Cumhurbaşkanı Erdoğan, 20 sene önce 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 depremlerinde Düzce'nin ağır yaralar aldığını hatırlatarak, bu depremlerde hayatlarını kaybeden Düzcelilere bir kez daha Allah'tan rahmet diledi.

Felaketin acı hatıraları hafızalarda hala kalsa da depremin yol açtığı yıkımın izlerini silmek için her türlü gayreti gösterdiklerini dile getiren Erdoğan, yıkılan Düzce'yi yeniden inşa etmek için seferberlik ruhuyla çalıştıklarını söyledi.

Hükümete geldikleri 2003 yılından bugüne kadar 600 milyon liraya yakın bir kaynakla şehirde 6 bin 266 konutu, tüm sosyal alt yapısıyla birlikte inşa ettiklerini anlatan Erdoğan, "Bugün memnuniyetle görüyorum ki Düzce, 20 sene öncesinin Düzcesinin çok ilerisinde. Binalarıyla, imar planlarıyla, çevre düzeniyle, sanayisiyle, üretimiyle bugün artık bambaşka ve geleceği aydınlık bir Düzce var. Şehrimizin cazibesi arttıkça nüfusu da çoğalıyor. Düzce 2 bin 574 kilometrekarelik yüz ölçümüyle ülkemizin 77. büyük ili olmasına rağmen, nüfus yoğunluğuyla 15. sırada yer alıyor. İnşallah önümüzdeki dönemde daha gelişmiş ve müreffeh bir Düzce için hep birlikte daha çok çalışacağız." diye konuştu.

Erdoğan, Düzce'nin ve Türkiye'nin geleceği için 31 Mart seçimlerinin çok önemli olduğunu ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:

"Pazar günü Düzce'deki ve diğer illerdeki tüm vatandaşlarımı mutlaka sandığa gitmeye davet ediyorum. Türkiye bugüne kadar karşısına çıkan zorlukların üstesinden şu içinde bulunduğumuz birliğiyle, beraberliğiyle en önemlisi de milli iradenin üstünlüğüne olan bağlılığı sayesinde gelmiştir. Milli iradenin tecelli ettiği yer seçimdir, sandıktır. Pazar günü sandığa gitmeyen her vatandaşımız, kendi iradesini oraya gidip oyunu kullananların insafına terk ettiğini bilmelidir. Çünkü seçim sonuçları toplam seçmen sayısına göre değil, sandığa gidip oyunu kullananların tercihlerinin dağılımıyla ortaya çıkar. Kullanılmayan her oy, bu ülkenin ve milletin başına çorap örmek isteyenlerin ekmeğine sürülmüş bir yağ gibidir. Kızgınlık, küskünlük, ders verme hissiyatı başka şeydir, sandıkta milli iradeye sahip çıkmak başka şeydir.

'Bu çalışmayı önümüzdeki dönemde  de devam etmesi gerekiyor'

Hep söylediğim gibi bizim gayemiz tıpkı Tapduk Emre'nin dergahından içeriye eğri odun sokmayan Yunus Emre gibi AK Parti kapısından yanlış izin girmesine engel olmaktır. Bunu yapacağız. İnsanın olduğu her yerde hata da vardır, eksik de vardır, noksan da vardır. Önemli olan bunları düzeltme iradesidir. Biz, bu kararlılığa sahip olduğumuzu söylüyoruz. Hatırlarsanız, 16 Nisan halk oylamasının ardından partimizin genel başkanlığına yeniden geldiğimizde bu amaçla teşkilatlarımızda ve belediyelerimizde epey bir çalışma yürütmüştük. Seçim kampanyası sürecinde gördüğüm kadarıyla bu çalışmayı, önümüzdeki dönemde de devam ettirmemiz gerekiyor."

Milletine ülkesine hizmet etmek için kendisine tahsis edilen imkanları çarçur edenlerin bizim dünyamızda yeri yoktur. Bunun hesabını mutlaka verecektir. Saygısızlık eden, kibirli davranan herkes bizi de defterinden silmiş demektir. Ve yollarını da ayırmış demektir. Böyle bir yanlışa bir AK Partili asla düşemez

'Ölümüne kadar aday mı olacaksın?'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Buradan, Düzce'den ülkemizin tüm şehirlerindeki vatandaşlarıma, kardeşlerime, yol arkadaşlarıma söz veriyorum; Millete ve ülkeye hizmet etmek için kendisine tahsis edilen imkanları çarçur eden, hele hele istismar edenin bizim dünyamızda yeri asla olamaz. Kim olursa olsun. Milletimizin gönlünü kıran, bizim gönlümüzü kırmış demektir. Bunun hesabını mutlaka verecektir. Milletimize saygısızlık eden, kibirli davranan, kendini ulaşılmaz yapan herkes bizi de defterinden silmiş demektir ve yolları da ayırmış demektir. Böyle bir yanlışa, diğer partilerin adayları, yöneticileri düşebilir ama bir AK Partili asla böyle bir yanlışa düşemez. Bazı yerlerde bizden aday olamayanların, hiç olmayacak yerlerden adaylıklarını koyarak, karşımıza çıktıklarını görüyorum.

