müslümanları ve masum insanları hedef alan ne ilk ne de son bir saldırıdır. Bundan öncede Müslümanlar ve diğer inançlara mensup topluluklar şiddete zorbalığa ve katliamlara maruz kalmıştır" dedi.

`NEFRET SÖYLEMİ FİKİR ÖZGÜRLÜĞÜ PARANTEZİNE ASLA ALINMAMALIDIR´

Günümüzde nefret söylemine, kültürel ırkçılığa, kutsal değerlere hakarete en fazla maruz kalanların Müslümanlar olduğunu belirten Erdoğan, "Müslümanların işyerleri, evleri, ibadethaneleri hemen her gün ırkçıların ve ırkçı grupların hedefi oluyor. Müslüman kadınlar başörtüsü taktıkları için sokakta, işyerlerinde tacize uğruyor. Popülist siyasetçiler ve medya tarafından normalleştirilmeye çalışılan nefret söylemini bir kez de buradan lanetliyorum. Mevzuattaki boşluklar düzeltilmeli. Nefret söylemi fikir özgürlüğü parantezine asla alınmamalıdır" şeklinde konuştu.

"DOMUZ ETİ YİYENLERE MÜDAHALE ETMİYORUZ"

Konuşmasında Keşmir´deki gelişmelere de değinen Erdoğan, "Son dönemlerde özellikle Hindistan´da Azad Keşmir olaylarıyla bütünleşen bir dönemde, orada sadece inek eti yedikleri için  kırbaçlanan, hatta palalarla dövülen, ölüme mahkûm edilen Müslüman gençleri nasıl savunacağız. İnsanlara böyle bir yaklaşım olabilir mi? O zaman biz de inek eti yiyoruz. Bizim akıbetimiz ne olacak? Bizim ülkemizde domuz eti yiyenler var. Biz, domuz eti yiyor diye bunlara müdahale etmedik, etmiyoruz da, Niye? onun inancı gereği yiyebilir, bizi çok da ilgilendirmez. Hindistan´ın Azad Keşmir´de geldiği noktanın tanımı mümkün değil. Keşmir açık hava hapishanesine döndürülmüş vaziyettedir. İnsanlar bu açık hava hapishanesinde mahkûm konumundadırlar. Yarın orada ne tür kanlı eylemler olacağını ben düşünemiyorum" diye konuştu.

`CEHALETTEN BESLENEN NEFRET SÖYLEMİ İLE MÜCADELENİN İLK ADIMI EĞİTİMDİR´

Türkiye olarak yükselen İslam düşmanlığı ve nefret söylemi gibi konulardaki girişimlere öncülük etmeyi sürdüreceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Cehaletten beslenen nefret söylemi ile mücadelenin ilk adımı eğitimdir. BM'de nefret söylemine ilişkin bir veritabanı oluşturulması fikrini destekliyoruz. Türkiye olarak yükselen İslam düşmanlığı ve nefret söylemi gibi konulardaki girişimlere öncülük etmeyi sürdüreceğiz" dedi.

`KEŞMİR´DE OLANLARI FİLİSTİN´DE OLANLARA BENZETİYORUM´

"Arapça´da İslam, 'barış' kelimesinden gelmektedir. Dolayısıyla İslam bir barış dinidir. İslam'ı terörle bir araya getirmek iftiradır, ahlaksızlıktır" diyen Erdoğan, "Bütün kararlılığımız Cemmu Keşmir´deki bu adımları bir an önce yerli yerine oturtmak orada yaşayan Müslümanların haklarını korumak ve onların giriş çıkışlarını serbest haline getirilmesini sağlamaktır. Ben bunu Filistin´de olanlara benzetiyorum. Filistin´de olanlar çıkabiliyor mu Filistin´den? İsrail devletinin iznine tabiiler" şeklinde konuştu. .

`İSRAİL´DE YARIM SAAT SINIRDA BEKLETİLDİK´

Erdoğan, "Ben başbakan olarak İsrail'e gittim, İsrail'den Filistin tarafına geçerken eşimle beraber arabada yarım saat sınırda bekletildik. Niye bekletildiğimi anlayamadım. Resmi bir ziyaret için Tel Aviv'den Filistin'e geçerken başıma bu olay geldi. İşte İsrail'in devlet liderlerine yaklaşımı budur. Kimi beğeniyorlarsa kapılar onun için açıktır, beğenmiyorlarsa kapılar kapalıdır. Lafa geldiği zaman bütün özgürlükleri savunurlar, hiçbir zaman samimi değildirler" diye konuştu. DHA