Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş Meclis’te basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Erkan Baş’ın basın toplantısından satır başları şöyle:

SAİCA PACK DİRENİŞİ

“Dün Sakarya’da direnişte olan Saica Pack işçileriyle birlikteydik. En meşru, en doğal hakları olan sendika haklarını kullandıkları için patron tarafından işten atılan bu işçiler insanca yaşamak istiyorlar. İşçileri işten çıkaran şirket birkaç ay önce İspanyol bir firma tarafından satın alınmış. Dünyada başka işler de yapan bu firma Türkiye söz konusu olduğunda işçilerin üzerinde her türlü baskıyı uygulama hakkı olduğunu düşünüyor.

Fakat Türkiye işçi sınıfı da dünyanın başka yerlerinde olduğu gibi örgütlenme hakları için mücadele ediyor. İşçi arkadaşlarımız işten atmalara rağmen direnişlerini sürdürüyorlar ve başarıya ulaşacaklarına inanıyoruz.”

“ODTÜLÜLER HALKA KARŞI SORUMLULUKLARINI YERİNE GETİRDİLER”

“Bize göre ODTÜ çok önemli bir üniversitedir. Tarihinde devrimci ve yurtsever öğrencilerin, ilerici, onurlu akademisyenlerin faşizme emperyalizme karşı kesintisiz mücadelesi olan onurlu bir üniversitedir.

ODTÜ dendiğinde katledilen ağaçları, polis saldırısını, iktidar tarafından atanmış ve iktidara hizmet dışında hiçbir görevi aklına getirmeyen rektörü, kaçak, ruhsatsız inşaatı mı akla getirmeliyiz. Biz böyle olmaması gerektiğini düşünüyoruz. ODTÜ’de haksızlığa, hukuksuzluğa karşı direnen tüm öğrenci kardeşlerimizi, öğretim üyelerimizi saygıyla selamlıyoruz.

Bu iktidar yeşil düşmanı bir iktidar. Yeşil deyince sadece Amerikan Doları’nı sevdiğini bildiğimiz bir iktidar. Buradan bir kez daha uyarmak istiyoruz. Bu kadar doğaya düşman bir iktidarın uzun süre ayakta kalması mümkün değildir.

Sadece kendi zevkleri, sarayı için 10 binden fazla ağaç kesmiş, sadece yazlık sarayı için 40 bin ağaç kesmiş, bir havalimanı için 13 milyon ağaç katletmiş bir iktidardan söz ediyoruz. Böyle bir iktidarın Ankara’nın göbeğinde yeşil alan bırakmasını beklemek çok akla yatkın bir şey değil.

ODTÜ’de yaşananlar iktidarın genel politikalarının bir yansıması olarak değerlendirilmeli. Her yeri teslim almak istiyorlar. Kendilerine teslim olmayan herkese saldıran bir iktidardan söz ediyoruz.

Neredeyse oy bile almamış, kayyum olarak atanmış bir rektörün doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından atandığı, iktidar yalakası bir yönetimin şekillendiğini hatırlatmak istiyoruz. Ama tüm bunlara rağmen ODTÜ öğrencileri halka karşı sorumluluklarının gereğini yerine getirdiler.

Biz iktidar baskısına rağmen direnen öğrencilerin, öğretim üyelerinin yanındayız. ODTÜ’ye dair her türlü kararın öğrencilerin, öğretim üyelerinin ve çalışanların birlikte alması gerektiğini söylüyoruz.”

SETA RAPORUNA GOEBBELS HATIRLATMASI

“AKP iktidarı döneminin en önemli özelliklerinden bir tanesi yasaların, adalet arayışının yok edilmesiydi. Bunun yerine Saray’dan talimat alan bir hukuk sitemi oluşturuldu. Bir de kamuoyunu sahtekârlığa hazırlamak gerekiyordu. Sahte, akıl dışı kararları halka benimsetecek medya kurulması gerekiyordu.

Türkiye’de medyanın yüzde 95’i doğrudan iktidar tarafından denetlenen, yönlendirilen organlar haline gelmiş durumda. Bir açıdan şaşırıyoruz, bir açıdan da tarihin karanlık sayfalarına baktığımızda benzer örnekleri görüyoruz.

Hitler’in propaganda bakanı Goebbels’i hatırlamak gerekiyor. Goebbels diyor ki, ‘Gazetecileri bir piyanonun tuşları gibi görmemiz gerekiyor. Biz o tuşa bastığımızda istediğimiz sesi çıkarması gerekir gazetecilerin’. Bunu yapmaya çabalıyorlar. Yapamadıkları için de SETA gibi kurumların raporları hazırlanıyor.

Az sayıda ama onurlu, gerçeği yansıtmaya çalışan gazeteciler de iktidar tarafından hedef haline getirilmeye çalışılıyor.

Biz bu belgeyi önemli buluyoruz. Bu iktidar döneminde basına dönük uygulamaların kötü bir örneği, belgesi olarak tarih önünde yeri olacağını düşünüyoruz. Bu vesileyle iktidara teslim olmayan, gerçeğin peşinde olan gazetecilerle dayanışma içinde olacağımızı da duyuruyoruz.”

“ALİ BABACAN’DAN UMUT ÇIKARILAMAZ”

“Artık resmileşen bir ayrılık öyküsü var Türkiye’nin gündeminde. Ali Babacan’ın AKP’den ayrıldığı basına yansımış oldu. Bu olayı eskiyenlerin yeni maskeyle tekrar piyasaya sürülmesi olarak değerlendiriyoruz.

Tüm işçileri, emekçileri, halkımızı uyarma görevini yerine getirmek istiyoruz. AKP’nin 17 yıllık iktidar döneminde her türlü görevi severek üstlenmiş, uğursuz misyonlarını yerine getirmiş kişilerin ‘yeni’ diye piyasaya sürülmesi kabul edilir bir şey değildir. Dolayısıyla buradan Türkiye’nin geleceğiyle ilgili bir umut çıkması mümkün değildir.

Mesele bozuk aracın şoförünün değiştirilmesi meselesi değildir. Bu aracın tümden değiştirilmesi gerekir. Siyasete bakışın kökten değiştirilmesi gerekiyor. Uluslararası güçlerin, büyük patronların desteğiyle bir ‘yeni’ oluşturmak mümkün değildir.

Çare Türkiye’de siyaset alanından ısrarla uzak tutulmak istenen emekçilerin ve halkın siyasetin etkili öznesi haline getirilmesidir. Türkiye’de insanca çalışma koşulları, insanca yaşayabilecek ücret sağlanmadıkça umuttan bahsedilemez.

Türkiye İşçi Partisi işsizliği yasaklayacak. Çalışma saatlerini kısaltacağız. Eşitliğin ve özgürlüğün hüküm sürdüğü, barışın adaletin hüküm sürdüğü bir ülkeye özlem duyan herkese, bir bütün olarak düzen siyasetini ve düzen siyasetçilerini reddetme çağrısı yapıyoruz.”

AJANSLAR