Dün Adıyaman'daydım, Van'daydım... Orada bunları gördüm ve tabii ki acıdım. Niye? Bir taraftan dava diyeceksin, öbür taraftan da kalkıp hiç olmayacak bir siyasi partiden aday olacaksın. Şayet AK Parti'de siyaset yaparken ve sırf aday olamadım diye başka yere gitmişsen, bunun adı şehrine hizmet davası değil, nefsine hizmet çabasıdır. Nefsinin peşinden gidenlerle de bizim işimiz yoktur. Seni aday yaparken her şey güzeldi, aday yapmayınca ne oldu? Yani sen ilanihaye ölümüne kadar aday mı olacaksın? Var mı böyle bir şey? Bana milletim böyle bir yetki vermedi. Çalıştığı sürece, layık olduğu sürece eyvallah."

Ankara’da yaşayan Kürt kardeşlerime sesleniyorum siz Mehmet Özhaseki orada dururken oyunuzu soyadı Yavaş olan bu adama mı vereceksiniz? Durmadan seçim kaybeden birisi. Belediyeciliği bilen birisi değil.

'Kılavuzu karga olanın nokta nokta'

'Hani CHP'nin başındaki zat, '17 yıldır ne yaptınız?' diye soruyor ya, şimdi size bir görüntü izletmek istiyorum. Kılavuzu karga olanın nokta nokta; anladınız değil mi dediğimi. Biz hamdolsun Türkiye’ye her alanda çok önemli yatırımlar yaptık. Toplamda 11 katrilyon Düzce’ye yatırım yaptık. İnsanın olduğu yerde yatırım noktalanmaz.


16 Nisan Referandumu'ndan sonra neler yaşandı


16 Nisan 2017 Başkanlık Anayasası Oylaması'nda kıl payı bir farkla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın istediği gibi "Evet" sonucu çıksa da, oy oranlarına bakıldığında "bıçak sırtı" sonucu da ortaya koydu. Erdoğan için "hayat-memat meselesi" kadar önemli olan 2019 seçimleri için büyükşehirlerin de "Hayır" cephesinde yer alması "alarm zillerinin" işareti oldu.

1 Kasım 2015 genel seçimlerine göre yüzde 10'luk oy kaybının nedenlerini araştırmak için referandumdan hemen sonra bir çalışma yaptıran Erdoğan, gelen sonuçlardan, 'yeni sistemin yeterince anlatılamamasının' yanı sıra, örgütlerin de yeterince gayret göstermediği tespitiyle karşılaştı. Önce anayasal olarak önünde engel olmadığı için AKP'ye üye oldu, hemen ardından da 21 Mayıs'ta 2017'de yapılan Olağanüstü Kongre'de genel başkan seçilerek, doğrudan parti örgütlerine müdahale yetkisini ele aldı.

Erdoğan'ın partiye katılması parti tabanında sinerji yaratsa da, gelen anketler ve parti yönetimince hazırlanan raporlarda, 'teşkilatlarda ve belediyelerde gerekli karşılığı görmediği' sonucuna varıldı. İşte Erdoğan bu nedenle ilk kez yaz aylarında, parti örgütlerinde "metal yorgunluğu" olduğundan yakındı ve yorgun arkadaşlarını değiştireceğini açıkladı.

Ancak bu durumun kimi teşkilatlarda tepkilere de neden olduğu ifade edildi. Kimi yorumcuların tahmininin aksine, Erdoğan "değişim" kararlılığından geri adım atmadı. Kabinede dar kapsamlı revizyonun ardından 22 il başkanı ve onlarca ilçe başkanı istifa ettirildi.

Teşkilatlarda sessiz sedasız yürüyen görevden alma/istifalar, sıra İstanbul gibi Türkiye'nin en büyük metropol kenti ve başkent Ankara'ya geldiğinde, ülke gündeminin baş sıralarına oturdu. İstanbul ve Ankara'yı yıllarca yöneten Kadir Topbaş ve Melih Gökçek görevlerinden istifa ettirildi. Topbaş ve Gökçek'in ardından; Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Niğde Belediye Başkanı Faruk Akdoğan, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur, Erdoğan'ın isteğiyle görevlerinden ayrılan isimler oldu.

Erdoğan, miting sonunda çay dağıttı.