Kamuoyuna Reza Zarrab davası olarak yansıyan, New York’ta görülen davanın tek sanığı, Halkbank eski Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla, çarptırıldığı 32 aylık hapis cezasını tamamladı. Tutuklandığı günden, serbest kalana kadar hep “suçsuzum” diyen Atilla, bugün Türkiye’ye dönüyor.  Atilla’nın aylarca hapis yattığı davanın baş aktörü Reza Zarrab ise ABD’de davaya bakan New York Güney Bölgesi Federal Savcılığının “koruması altında” kayıplara karıştı. Zarrab’ın hala Savcılıkla işbirliği yaptığı, yani “konuşmaya devam ettiği”, dolayısıyla FBI gözetiminde, gizli bir yerde tutulduğu biliniyor. Savcılık ‘hayati tehlike” gerekçesiyle Zarrab’ın yeri konusunda herhangi bir bilgi vermiyor. Ancak Zarrab’ın zaman zaman New York’ta halka açık yerlerde görünmesi, restorantlarda görüntülenmesi, Savcılığın kendisini bir hapishanede değil, özel bir evde tuttuğu tahmin ediliyor.

ZARRAB DOSYASINDAKİ MÜHÜRLÜ BELGELER YENİ İDDİANAMELER Mİ?


Zarrab’ın ortalarda olmamasına rağmen, ABD yargı sistemindeki Zarrab dosyasına yeni “gizlilik mühürlü” belgeler girmeye devam ediyor. Amerikan yargı sisteminde, yargılamalar “gıyaben” yapılamıyor. Suçlanan kişinin de duruşma salonunda olması gerekiyor.  Nitekim, Reza Zarrab hakkındaki iddianame de, kendisi ABD’ye ayak basmadan önce Büyük Jüri tarafından kabul edilmiş, ancak henüz yakalanmamış olması nedeniyle “mühürlenmişti”. Zarrab yakalanınca iddianame kamuoyuna açıklanmıştı.  Hukukçular, şimdi Zarrab’ın gizli bir yerde konuşmaya devam etmesiyle birlikte, dosyaya giren yeni mühürlü/gizli belgelerin de ABD’ topraklarında olmayan yabancı kişiler hakkında “iddianameler olabileceğine” dikkat çekiyorlar.

DAVA SÜRECİ


Atilla’nın yargılandığı dava, 19 mart 2016’da ABD’ye yaptığı bir turistik seyahat sırasında Miami’de gümrükten geçerken tutuklanan Reza Zarrab’ın tutuklanması ile başlamıştı. Zarrab önceleri Savcılık ile işbirliği yapmamıştı. Ancak Zarrab’ın tutukluluğu devam ederken, bu kez iş görüşmeleri için ABD’ye giden Hakan Atilla, Zarrab’dan bir yıl sonra, 27 Mart 2017’de New York JFK havaalanında tutuklandı.

ZAFER ÇAĞLAYAN DA İDDİANAMEYE GİRDİ


Atilla’nın da tutuklanmasının ardından dava “iki sanıklı” hale geldi. Ancak savcılık, dava dosyasındaki iddianameye, “İran yaptırımlarını delmek amacıyla şebeke kurmak” suçlamasıyla, AKP’li eski Bakan Zafer Çağlayan’ı da, Halkbank eski Genel Müdürü Süleyman Aslan’ı da, Zarrab’ın iş ortaklarıyla birlikte iddianameye dahil etti.

ZARRAB, SAVCILIKLA İŞBİRLİĞİNE GİTTİ, “TANIK” OLDU


Zarrab, Aralık 2017 için tarih konulan davanın başlamasına çok kısa bir süre kala, Eylül ayında Savcılık ile “işbirliği” yapmaya karar verdi. Zarrab’ın verdiği bilgiler ışığında, kendisi “tanık” yapılırken, “Zarrab davasında” tek sanık Hakan Atilla haline geldi.
Zarrab, şebekeyi nasıl kurduğunu, İranlılarla nasıl bağlantıya geçtiğini, İran yaptırımlarının Türkiye’de Halkbank üzerinden delinmesi için nasıl bir şebeke kurduğunu ayrıntılarıyla önce savcılığa, ardından da mahkemeye anlattı.

HAKAN ATİLLA, TUTUKLANDIĞI GÜNDEN SERBEST KALANA KADAR HEP “SUÇSUZUM” DEDİ


Zarrab’ın savcılık ile girdiği işbirliğinin aksine, Hakan Atilla tutuklandığı günden bu yana hep “suçsuzum” dedi. Mahkemede, Türkiye’de Halkbank üzerinden İran yaptırımlarını delmek üzere kurduğu şebeke için verdiği rüşvetleri tek tek ayrıntılarıyla anlatan Reza Zarrab’a, Hakan Atilla’ya da “rüşvet verip vermediği” açıkça soruldu. Zarrab, Hakan Atilla’ya hiçbir zaman rüşvet vermediğini mahkeme salonunda kayda geçirdi.

FETÖCÜ POLİS “TANIK” OLDU


Dava sürecindeki en ilginç anlardan biri ise Savcılığın FETÖ davasından tutuklanan, ancak daha sonra serbest kalıp ABD’ye kaçan polisi “tanık” olarak kürsüye çıkarması oldu. FETÖcü polis “ABD Savcılığının kendisine iş bulduğunu, para verdiğini” açıklayarak, Türkiye’deki 17-25 Aralık soruşturmaları konusunda mahkemeye bilgi verdi.  FETÖcü polis de ifadelerinde Hakan Atilla’nın Reza Zarrab’dan “rüşvet aldığına ilişkin bir bilgi ya da bulgu elde edemediklerini” söyledi.

Ancak her iki tanığın da “rüşvet yok” ifadelerine rağmen, savcılık Hakan Atilla’nın “şebekenin bir parçası olduğu” hakkındaki suçlamalarına devam etti. Ve Mahkeme sonunda Hakan Atilla, jüri tarafından Savcılığın hakkında ortaya koyduğu 6 suçlamadan beşinden hüküm giydi. Mahkeme Hakimi Richard Berman, Savcılığın “yüksek ceza” taleplerine rağmen, Hakan Atilla hakkındaki cezayı alt limitten vermeyi tercih etti ve 32 ay hapis cezasına çarptırdı.

YÜKSEK MAHKEMEDE DAVA SÜRÜYOR


Sürekli “suçsuzum” diyen Hakan Attilla, New York Mahkemesi’nin hapis cezasının ardından da suçsuzluğunu kanıtlamak ve kendisini aklamak için için üst mahkemeye başvurdu. Hakan Atilla cezasını tamamlayıp Türkiye’ye dönerken, yüksek mahkemedeki dava devam ediyor.